gayet hoş olan parça. sahne performansına bağlı olarak sıralamada başlarda yer alabilir. ama bir gerçek var ki şöyle:
-greece one point
-germany ten points
-azerbaijan twelve points
yersiz eleştirilere maruz kalan şarkı. ben şahsen ilk başlarda bütün şarkılara olduğu gibi bu şarkıya da önyargılı yaklaşmadım. dinledikçe sevmeye başladım da diyebilirim. hem sound olarak hem söz olarak değerlendirilmeli. belki birinci olamaz ama şarkı güzel. zaten orada eurovision arenasında şarkıların kalitesinden ziyade siyasi meseleler, komşuluk ilişkileri falan ön plana çıkıyor.
--spoiler--
yüksek sadakat'in şarkısı için 'berbat' diyenler..ben de aynı dertten muzdariptim sonra biraz sibel tüzün, biraz gülseren dinleyince geçti.
--spoiler-- *
kanımca güzel şarkıdır. Eurovision'un piyasa eğilimi ile Yüksek Sadakat'in prensip olarak sahip olduğu konsept arasında bir orta yol bulunmuş ve bu parça o yolun bir ürünüymüş gibi gözükmekte. shake it up şekerim ile kıyaslamak bu parçaya hakarettir.
daha iniş, çıkışı olan bir şarkı olmalıydı efenim. tek dinleyişte akılda kalmalıydı. o açıdan çok düz bir ezgiye sahip şarkı olmuştur. klavyeden gelen alt yapılar çok yetersiz geldi. biraz daha arpej mode on klavye trance alt yapılarıyla, biraz daha funk yapılarıyla süslense çok daha tatlı olabilirdi. *
ilk dinleyişte ağzımı yüzümü buruşturduğum ama sonraki dinleyişlerimde biraz daha iyi gibi gelmeye başlayan şarkı. akabi ne olur bilinmez ama yine de ben 'aha ilk üçe giricez' demedim.