garip bi tipti. milliyetciyim derdi milliyetcilikle ilgili aklina gelen hikayelerini yasadiklarini anlatirdi ama adam akpliymis. uyuz bi tipti ayni din kulturu dersinde oldugu gibi sadece islam ve islam felsefecilerini anlatti. ne biliyim din kulturu kultur sonucta yüzeysel olarak her din anlatilmali bu da felsefe bu da bi kultur sonucta ateist deist agnostik ayrimi olmadan hic yoktan akim ve felsefeci ismi ogretilebilirdi.
genç ve güzel bir kadındı... lisedeki sivilceli ergen halim değilde şimdiki hollywood aktörü tipim olsaydı kesin tavlamaya uğraşırdım...
(bkz: mütevazilik zor zanaat)
Maalesef boş bir hocaydı. Felsefe adına gram olsun hiçbir şey alamadım. Kendisi emekli yaşına gelmiş görünen ihtiyar bir adamdı, belki yılların yorgunluğu olsa gerek hiç mi hiç felsefe adına bir şey katmadı. Sınıfta gürültü patırtıyı hiç iplemeyip, yalnızca ön sıralara sesini duyurma gibi bir olayı da vardı.
itiraf edeyim lisedeki felsefe dersi ve müfredatı bana felsefe ile tanışmama ve en sevdiğim uğraş olmasına neden oldu. Ancak bunda hocaların hiç katkısı olmadı, hep içimde kalmıştır bu. Keşke dört dörtlük bir felsefeci olaydı. ilkokulda lise sınavını pek önemsemez, nasılsa önemli olan üniversite derdim. Düz liseyi kazandım ve felsefe dersinde 50 kişilik sınıfta işlenen o sözde derslerden sonra ilk defa sağlam bir Anadoluyu kazanmadığım için pişman oldum.
biz kendisine mason derdik. neden bilmem ama öyle bir havası vardı. ayrıca lisede bir kız arkadaşımızın kendisine sorduğu 2 neden 2 dir hocam yani başka bir şey de denemez miydi sorusuna, kızım sen gerizekalı mısın cevabıyla hepimizi yaran hocadır.
Bayan öğretmendi ama bir fizik vardı kadında bodyguard gibiydi abartısız 1.80 veya üstü vardı her hocaya lakap takan biz buna ise "insana zor hayvana kolay" demiştik. Ders esnasında çok laf dalaşına girerdi bizimle malum felsefe öğretmeni çok zeki olduğunu zannediyor. Vip dediği tahta önüne çıkarır sınıftakilerin yüzüne bakmamızı isterdi ceza olarak. Nalet karı.
Hiç evlenmemiş dünyalar tatlısı, yaşını almış sakin ve güler yüzlü birisiydi. Bana kitap okumayı sevdirmşti, ayrıca ders aralarında ve öğle aralarında sohbet ederdik.
Herkesin farklı anıları olan, kah iyi kah kötü kah olmayan lisedeki felseficidir.
Hep beyaz tenli ve minyondu.
Hepsi de birbirine benziyodu. Lise 3teki durmadadan bana Sokrates in Kitaplarını verirdi okudum derdim sözlü notu verirdi.
Lise 4 teki dersi dinlemiyoruz diye ağlamaktan harap olmuştu kapıyı çarpıp habire Sınıfı terk edip müdürün yanına gidiyodu. Kadın artık felsefeyi bitirdiğimiz gün sınıfa Nescafé dağıttırıp Beren saatin daha oynamadığı ama bizim okulda meşhur olan Black filmini izlettirmişti tahtadan.(filmi sınıfta izlerken bu filmi Türkiye de çekseler başrolünde kesin Beren saati ve Uğur Yüceli oynatırlar demiştim içimden! bi kehanetim daha tuttu(benim Dünyam).
Dershanede ki de bi felsefe hocasına göre fazla neşeliydi Büşra Pekin in aynısıydı.
Nefret ettiğim tek öğretmendi kendisi. Dersi anlatamaz, bu durumu öğrencilere bağlardı ama ben hep yüksek not alırdım. Öğrencinin hakkını yemezdi orası öyle.
geçen instagram'dan takip etti. Kızının fotoğraflarını paylaşıp duruyor. Açıklamalar şu şekilde: "ezgi tatilde, ezgi tenis oynuyor, ezgi bugün karnesini aldı, ezgi bugün gözlüğünü değiştirdi"
En çok güldüğümse kızını sinemaya götürmüş kızı prenses gibi giyinmiş, kabarık kabarık bir elbise. Açıklaması.. "ezgi sinemaya mı gidiyor yoksa galaya mı belli değil"
11. sınıfın başında "işte aradığım ders, işte aradığım adam, işte benim kurtuluşum" diye sevinmiştim. bir anda bu sene çok çalışkan olacağımı, çok daha sorumlu bir insan olacağım düşünmüştüm. heyecanlanmıştım. en sevdiğim ders gözüyle bakmıştım. ilk 3 hafta güzel geçmişti. sonra ne kadar boş bi ders olduğunu fark ettim. derse olan ilgim azaldı. hayal ettiğim dersi görememiştim. yine iyi yanları vardı ama artık iki saat boyunca yatabileceğim ders gözüyle bakmaya başlamıştım.
hocaya filozof gibi adam diye bakıyordum sonra kendini filozof sanıyor diye bakmaya başladım. güzel konuşuyordu başlarda sonra ne kadar boş konuşuyor demeye başladım. saçma sapan örnekler veriyordu lan harbiden. en seveceğim hoca sanmıştım hiçte öyle olmamıştı.