ismi handan, bağırmaktan tiksinen, tek başına turla ülke gezen ve yalnızlıktan şikayetçi olmayan, ufacık ayakları olan ve soğuk günlerde giydiği kat kat kırmızı montuyla ünlenmiş bir coğrafya öğretmeni.
karşısındakilerin de kendisi gibi insan olduğunu, bağırılarak, rencide edilerek değil insanca uyarılarak düzeltilmeleri gerektiğini düşünen öğretmendir. bu yüzden de öğrencileri bazen karşısına geçip 'hocam, siz çok yumuşak davranıyorsunuz, biraz sert olsanız kimse böyle hareket edemez' deme hakkını kendilerinde görürler. o zaman öğretmenin içi acır o çocukların haline. çünkü çocuklar bile kendilerini bu işlerin hep bir tarafın diğerini ezmesiyle yürüyeceğine inandırmışlardır. herşeye boyun eğme, eyvallah deme almış yürümüştür. okul yemekhanesine gidersiniz, herkes sırada bekliyor. nöbetçi olduğunuz bir gün hariç- ki onda da öğrencilerin onayını alarak sıranın başına geçersiniz- siz de öğrenciler gibi sıraya geçer beklersiniz, diğer öğretmenler pişkin pişkin sıranın başına geçerler. hiçbir öğrenci de demez ki hocam, nereye? konu dağıldı bu arada. sonuç olarak, kişiye acaba yanlış mesleği mi seçtim, acaba bu işi beceremiyor muyum diye düşündüren durumdur.
rin tin tin'dir. bizim lise yıllarımızda vardı böyle bir adam. derse bir iddia kuponu götür ya da bulmaca sayfası tamamdır ders kaynadı. bir dönem boyunca tek ders işleyememişti adam. ve herkes ona rin tin tin derdi.
kimse kusura bakmasın ama günümüz lise öğrencilerinde zerrece hocaya saygı kalmamış. okullarda eğitim-öğretim yapılacağına sadece öğretim yapılıyor. eğitim yok. anne babadır çocuğun ilk öğretmeni ama yapıp yapıp sokağa saldıklarından haliyle öğretmenler uğraşmak zorunda kalıyor ve bu kadar olabiliyor. benim lise okuduğum zamanda da vardı saygısız öğrenci ama bu kadarı yoktu. en azından hocaya vuran, onu yaralayan hatta öldüren öğrencilere çok az rastlanırdı yada hiç rastlanmazdı. eskiden veli çocuğu öğretmene eti senin kemiği benim diye teslim ederdi. öğrenci hocadan korkar saygı duyar ve nerede duracağını bilirdi. hatta yaşlanıp yıllar sonra hocasına bir yerde rastlarsa saygıda kusur etmezdi. nerede o gençlik nerede şimdiki gençlik. öğretmenlere de hak vermek lazım ve biraz da onların gözünden olaylara bakmak lazım.
mesleğinin baharında, cıvıl cıvıl çocuklara ders anlatmak hevesinde olan öğretmendir. pek öyle olmaz tabi.
zamanla yerinde davranmaya alışır. otoriter katı ve kuralcı olduğunda o hakimiyeti sağlayacaktır.