vır vır vır konuşan bir sınıf, onları susturmaya çalışan bir bayan hoca, arka sıradaki bizler. olur ya hani herkes konuşurken birden sessizlik çöker o sırada son sesi çıkartan öğrenci komik bir enstantane yaratır. küfürlü konuşmuşsa yada ne biliym ilginç bir ses çıkarmışsa. lisedeyken sınıf susmuyor hocamızda çok kıl bir bayandı. ama fena hatundu. arka tarafta yemişiz çubuk krakerleri içmişiz kolaları. gürültüde adam öldürseler duyulmayacak. tam hoca susun evladım falan filan derken susmayan sınıf birden sustu. o sırada gaaaaaaarrrrrkkkkkkk diye bir ses çıkınca bizden hocanın tepkisi net oldu.
lisede benim din kültürüm hep rezaletti. dinden sınav olacağız ama ben yine çalışmadım. neyse sınavdan önceki dersteyiz. edebiyatçı tahtaya küçük küçük bir sürü bilgi yazıyor serveti fünun falan filan. biz de kopya planları yapıyoruz. neyse ders bitti. tahtaya bir baktım bir sürü şey yazıyor karmakarışık. o an ampül yandı zihnimde. tahtadaki edebiyat cümlelerinin arasına yer yer din kültürü kopyası yazdım. resmen tahta şu şekilde oldu:
''servet-i fünun edebiyatı, II. Abdülhamid döneminde, servet-i fünun adlı derginin çevresinde toplanan sanatçıların batı etkisinde geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir. taharet, necasetten ve hadesten olmak üzere iki çeşittir.. ''
böyle olunca hoca farketmedi tüm sınıf verdik kutsalı verdik kutsalı kimse zayıf almadı.
veli toplantısından hemen önce wc yazısıyla okul müdürünün tabelasını değiştirmektir.
müdürün odasına kemeri çözerek giren bir veli:
-pardon klozetler ne tarafta?
sınıf hocasının telefonunu vapura, otobuse vb. toplu taşıma araçlarına yazıp yanınada ''yanıyorum, ara beni yala beni'' gibi malca yazılar yazmak. hayır ben yazmadım. durun vurmayın. *
taşşak oğlanı hocanın dersinde en arka sıraya yaklaşık 20 tane torpilin barütünü birleştirip ateşe vermek. burnundan konuşan hocanın '' onniiim oğull yaniiiioooo'' diye bağırıp kaçarken arkasından kah kah gülmek.
liseyi yatılı okulda okumuştum. her akşam farklı bir hocamız nöbetçi olurdu. O zamanlar alarmı olan araba pek fazla değildi, alarm uzaktan kumanda ile müdahale edene kadar susmazdı. o akşam nöbetçi olan öğretmenimizin arabasında alarmı vardı, kadın olduğu için kızlar pansiyonunda kalırdı ve biz her fırsatta alarmını çaldırıp kendisini rahatsız ederdik. gece yarısı kapılar kilitlendiği için o arabanın alarmının çalıştırılması ve hocamızın gece yarısı uyandırılması lazımdı. araba bizim odamızın altında bir yere park edilmişti ve odamız 4. kattaydı. oda arkadaşımız bir balonun için su doldurdu ve 4. kattan arabanın ön camına attı. evet alarm çalışmıştı ama arabanın ön camı patlamıştı. hocamız gece yarısı pencereye bile çıkmadan kumandasıyla alarmı susturmuştu ama camın kırıldığını sabah farketmişti. tabi ertesi gün tüm erkekler yurdunun öğrencileri müdürün karşısına sıraya dizilmişti. balonu atan arkadaşın ayağı alçıdaydı, müdür sen yapmamışsındır diye onu atlamıştı, geri kalan herkes bir güzel sıra dayağından geçirilmişti fakat hiç kimse balonu atanı söylememişti. hala da o balonu kimin attığı bilinmez.
