malesef türkiye'dir. özellikle a grubu kadrolara alımlarda devlet memurluğuna girmede liyakat ilkesi yerle bir edilmektedir. daha sınava başvuru yaparken en az iki tane referans isterler başvuru formunda. bu bile insana ben boşa mı uğraşıyorum acaba sorusunu sordurur, hevesini kırar. eh yazılıyı sınavı geçersin bu sefer referansların yarıştığı mülakat aşaması başlar. sağlam torpili olmayanlar bilgi ve duruşuna güvenerek gider mülakata ama götüne baka baka geri döner çoğu zaman.
sen benden daha işin başında ne referansı istiyorsun arkadaşım. halledelim bi her şeyi, geçelim mülakatı falan ondan sonra yap araştırmanı. yerim belli yurdum belli, okuduğum okul, ailem, yaptığım iş, sicil kaydım belli. neymiş efendim hakkımda bilgi alabileceği bir kamu görevlisi lazımmış... sen devlete memur alırken bir adamın sözüne bakıyorsun yani, kendin yapsana kendi araştırmanı bu kadar mı acizsin yüce devletim.
''bizi kandırdılar'' diye ortalıkta dolaşan ülkedir. dış mihrak, dış güçler, x lobisi falan filanla da bir güzel suyu bulandırırlar.
soru basit: dış güçler sizin devletinizin liyakat esasına göre alım yapmasının önüne geçebilir mi?
geçemez.
sen menfaat uğruna bir cemaat, tarikat, dernek vb. yerlere sırtını dayar yapılan usulsüzlüklere nasıl olsa oy depom diyerek sessiz kalırsan bir gün gelir darbeyi eniştenden öğrenirsin mit müsteşarına da hesabını soramazsın...
kusura bakmayın; bu memlekette yüksek yerlere gelmek çok okumaktan değil çok yalamaktan geçiyor artık. diplomaların yetersiz olduğu günlerden geçiyoruz. işe mi gireceksin? üniversitede değil partide nasıl tanındığın önemli. not ortalaman değil kabindeki oyunun rengi önemli.
meydanlara çıkıp elinde kur'an'la din pazarlayanlar açıp içini şöylece bir okusalardı şunu görürlerdi: ''Şüphe yok ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder!''
