Fazla atan edebiyat hocasının hikayeleri: ÖSS'ye gireceği sabah Erzurum'da 1 metrelik karda terlikle yürüyüp karşısına çıkan kurt surusuyle boğusup o halde 3 metrelik okul duvarından atlayarak sinava yetismis ve daha bitmedi Ankara Fen-Edebiyatı dereceyle kazanmış bir hocamız vardı. Anira anira gulerdik ah ne güzel günlerdi...
ilk okuduğum zamanki kadar güzel bi kitap. Edebiyat dersiyle hayatıma giren bu kitap bana 4 sene aşık olmadıgım halde aşk acısı çektirmişti. Ne garip...
-e harfi ile başlayan üç meyve söyleyebilir misiniz gençler?
(herkes aynı anda)
+elma, erik...
(hoca güler)
-eee..
(ısrarlar sonucu 2dk sonra hoca gülerek ekler)
+evlat.. aşkımızın meyvesi..
(sınıf kopar, hoca bizim haytaların sırasına doğru yaklaşır, kısık sesle)
-aşkımızın sebzesi de salatalık..
(bizim grup kopar).
Ogle arasinda iki bira atilir, derse girersin edebiyat hoca konusur ninni gibi uyursun kaldir kafani kizim der bakarsin uyursun bu bikac kes tekrarlanir goca sonunda pes eder.
hocanın tahtaya yazdıklarını deftere geçirecez diye resmen kolumuzun kopması.
arkadaş son derste kadın doldururdu tahtayı sonra dersin sonu gelirdi, kadının evi okulun hemen arka tarafındaydı, kadın "bunları yazın diğer ders devam ederiz" deyip bırakıp çıkardı, kadın evine gider üzerini değiştirir, ev işlerine koyulurdu, biz daha tahtadakinin son satırına yeni geçerdik.
şimdilerde öğrenci olsak ne uğraşacaz yazma ile çekerdik cep telefonu ile fotosunu, evde bakardık bilgisayardan, gerçi bugün öyle tahtayı dolduran var mıdır? ders slaytlarını öğrencilerin maillerine geçip çok dua alan hocalar da var...