barış ve emre diye iki arkadaşım vardı, lisede benim en yakın arkadaşlarımdı onlar. bir keresinde biz barış'la, emreyi baya bi sinir ettik. emre bizi kovalamaya başladı, en son arkamı döndüğümde emre sırayı yukarı kaldırmış, barışla bana doğru fırlatıyordu. sonra o sıra düştü yere ve biz "lan emre mal mısın amk" diye emreyi kovaladık.
bu da böyle bir anımdır. daha var bir sürü şey, ama şu an hatırladığım bu.
mobilya hocamızın atölyede biz 3 erkeğe verdiği cezadır. en büyüğünüde bana vermiştir. 3 müzü yanyana dizip beni de ortaya alıp benim kafamı bir sağdaki arkadaşın kafasına bir soldaki arkadaşın kafasına 5 defa vurup beni mal etmiştir. hayır ortada ben olduğum için 2x5=10 kere kafamı çarptı. diğerleri 5 kereyle kurtuldu sadece. soldakinin kafası çok sertti o andan sonra ona taş kafa lakabını taktık. hocanın ceza yaptırımı bitince sarhoş gibi dünya dönüyordu sanki. kafam zonkluyordu. rezil olmak da bir başka kötü tarafıdır. çok komikti lanet olası.
lisedeyken bjk trabzonsporu 5-0 yenmişti maçtan önceki gün 5-0 yeneriz demiştim ve sırama kazımıstım kocaman harflerle aksam bjk 5-0 geldi sabah fena havam olmustu yıllar sonra ehliyet sınavı için aynı lise aynı sınıf çıktı bana o yazı hala duruyordu.
"0.7 ucu olaaaan? Olup da vermeyeeen?" Diye sınıfı inleten şapşalak arkadaş. Çocuk kalplerde öyle yer etti yahu.* 4 sene boyunca da sırf o cümleleri kurma adına 0.7 uc alamadı kendine. Burdan boğaziçi'ne sevgilerimi iletiyorum.
tarih hocamız çok asabi, disiplinli bir adamdı. sınıfa geç gelenlerin ciciklerini sıkardı. felaket bir acı verdiğini söyleyebilirim. hatta sınıfta espri olmuştu geç kalanlara "open your ciciks" derdik. hangi kafayla diyorsak. bir seferinde sınıfa bayan bir arkadaşımız geç kaldı. bütün sınıf duruma koptu tabi. "hadi hadi" şeklinde ritim tutanlarda vardı tabi. ne yıllarmış be.
-"dümbelek kafalılar" diyen matematik hocası
-bol yazılı lise sıraları ve tuvalet kapıları
-rujlu bir şekilde kim tarafından öpüldüğü bilinmeyen okul aynası
-bütün okula konuşma yaparken telefonu çalınca açıp, telefondakiyle istifini bozmadan, uzun uzun konuşan okul müdürü
-her sabah "yine bu lanet yer" diyerek girdiğim okul kapısı
-mavi ışıklarını akşam çıkışında yakınca ilginç bir ambiyansa sahip olan okul servisi *
- tuvalette sigara içmek.
- mazuniyet günü müdürün odasında puro yakıp facebook'a koymak, hocayı da etiketlemek.
- çantamı sınıfta unuttum bahanesiyle * kızla sınıfa gidip yarım saat sınıfta sevişmek. **
- hocayı sırf bir kıza tokat attı diye okul çıkışı 15 kişi dalmak.
- öğle arasında futbol oynamak.
- öğle arasında futbol oynarken ebru hocanın kalçasına bilerek topla abanmak. *
lise yillarinda edindigim bir kaç samimi arkadas, kendi aralarinda bile kiskançligin hakim oldugu sinifimdaki dört sinir bozucu kizdan olusan grup, 1.45 boyundaki asabi hocam, iki saat araliksiz konusmaktan yüzü pembelesen, sarisin, sisman ve tatli baska bir hocam, sinifin en basarili ögrenci olmamin verdigi gurur, buna ragmen kendimi hep geri planda tutma çabalarim. Herseye ragmen eglenceli küçük sinifim.
O zamanlar lise yillarimin çabuk geçmesi için dua ederdim, simdi animsayinca bile garip oldum. *