zordur ama çok keyiflidir. ortalama 10-15 kzıın içinde okursunuz bu güzeldir. ama hocalar ''günaydın hanımlar'' der! bi kötü olursunuz. kızlar dedikodu yaparken, ''ayyy şu çocuk çoook tatlıııaaaa'' diye konuşurken onları dinleme mecburiyetinde kalırsınız. ne futbol konuşabilirsniz ne de yeni çıkan bir rock albümü tartışabilirsiniz. zira kızlar tüm bayan dergileri ve kozmetiklerle meşguldürler. dert babası da olursunuz. ''yaaa bu erkekler neden böleeee'' diyerekten ağlayan bi kız arkadaşınıza aslında tüm erkeklerin aynı olmadığını anlatmaya çabalarsınız. ve yine başa dönersiniz: ''günaydın bayanlar.''
diğer hocalar da sizinle ingilizce konuşmaya çalışır. mesela bir tarih hocamız vardı:
-kılin dı bılakbord yavrum.
-listın tu me. (türkçe susun dediğinde anlamıyormuşuz. bak bak.)
ondan sonraki tarih hocamız ise daha kötüydü. grammar book kitabımız vardı. onu direk "gırammar boook" diye okurdu. bir de bu tarihçinin tahtaya yazdığı şeyler bizi gülmekten öldürürdü. john locke yazacağına tahtaya "can lak" yazardı.
yabancı dil öğrencisi olmanın her zaman avantajlı olduğunu düşünüyorum. lisede, üniversitede... gelişmeye açık insanlarsanız çok faydasını görürsünüz. diploma olarak değil, dünya görüşü olarak.
okulun gözbebeği olmaktır; çünkü genelde yabancı dil sınıfındakilerin %90ı üniversiteye girer. ayrıca çoğunlukla mevcudu 10-12 kişi olan sınıflarda ve çoğunlujla kız kıza okumaktır.
(bkz: buyrun benim)
hafta boyunca denemelerin yapıldığı, hocaların sıkmadığı, üniversitelere yerleşmelerde %100 başarı sağlandığı bölümdü bizim zamanımızda.
2012 yılında mezun olduğum güzel lisemin nadide sınıfı. 24 kişilik sınıfta tek erkek olmam da cabasıdır. keza sayısal ve tm sınıflarında 34 kisi olduğunu göze alırsak bir nebze de olsun rahat bir lise geçirdiğim söylenebilir. ayrıca diğer bölümlere göre zordur. çünkü üniversite sınavında neredeyse hiç görmediği tm derslerini vermelidir.