kesinlikle avrupa'nın en güzel kenti.
diğer avrupa kentleri çeşit çeşit yöntemlerle pazarlanırken bu şehir hep gözden kaçmıştır.
misal; insanlar milano'ya gitmek istiyorlar, merak ediyorlar. halbuki ikinci dünya savaşı'nda yerle bir olmuş milano'nun, yarısı yerle bir olmuş katedrali dışında hiçbir özelliği yok.
ama sokaktaki 100 kişiye "milano'ya mı lizbon'a mı gitmek istersin" diye sorsan, hiç şaşmadan 90 tanesi "abi milano tabi ya, çok istiyorum oralara gitmek" diyecektir. kendini daha iyi pazarlamalı bu şahane şehir.
Lizbon bölgesi Avrupa Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekizin en zengin bölgesidir. Avrupanın en renkli başkentlerinden birisi olan Lizbon, Roma ve istanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur.
rammstein'ın birkaç saat sonra, 4 yıllık aranın ardından,* turnesine başlayacağı başkent.
biz saat 12 gibi "yarın okul var mna koyim" diye yataklarımıza koşarken, portekizli rammsteiner hacılarımız "ein weg, ein ziel, ein motiv, ramm-stein!" diye haykıracaklar.
ondan sonra erkekler ağlamazmış. ağlar amına koyayım, nasıl ağlar hem de.
@till: liebe ist für alle da, nicht für türkei. ühühü. şerefsiz. ühühü.
bir zamanların imparatorluk başkenti. şimdilerde tarih kokan bir avrupa kasabası. kasaba demişken, muadili olan şehirlerle kıyasladığımızda, hayli küçük kalıyor o yüzden öyle dedim.
güzel bir yerdir. ilyas salman'ın boğazı münih sanıp "adamlar ne köprü yapmış arkadaş, altından da nehir akiyi" sözü lizbon için doğrudur çünkü bizim boğaza benzeyen geniş kanal aslında nehirdir. Lizbona geldim, okyanusu da görmek nasip oldu şükür diye hemen atlamamak lazım.