bir öğretmeni istemeden de olsa sakatlayıp kullanılamaz hale getirmektir. şimdi bizim futbol sahasının hemen arkasında voleybol sahası vardı. yani kalelerden bir tanesinin tam arkasında. 3-4 metre mesafe var en fazla. kalede filede yok demirden dikdörtgen bir yapı sadece.
sınıflar arası turnuva maçındayız. 2-1 gerideyiz acayip adrenalin yükselmiş. bir pozisyon oldu çalımı attım kaleci ile karşı karşıya kaldım. plase yapsam da gol olacak ama riske etmeyeyim diye iman gücü + pis burun karışık bir şut çıkardım. kaleciyi geçip gol oldu olmasına ama kalede file yok dediydim ya.. top olacak zalım sen git 3-4 metre arkadaki sahada kız öğrencilerle voleybol oynayan bir kadın hocanın ensesinde patla. o kadar sert bir şuttu ki kadıncağızın gözlükleri 3-5 metre ileriye uçtu. kadın sola, ayakkabısı sağa gözlükleri ileri falan uçtu. golü attım ama topun gittiği istikameti görünce o 1-1.5 saniyelik süre ağır çekimde 1 sene gibi gelmişti. kadın bayıldı apar topar arabaya atıp hastaneye götürmüşlerdi. sonra zaten bir daha göremedim kadıncağızı.
lan zaten okulda öğretmen açığı had safhada idi. bir tanesini de ben ıskartaya çıkartmıştım. öğretmenim inşallah sonrasında iyi olmuşsunuzdur fiziksel veya ruhsal bir sıkıntı yaşamamışsınızdır. vallahi billahi istemeyerek oldu.
sınıf kapısını kırmak, sıraları kazımak, kantindeki üçüncü ve beşinci katlardaki camları kırmak, harita odasında sigara içerken 3 haritayı yakmak, sınıf tavanında delik açmak, sınıf dolabını kırmak, okul müdürünün konuşma yaptığı mikrofonu bozmak ve son olarak maç yaptıktan sonra kantindeki dolaptan su çalmak
not: yazdıktan sonra fark ettim de lisedeyken insan değilmişim lan!
benimki daha çok öğretmene verilen zarar. arkadaşlarla tahta silgisine tükürürdük sonra öğretmen gelip silgiyi eline alıp ıslaklığı farkettiğinde, " ben size kaç kere diyecem şu silgiyi yıkamayın diye" fırça attığı an bütün sınıf gülme krizine tutulurdu öğretmen de mal gibi bakakalırdı.
bilenler bilir, bursa'nın merkezinde kültür park vardır. bizim lise onun yanındaydı, parka giriş de ücretliydi. okuldan kaçılacağı zaman, genelde parka doğru kaçılırdı.
yönetim bunu engellemek adına ne yaptıysa, zarar verdim ve o parka kaçtım. gurur duymuyorum, ama yine o yaşta olayım, yine yaparım *
not: titanyumdan yapsalar o çitleri, bariyerleri, yine bulurdum bir yol geçmek için.
sağ ayağımın dışı ile tarifsiz bir hamle yaparak kalorifer peteğini yerinden sökmüş sınıfı gölete çevirmiştim. (bkz: sen neymişsin ne abi)
işin aslı da bunun benim haylazlığımdan değil de neredeyse 12. sınıfın sonuna gelmiş çocuk ve kızların sınıfta sıraların etrafında birbirini kovalamasından kaynaklanması.
lisede zararım olmamıştı ama orta okulda sağlam olmuştu. 50 metre mesafeden vurduğum top müdürün arabasının camını kırmıştı. Ama ne kırmak. Göt korkusundan ne yapacağımı şaşırmıştım. Sonra gittim ürtmenim böyle oldu falan da adam çok kalender biri çıktı. Tamam korkma sorun değil demişti. Araba mercedes e200 dü bu arada. Korkum 3 kat artmıştı o yüzden. Ama lisede çok sakin, ders dinleyen eleman olduğum için sorunsuz geçti. Aslında iyi top oynarım, kötü izlenim vermeyeyim.
her beden dersinde top almak bahanesiyle hocanın odasına girip topları teker teker sınıfa yürütmek. yaptığımız anlaşılana kadar sınıfta 5 voleybol topu, 11 çift masa tenisi raketi ve elimizi bile sürmediğimiz 3 çift badminton raketi vardı.