Müthiş bir western. 10 yaşında kızılderililerin eline düşen beyaz bir çocuk olan Jack Cabb Pendrake yanında dindar dönemini yaşar, ablasının yanında silahşör dönemini geçirir, ünlü wild bill hickok ile tanışır, gezici üç kağıtçılık yapar, ayyaş olur, kızılderililerin arasına döner, iki kere evlenir ve sonunda ünlü Little Bighorn savaşı'nda kilit rol oynar. işte kızıl derili soykırımı ve Little Bighorn a dair en net bilgileri alabildiğimiz film bu karakter sayesinde bize ulaşıyor. Ulaşıyor ulaşmasına da böylesine önemli bir olayı Arthur Pennin komedi ve drama unsurlarını birleştirerek Amerika tarihini hicvetmesi filmin samimiyetsiz bir yapıda ilerlemesine neden oluyor. Bildiğim kadarıyla rol ilk önce Marlon Brandoya teklif edilmiş ama samimi bulmadığı için reddetmiş; o da benimle aynı düşünceleri paylaşıyor anlaşılan.
Herneyse; filmin bu unsura rağmen bir baş yapıt olduğunu düşünüyorum ve ölmeden önce izlenmesi gereken filmlerden birisi. Dustin Hoffman karaktere çok yakışmış, iyi ki Marlon Brando reddetmiş.
amerikan tarihinin en kara sayfasına arthur penn'in yönetiminde dustin hoffman'ın insanın başını döndüren performansı ile bakın.
eşsiz anektodlar eşliğinde asla unutamayacağınız sahneler beyaz perdeden bilinçaltınıza damla damla süzülecek.
yaşamın bilinmeyen sayısı bile bilinmeyen denkleminde x bir şahsiyetin y bir toplum içinde çarpanlarına ayrılması ancak bu kadar görkemli anlatılabilirdi.