günümüz gencinin kabadayılaşıp delikanlılık yaptım sanmasından ileri gelen hadisedir zira hocalara karşı bile aynı tavrı takınırlar.
(bkz: 1. dereceden tanık).
kurtlar vadisi'ndeki sahneleri izleyip, izlenenlerin sadece bir dizi olduğunu kavrayamamak. lakin bu yüzden okullarımızda birçok olay yaşanmıştır.
(bkz: racon kesmiyorum kafa kesiyorum)
nesil farkı azizim. bizim zamanımızda böyle miydi? 2 dirhem 1 çekirdek çıkılırdı beyoğlu'na. bizim zamanımızda saygı vardı; saygı! şaka bir yana, biz de o sıralardan geçeli çok süre geçmedi. * fakat biz hiç bir zaman birbirimizle "yha", "chooq küsel" falan diye konuşmadık. yani anlayacağınız tek neden dejenenarasyondur.
(bkz: anket) olsa bile boyle onemli bir konuda yorum yapmakta zarar yoktur. en onemli sebebi genclerin olaylari siddetle cozecegine inanmasidir. bunun sebebi olarak aileler gosterilir fakat degildir efendim, bunun sebebi kurtlar vadisidir, arka siradakilerdir, sadece bu ikisi degildir bunun gibi bircok ornek oldugunu hepimiz bilmekteyiz.
gelelim ikinci sebebe; genclerin daha kisa surede kendini olgun hissetmesidir, herseyin ustesinden gelebilecegini sanmasidir. bunun sebebi yine televizyon yayinlaridir, 15-17 yas arasi bir genc israil-filistin, amerika-irak savaslarini izlerse, universitelerde hala var olan tekme tokat kiran kirana gecen sag-sol kavgalarini izlerse tabi ki siddete yonelir olaylarin bu sekilde hallolacagina inanir.
ucuncu sebep; okumamaktadir efendim. okumamak derken liseye gidiyorum okuyorum olayi degildir, kitap okumamak, deneme okumamak, makale okumamaktir. montaigne in denemelerini okuyan bir kisi, ya da hergun bir gazetenin, derginin, internet sitesinin makalelerini takip eden bir genc, bir olayla karsilastiginda nasil halledecegini, olaya yaklasacagi on farkli yontem gorur fakat siddet en son siradadir cogu zaman, fakat siz genclere glikoz+glikoz=maltoz+su derseniz cikista kavga eder... once egitim gelmelidir pesinden ogretim mecburen gelir. suc sistemindir.
bunlar gibi bircok sebep vardir oturup cay, kahve esliginde saatlerce muhabbet edilebilecek konulardir fakat klavyeden bu kadar oluyor*. saygilarimla...
toplum olarak gitgide disiplinden uzaklaşmamız en temel nedendir. 90'lı yıllara kadar öğrenciyi disipline etmenin yegane yolu olarak aşağılama, rencide etme, dayak gibi teknikler uygulanırdı. ancak yıl 2009 dayaktan vazgeçtik artık dövmüyoruz ki bu gerçekten olumlu bir gelişmedir, lakin dayağın şiddetin yerine disiplini ve otoriteyi kuracak yeni modern çağdaş bir teknik bulamadık. kısacası aile ve eğitimciler olarak pedagojiyi hiç sallamadık. "gençtir delidoludur" deyip geçiştirdik. sonuç ne peki kulağında küpe acaip saç şekilleri ile okula gelen erkekler. sabahın körünü buçuk geçe okula gelmeden kuaföre gidip fön çektiren tırnakları ojeli kızlar, tüm dünyada disiplinin simgesi olan kravatın boyundan iki karış aşağıda gezinmesi, peder beyin ruhsatsız silahını kapıp sınıf basmalar. ülkücü gençlik; devrimci liseler, tuvalet kabininde esrar partileri, hocaya ayar vermek adına otoriteyi sarsıcı hareketler, gizli çekim liseli pornoları, vs vs...
sorun saymakla bitmez çözüm ise en basitinden yazacak olursak muhtarın görevlerini ezber etmekten, solucanın sindirim sisteminden vazgeçip akılcı, modern, daha fazla entellektüel, bilime dayalı oto-güncellemeye açık, eğitim sistemi geliştirip sıkı ve yönetmeliklerle sabitlenmiş disiplin kuralları ile otoriteyi sağlamaktır. ve işin aile ayağı olarak "benim oğlumun/kızımın canı sağolsun" mantığını bir yana bırakarak gençliğe yeni atmış olan bireyleri daha anlayışlı, saygılı, çevre duyarlılığı olan gençler olarak yetiştirmektir.
şiddetin televizyonlarda filan iyice meşrulaştırılması. kopuk kol bacakları sansürlemeye zahmet etmeyen bazı televizyon kanalları yüzünden de olabilir.
en başlı sebep;
ocaktı
örgüttü
gruptu
misyoner faaliyetti
kuala lumpura yardım kampanyasıydı*
şimdi canım kardeşim sen önce önünde bi 'bok' var. yiyeceksin onu. ama siyaset kaşığıyla değil.
bitir liseyi ülkücü, devrimci, fordcu veya hernesikime kondom oluyorsan ol. ama şu güzelim liseyi arkadaşlarınla geçir. örgüt, ocak köşelerinde değil.
git ayşenin saçını çek, ahmetle yakalamaç oyna, yazılı da kopya çek, müzik öğretmenine aşık ol, derste 31 çekerken hocaya yakalan...