bizzat içinde olduğum ruh halidir. sabahın kör vaktinde yorganı çekerek uyandıran anneyi, binbir laf ederek giyilen pantalon ve gömleği, dört duvar arasında yaşanan ama kıymeti bilinmeyen rahat hayatı, öss stresini bile özlemek. yıllarca aynı 4 duvar içinde saatler harcadığın kardeşlerini, en sıkıntılı anlarda dönen geyikleri, herşeyi özlemek..
liseyi hiiiç özlemeyen bir insan olarak manasız bulduğum durumdur/olaydır. Şöyle ki, kişiliğin muallak, elin-kolun-burnun şekilsiz. ne yetişkinsin ne çocuk. arkadaşlık ilişkilerin en derin zamanında ama onlar da çatışma halinde. hayatını çözdüğünü sanıyorsun ama bir b.k bildiğin yok. neden özlensin ki.
günlerdir acı çekme sebebimdir. lise öyle bi yerdir ki,kime sorulursa sorulsun anlatacak bi şeyleri vardır o dönem hakkında.tam gelişme dönemi, karakterin oturma dönemi, herşeylere isyan eden asi gençler, össydi dil sınavlarıydı not ortalamasıydı diye can hıraş ders çalışan o zaman inek denilen sonra da niye ben öyle olmadım diye kafa vurduranlar, hakkında türlü türlü efsaneler yaratılan ve her okulda da bulunan popüler hocalar, varsa yabancılar, derslerden kaçmalar, cuma çıkışlar daha neler neler.. üstte yazılan tüm entryleri okudum hepsine de katılıyorum.. herkes özlemden onca strese rağmen gene yine yeniden o zamanlara dönme isteğinden bahsetmiş..ben de bu aralar bu isteği sıkça tekrarlarken buldum kendimi.bu özleme bu isteğe yapılacak şey herhalde o dönemin eğlencesini yerine koymadır, yeni arkadaşlıklarla ,yeni ortamlarla ama niyeyse o zamanki en yakınlarla bile buluşulsa gene lise özlemi muhabbet konusu oluyor.ya da ben bu aralar obsesifleştim..
(bkz: iç dökmek için sözlük kullanmak)
liseden liseye, öğrenciden öğreciye değişen bir durumdur ama değişen lisenin özlenip özlenmemesi değil ne kadar özlendiğidir...
gıcık hocaların garip komplekslerine karşı duyulan nefret bu özlemi azda olsa dindirir.
ama her şey bir yana; lisede yaşanan anılar hiçbir yerde yaşanacak cinsten değildir.
birde; eski lise arkadaşları ile seneler sonra buluşulup; eğlenildikten, eski günler yad edildikten sonra ayrılınca buluşma yerinden insanın içini saran özlem işte budur.
belirli bir süre etkisinden kurtulamazsınız...
geçmi$te çektiğin sıkıntılara tekrar dönme isteğidir. sıkıntı derken; haftasonu tatili olmayacak, paso dersane, kurs, etüt... bunun yanında bir öss kaygısı da ya$anacak. evde bırak pc ba$ına geçmeyi, be$ dakika pencereden baksan, "çalı$ çalı$ çalı$ çalı$" komutları... sınıfta hocalar güna$ırı sınav yapacaklar, "biz öss'ye çalı$ıyoz" tribini dinlemeden... koridorda müdür seni görünce, "gömlagini soh la içari" diye böğürecek. yakalanırsan bir iki tane giydirebilecek... sonra arkada$ların okuldan kaçarken, "devamsızlık 19 oldu oğlum" diyip okulda hapsolunacak... paso yol çekilecek, dolmu$, otobüs in bin yapılacak... arkada$larınla aranda sorunlar da çıkacak, hep güllük gülistanlık olmayacak ya... ve sen yine de liseye dönmeyi isteyeceksin. çünkü bileceksin ki onlar sıkıntı falan değil, "asıl sıkıntı liseden sonraki hayattır" diyeceksin.
ne üniversitedeki arkadas grubu, ne ailenin mecburen size tanımak durumunda kaldığı özgürlük hali bu hasreti gidermez. ortaokul-lise arkadaşlarıyla (birde 7 sene aynı okulda okuduysanız) yapılan kahvaltılar, okuldaki taşkınlıklar, dersten kaçışlar, cuma cıkışlar, hatta hocalar ve müdür yardımcıları özlenirde özlenir.ne denirse densin ayrıdır o duygu ama hissedene tabi. *
lisenin yeri farklıdır arkadaşların kardeşlerin hepsi ordadır.lisedeyken degerini bilmezsin ama bıttıkten sonra basını duvarlara vurursun ama nafile zamanı geri getiremezsin onun ıcın arkadaslarının kıymetını bılmelisin.
önceleri anne ve babadan, çevreden duyulan, ne diyor bunlar böyle diye düşündürten durum iken; mezun olunduktan sonra zaman zaman hak verilen durumdur. liseden sonra çoğu kez durumunuz yaşantınız daha iyidir. o günlere dönülmek istenmez ama içten içe özlenilir de.