mac oncesi kaleci olmakla alakalı tereddütlerini dile getirmesine rağmen, 26 ekim istanbul halisahada futbol zirvesi'nde kalede en fazla vakit geçiren yazar. topu ayağına aldığında da gördük ki, kalede bu kadar uzun süre kalmasının sebebi teknik yetersizlik değil, heyecanlı yazarların futbol hevesini tatmin etmesi için yaptığı fedakarlıkmış.
kelimeler tıkanır kalır, cümleler yetmez ve her kim ne derse desin her daim yanındaır candadır zoruna gidenin borusuna gitmelidir vardır ve var olacaktır var olmalıdır..
"toplumun ahlâki değerleri" gibi müphem bir ifade ile "ahlâk bekçiliğine" daha da vahimi toplum bekçiliğine soyunan yazar.
birincisi "toplum değerleri" dediğin şeyin katı sınırları yoktur, 19. yüzyılda yaşamıyoruz. bir yerde tesettürlü olmak "toplum değeri" iken, başka bir yerde "tesettürlü olmak" o "değerlerle" çelişir hâle gelmiş.
ikincisi, bir travestinin türban takması hakaret midir? bu ne saçma sapan bir algılama hâlidir? sen bütün türbanlıları pür-î pak, bütün açıkları da orospu olarak mı görüyorsun kişisidir bir travestinin türbanına takan kişi.
okul kapılarında milletin başını zorla açan "aydınlık bekçiliği" ile aynı şeydir türbanın başında bekleyip travestileri açmaya çalışan "ahlâk" polisinin yaptığı.
suclu yazarlarimizdan.
kendisine o suclari islerken arkasinda da o suclari islemeye devam edecek olanlarin varligindan haberdar olmasini diledigim yazar.