pink floyd un bir fransız kanalıda yayınlanmak amacıyla çekilmiştir. italyada pompei de harebelerde çekmilmiş ve echoes şarkısı ile başlayan,tüm grup un deneysel çalışmalarının,şarkı kayıtlarını yaparken ve özel röportajlarının bulunduğu ve inanılmaz diye nitelendirilen bir belgesel niteliginde konser...
echoes un muhteşem bir yorumunu barındırır içinde. kayıtlar dikkatle izlenirse nick mason'un iki kez bagetleri elinden kaçırdığı görülür. ama manson konser esnasında on kaplan gücünde olduğundan ışık hızında yedekten çeker bagetleri.
italya pompeii de bir antik tiyatroda ki seyircisiz konser. konser-film haline getirilmiş versiyonuda vardır. fazla dinlenmesi hainde bünyeye zararlıdır. (bkz: echoes) *
bir pink floyd ve psychedelic rock şaheseri. grup üyeleri bazı bölümlerde kendilerinden geçmekte hatta bence ufaktan astral seyahata çıkmaktadır. müzikten fazlasını yapmış bir kaç gruptan biri olduklarını gözler önüne sererken hiç tereddüt yaşamamışlardır. bazı bölümlerde yerden üç santimetre kadar havalandıkları görülebilir. 1972 tarihli kayıtlarda david gilmour insan olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır. her insan mutlaka seyretmeli, dünya'nın nasıl durup bu müthiş olayı izlediğine tanık olmalıdır.
yapılan bir araştırmaya göre bu konserin kayıtlarını izleyen her 10 kişiden 5'i, "ahaha nick mason uçmuş lan" tepkisini verirken, 4'ü sağlıklı bir fikir beyan edememekteymiş. kalan 1 kişinin de aklının, gitar askısı yüzünden amele yanığı olan dave gilmour'da kaldığı söylenmekte.
(bkz: götünden sallamanın en güzel örneği)
yıllar evvel yine ping floyk ziyafeti çekilen gecelerden birinde, tüm ışıklar kapatılıp live at pompeii izlenmektedir. cep telefonu titrer, istemeye istemeye mesaj kutusunu açarsınız. cep telefonunun serbest düşüş yapmasına, pompei semalarındaki bünyenin roket misali yükselmesine sebep olan mesajda "comfortably numb ve şarabın sonu, bir tesadüf mü yoksa bir vahiy mi?" yazmaktadır.
Director's Cut'ın ilk versiyonundan oldukça farklı olduğu ama ilk versiyondan görüntü kalitesi, çekim ve birçok yönden çok üstün olan mükemmel belgesel. Dark Side öncesi floyd'un ruh halini anlamak açısından çok önemlidir aynı zamanda...
bir arkadaşımın tabiriyle adamların kafaları çok yüksek bu kayıtta. bomboş bir stadyumda konser kaydıyla başlıyor ardından yapılan röportajlarla bir belgesel niteliğinde devam ediyor. ayrıca bu görüntülerin sonunda karar veriyorsunuz ki bu müzik değil, bu konser hiç değil. bu bambaşka birşey.
romalıların yaşadığı fuhuş,alkol gibi kötü alışkanlıkların ünlü olduğu ve içinde bulunan vezüv yanardağının patlamasıyla yer yer yedi metreyi bulan kül yığınlarının kapladığı, küllerin altında kalan insanların taşlaştığı ve hala patlama gününde ki halleriyle ünlü pompeii müzesinde görebileceğimiz, ibretlik bir felakete ev sahipliği yapmış antik bir şehir olan pompeii de yaşamak.
yıllar yılı psychedelic lafını duymuş ancak tam olarak anlam verememiş, ne olduğunu tam olarak kavrayamamış bir insansanız, izleyince her şeyi anlayacaksınız ve pink floyd sırrına hakim olabilme şansını yakalayabileceksiniz.
-şimdilerde italya'nın en turistik yerlerinden birisi haline gelen pompeii, bir zamanlar napoli yakınlarında, insanların tanrıtanımazlıklarının nirvanaya ulaştığı, zenginliğe taptıkları bir yerleşim yeriydi. vezüv yanardağının patlaması sonucu insanlar, kül ve lav sellerinden kaçmaya çalışmış, fakat kurtulamamıştır. * çoğu kişi, bu patlamayı; tanrının pompeii'yi cezalandırması olarak görmüştür. 1748 yılına dek şehir adeta haritadan silinmiş gibidir ve 1748'de unesco tarafından kazılar yaptırılarak gün ışığına çıkarılan bilgilerle pompeii dünya miras listesine alınmıştır.
yukarıda havada asılı duruyor albatros
ve yuvarlanan dalgaların derinliklerinde
mercan kayalıkların labirentlerinde
uzak bir zamanın yankısı
kumsala vuruyor ağlamaklı
ve herşey yeşil ve denizin altında
ve kimse göstermedi bize karayı
ve kimse bilmiyordu nerede ya da neden olduğunu
fakat birşey kıpır kıpırdı ve birşey çabalıyor
ve başlıyordu ışığa doğru tırmanmaya
sokaktan geçen yabancılar
raslantıyla karşılaşır iki ayrı bakış
ve ben 'sen'im ve gördüğüm şeyse 'ben'
ve elinden tutuyorum seni
ve yol gösteriyorum karada
ve yardım ediyorsun bana daha iyi anlayabilmem için
ve kimse seslenmiyor bize ilerlememiz için
ve kimse kapatmaya zorlamıyor gözlerimizi
ve kimse konuşmuyor ve kimse çabalamıyor
ve kimse uçmuyor güneşin etrafında
her sabah açılan gözlerimin önüne geliyorsun capcanlı
çağırarak ve kışkırtarak beni kakmaya
ve duvarımdaki pencereden
içeri akıyor güneş ışığının kanatlarında
sabahın bir milyon parlak elçisi
ve kimse ninniler söylemiyor bana
ve kimse yumdurmuyor gözlerimi
ve ben de açıyorum pencerelerimi
ve sesleniyorum sana gökyüzü boyunca.
hayatında hiç uyuşturucu kullanmamış insanlara uyuşturucu niteliğinde gelecek konser, belgesel, ayin ya da her neyse artık. duyulabilecek en güzel set the controls for the heart of the sun versiyonunu barındırır.
ayrıca o zamanlar taş gibi olan david gilmour'un dudaklarına bakmaktan diğer grup üyelerini izleyebilirseniz ne alâ.