Charles baudelaire'nin insan ve deniz , Ahmet muhip dranas'ın olvido, tevfik fikret'in yağmur, yahya kemal beyatlı'nın kar musikileri , cenap şahabetttin'in elhan-i şita şiirleri.
Bunun yanı sıra su kasidesinde geçen "dest busi arzusiyle " kısmı.
hocanın tahtaya yazdıklarını deftere geçirecez diye resmen kolumuzun kopması.
arkadaş son derste kadın doldururdu tahtayı sonra dersin sonu gelirdi, kadının evi okulun hemen arka tarafındaydı, kadın "bunları yazın diğer ders devam ederiz" deyip bırakıp çıkardı, kadın evine gider üzerini değiştirir, ev işlerine koyulurdu, biz daha tahtadakinin son satırına yeni geçerdik.
şimdilerde öğrenci olsak ne uğraşacaz yazma ile çekerdik cep telefonu ile fotosunu, evde bakardık bilgisayardan, gerçi bugün öyle tahtayı dolduran var mıdır? ders slaytlarını öğrencilerin maillerine geçip çok dua alan hocalar da var...
Ogle arasinda iki bira atilir, derse girersin edebiyat hoca konusur ninni gibi uyursun kaldir kafani kizim der bakarsin uyursun bu bikac kes tekrarlanir goca sonunda pes eder.
-e harfi ile başlayan üç meyve söyleyebilir misiniz gençler?
(herkes aynı anda)
+elma, erik...
(hoca güler)
-eee..
(ısrarlar sonucu 2dk sonra hoca gülerek ekler)
+evlat.. aşkımızın meyvesi..
(sınıf kopar, hoca bizim haytaların sırasına doğru yaklaşır, kısık sesle)
-aşkımızın sebzesi de salatalık..
(bizim grup kopar).
ilk okuduğum zamanki kadar güzel bi kitap. Edebiyat dersiyle hayatıma giren bu kitap bana 4 sene aşık olmadıgım halde aşk acısı çektirmişti. Ne garip...