kışın montların yanına oturmak faydalıdır zira başınızı montlara yaslayarak derste uyuyabilirsiniz, kopyalarınızı, içiyorsanız sigaranızı montların cebine saklayabilirsiniz.
ama benim bu dönemde başıma gelmiş en enteresan olaylardan biri bu vesile ile bazı sapıkları gözlemleyebilmemdir. berke diye sınıfın has sapıklarından biri bir gün tuğçenin montunda orkid arıyordu da, o dakika anlamıştım ergenlik hormonlarının insanı nasıl bir ruh haline büründürebileceğini.
ulan pezevenk, kız tut ki pedini montunun cebinde sakladı, sendeki nasıl bir duygudur ki bu pamuklu jel yapıdan haz alıyorsun. bulsan sana faydası nedir itoğluit?
montlardan kaybolan bir cihaz olduğu vakit şüpheliler listesinde ilk sıraya çıkmanıza sebebiyet verecek durumdur. csi:ankara ekipleri olaya el koyana kadar ufak çaplı bir hırsız muamelesi görünmektedir.
yaptığıma en çok pişman olduğum olaylardan biridir. lise 1. sınıftayken lise 3. sınıf olan bir yedi bela hüsnü ile papaz olmuştum. tenefüs zili çalar çalmaz yanıma geldi ve beni onlarca arkadaşımın gözü önünde havaya kaldırarak askıya asmaya çalıştı. rezil kepaze oldum vesselam.
ders dinlemeyecekseniz, uyumak için ideal olduğundan ötürü mükemmel eylemdir.
sıraların yeni dizilimi sebebiyle mütemadiyen yaptığımdır. bana kadar yetişmiyor ama en soldakileri çekiştirip kafamı dayıyorum geri gitmesinler diye.*
yağmurlu günlerde insanın omuz ve boyun kısmını ıslatan eylemdir.
parçalı bulutlu ve güneşli günlerde yastıktır.
hava şartlarına aldırmadan sınav günlerinde kopya çekmeye müsait mevkidir.
arka sırada oturanların hep çilesi hem sefasıdır. çile koku ve sürekli kanka şu cebimden kalem, silgi, dergi... var verir misin? istekleriyle rahat bozulurken sefası anında sıcacık bir uyku moduna geçmeni sağlayacak yumuşak monttan yastıklar ve yorganlar sağlamasıdır.
henüz öğretmenlik mesleğinde toy olan ingilizce hocamız sınıfa ödev vermektedir. bununla da kalmayıp her ders ödev kontrolü yaparak bize ilkokul nostaljileri yaşatmaktadır. tabii ki inek tayfa hariç ödevlerini yapan yoktur sınıfta. bu saçma işten kurulmak için haliyle öğrenciler türlü yöntemler geliştirmiştir. daha önce yapılan ödevin başlığını değiştirmek, hocanın ödev kontrolünü yaptığı sıralara kaçmak gibi. bendeniz o zamanlar mont askısının yanında oturmaktaydım. ben ve bir kaç arkadaş da ödev kontrolünden sıyırmak için ödev kontrolü sırasında en arka sıra ile mont askısı arasındaki kuytu köşeye saklanmak gibi bir yöntem geliştirmiştik. bu yöntem çok işe yaramış ve bizi takip eden sınıf arkadaşlarımız da olmuştu. böylece her ders ödev kontrolünden yırtardık.
bir umut sarıkaya karikatürüne konu olabilecek durumdur.
zil çalar çalmaz askıya yakın oturan genç montunu kaptığı gibi sınıftan fırlar, umut sarıkaya tipi mutluluk tanımı olur. veya sınıftan hızla çıkmak arzusu beslerken "benimkini de versene hacı", "abi bak şu siyah benimki, veriver" gibi cümlelerle karşılaşır ve umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımı olur.
hele birde o montların arasında açık unutulmuş telefon varsa mıçılan andır! gözler direk size çevrilir ve herkes baş parmağıyla sizi göstererek hocaya ispikler!*
mılletın sert sıralarda kıçı pıserken senın kus tuyu montları alıp rahat rahat oturmanı saglamak gıbı bır artısı vardır.
hele gıcık oldugun bırı varsa onu alır oturursun ustune bırde gaz koyuverırsın tam olur.
yumuşacık montlara yaslanıp rahat rahat oturma ya da uyuma imkanı sağlasa da kışın kar yağdığında nemli montlardan çok da hoş olmayan kokular yayılabiliyor. bi de sigara içen birinin montu burnunun dibine geldiyse o burun zamanla işlevini yitirir.
ziktiri boktan süslerin, mevsimleri ve çağları gösteren garip çizelgelerin de çaprazına düşüyodur bu arkadaş kesin, yazık lan. ilerki yıllarda da arka sıraların vazgeçilmez ve komik elemanı olur, kopyanın allahını çeker. böyle bir tiptir işte.