Rujunu bi kez bile dudagina denk getiremezdi. dapdar pantolonu heran patliycakmis hissi verirdi. Ureme ve gelisme konusunu gulerek anlatirdi. Saygilar hocamiza
Asla unutulmayacak bır adamdır. o heybetı karızması ısmınızı soyeldıgınde ıcınızde olusan korku anlatılmaz. tuhaf dudak mımıklerı, konusmasındakı vurgular ve bıze süreklı nıye sız sayısal sectınız kı tm ye gıtseydınız yata yata gecerdınız ıste dıye attıgı tripler. sınavların tus sınavıyla paralel olması. hey gıdı. adama göre tek yapılabılecek ıs doktorluktu gerı kalan herkes ıssız veya ıssız adayıydı. yıne de severdım ya bıyolojıyı sevınce adam da ıdare edılıyordu.
bizimki efsaneydi. olayları esprilerle anlatırdı ve bu sayede unutmazdık.
misal, arıların üremesini yani partenogenez olayını "bütün arılar piçtir" şeklinde açıklamıştı. Yani kraliçe arı yumurtluyor işçi arı oluyor. erkek arı çakar da kraliçe doğurursa onlar da ya kraliçe ya da erkek arı oluyor ama onlar zaten kovanda takılıyorlar. dışarıdaki arıların alayı piçtir yani.
sınav sorularını birkaç zeki arkadaşa kontrol ettiren hocadır. öğrenci esastır. arada bir şiirsel ifadeler kullanır ve derin diyarlara göç ettirir bizi. edebiyat hocası olacakmış da sonradan direkten dönmüştür sanırsam.
organları ve sistemleri bildikleri için "bazıları" kendilerini doktor sanmaktadır. revire giden öğrencilere müdahale etmeler, beden eğitimi dersinde bileğini burkanlara merhem tavsiyeleri falan. ilginçtirler vesselam.
en sevdiğim hocalardan biriydi. adı deniz'di. soyadını hatırlamıyorum. çok hanım bir ablaydı. adeta aradığım kadının büyümüş haliydi. ve ben bu entry'i girerken sol fram'de deniz diyince akla gelenler başlığını gördüm. bu aralar paranormal yaşıyorum sözlük.
zamanında sağ olsun bize laboratuvardan malzemeleri almamız için anahtar vermişti de biz de oradaki malzemeleri gördükten sonra ergen halimizle gaza gelip "neden biraz daha durup bunlarla bir şey yapmıyoruz ki" dedik ve biyoloji odasında sülfürik asit ve kükürt ile bir pet şişe bombası yaparak odayı mahvetmiştik. sonrasında hocamız o gün tüm gün boyunca bize duvarları yavaaş yavaş kazıttırdı ve temizlettirdi. hepsi orhan'ın yüzünden oldu buradan tekrar belirtmek isterim.
Inanılmaz detaylara giren, lise 2 müfredatını sallayıp üniversite kaynaklarıyla takılan ama müthiş biçimde bize bir şeyleri 'öğreten' kadındı. Hatırlarım konuları asla boş biçimde vermezdi. Muhakkak bir şeyler katardı-anne nasihatı gibi değil, hoş kadının saçları pembe sarıydı zaten siz düşünün-konuya hayatla ilgili. Bekaretten girer, bunun sadece gelişmemiş toplum simgesi olduğunu erkeklerin gözüne bakarak söylerdi.
Velhasıl bir TMci olan bana en zevkli gelen dersti.
Hoca çok bilgili olduğundan soru sorunca cevabı verir okey . Daha sonra olayı uzattıkça uzatırdı tamam anladık . Bir de konuşurken burnunu çekerdi . Derste aynısını yapıca ters ters bakardı
Ateistti. Cins de bi ayakkabısı vardı. Ağaçlar oksijen veriyor tapılacaksa onlara tapılmalı derdi. Geçen sene istanbulda metrobüste o ayakkabıyı giymiş birisini gördüm. Aha dedim bu adam kesin ateist. Arkadaş nasıl anladın dedi, ayakkabıdan dedim. O derece de eminim yani.