98 yapımı alman filmi, türkiye'de 2002'de gösterime girmiştir. "ne 2002'si lan ben 2001'de izlediğimi bilirim" diyosan hemen kızma, belki bulmuşsundur bir yerlerden vcd'sini falan.*
değil tabii. en ufak bir değişikliğin ne kadar büyük etkileri olabileceğini anlatma amaçlı, tempolu ve neşeli bir anlatıma sahip bir film. benzer konuyu işleyen butterfly effect gibi karanlık bir havası yok yani.
efsaneleşmiş müzikleri,ona uygun temposu ve yaratıcı kurgusuyla çok orjinal,çok eğlenceli aynı zamanda çok naif bir film.
not:başrolündeki adam fatih akın'ın kankasıdır.
kieslowski'nin ölmeden önce yazdığı üçlemenin ilk ayağının tom tykwer'a emanet edilmiş hali.. tom tykwer'ın buram buram krzysztof kieslowski koktuğunun ve hayranlığının kanıtı..
mekan, berlin. esas kız, lola. esas oğlan, manni. ikisi sevgili manni pis işlere bulaşıyor, sonra da içi para dolu çantayı metroda kaybederek işleri yüzüne gözüne bulaştırıyor. manni iki seçenekle karşı karşıya 20 dakika içinde parayı bulup çete liderine verirse kurtulacak bulamazsa hayata veda etmek zorunda kalacak. manni, lola'yı arıyor, parayı bulmasını istiyor ve saat işlemeye başlıyor. izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
ufak bir kelebeğin bir kanat çırpmasının atmosferde yarattığı ufak bir etkinin, fırtına oluşturabilmesi ya da oluşacak bir fırtınayı önleyebilmesi gibidir lola ve sevgilisinin her geri döndüklerinde yaptıkları ufak değişiklikler.
Lola kostukca bu film oturarak izlenmez diyorsunuz.Sliding doors gibi bir olayı var birde oyle olmazsa boyle boyle olursa o sekil gibi tespitlerde bulunmuslar.ilginctir.Seyredilmeli seyrettirilmelidir.
orjinal senaryo ve çekim tekniğinin sansasyonel etkisinin ve sinemaya dair söyleyecek bir şeyleri olan felsefe kokulu bir film olmasının ardında, aslında kendileri mermi gibi bir aşk filmidir. beni neden seviyorsun? sorusunun açtığı yoldan, peki bu sevgi için neler yapabilirsin? sorusuyla devam ediliyor film boyunca. üstelik tekrar tekrar ve yeni durumlara göre yeni yöntemler ama aynı duyguyla. söz vermenin, güvenebilmenin, fedakarlığın, hayatın/aşkın paralel evreninde sınırlarının çizilebilmesi için belki de büyük sınavlar çıkması gerekiyor insanların karşısına. hem vakit dar, hem gereken para çok, hem de sanki herşey üstüste geliyormuş gibi olan biten aksilikler. süren başladı, koşmaya başla istersen..
küçük önemsiz anlardaki, küçük seçimlerin, nelere kadirdir bilemezsin.. sürüp giden, nerede kırılır ve kaça bölünür, kaç yol bulur akmak için kendine, o seçiminle.. hem de büyük aşkı için fedakarlık yapan kadının çılgın temposunda iken sen, yani ayrıntıyla hiç işin yokken..!!
insan yazgısının kölesimidir..
yoksa, yazgı insanın çizebildiği bir şeymidir..
kaç kez çizebildiğidir ki bu o nu çizdiği şeyin köleliğinden kurtarabilsin..
vuslat, manasını, katettiği yola serpiştirip gelir bazan..
butterfly effect olayına iyi bir ornek olan filmdir,ufak bir dokunusun ınsan hayatını nasıl değiştirdiğini,hayattaki küçük detayların onemını anlatır.Soundtrackler filmin temposuyla gayet uyumludur.etkileyici bir girisi vardır,aralara serpistirilen animasyon goruntuler cok eglencelıdır.kısaca ızlemeye deger bir aksiyon filmi.
hangi alman filmini izlesek bir şekilde karşımıza çıkan moritz bleibtreu ninde * oynadıgı tesadüfler temalı film.
izleyeli bayagı uzun zaman oldu ama halen birçok yeri aklımdadır. sinema zevkimin oluşmasında rol oynamıştır .