+ dişilere bulaşamayınca erkeklere azgın teke gibi saldırıp "hoplatma" eylemini gerçekleştirirdik.
+ erkekliğini birbirine hayvan gibi saldırarak ispatlamaya çalışan yaratıklar gibi, kafa göz birbirimize dalardık.
tıp oyunu oynarken, ortadaki elemanın kafasına hızın alınamayıp -ki bir de gıcık olunuyorsa- vargüçle vurulması sonucu, o elemanın gözlerinin kararmasına sebebiyet vermektir.
her türlü florasan lamba, deney tüpü, cam-çerçeve, periyodik tablo, dolap kapağı gibi nesneyi yerle bir etmek bir de kamufle etmeye çalışmak. demirbaş eşya diye bir olayımız kalmamıştı artık. kırılan kapının, duvarın, kapağın üstlerini türlü almanca afişleriyle kapatırdık ustaca. çok vahşiydik be sözlük, hey gidi...***
hocayı bıçaklama şakası, hocanın beyaz önlüğünü mayiye boyamak, derste 20 kişinin de uyuması, ders bitimine 25 dakika varken 20 kişinin sınıftan çıkması, tuvalette iskambil kağıtlarını yakmak, simetri hastalığı hoca sınıfı gelmeden önce btün sıraları öğretmen masasını tepe taklak çevirmek gibi örnekler verilebilir.
karambol yapmak:
okulumuzun hayvan erkekleri öğle tenefüslerinde karşı sınıflardan gözlerine kestirdikleri bir adamı kaçırıp, kendi sınıflarına hapsederlerdi. ellerini ayaklarını kemerle bağlayıp öğretmen masasına yatırıp soyarlardı çocuğu çeşitli işkenceler yaparlardı. biz de öyle sıralarımızda oturup bunu kahkahalarla izlerdik. bu böyle haftalarca sürdü, sınıflar arası büyük kavgalara sebebiyet verdi falan. disiplinde son buldu tabi..
baya hayvanlardı gerçekten. bazı sahneler gözümden gitmez hala.*
arkadaşım tek yumrukta pencerenin küpeştesini kırmıştı, bir sonraki gün erken geldiğimizde de alçıyla orayı doldurmaya çalışıyordu. o şimdi amatör bir boksör, hayat işte.