ortaokuldaki güler hocamın motorsiklet kaskı gibi saçını mı unutayım
lisedeki zafer hocanın daha ilk eğitim öğretim gününden sınıf arkadaşımı omzuna attığı yumrukla yerle bir ettiğini mi unutayım
yine lisedeki arzu hocanın arkasına dönmüş tahtada problem çözerken kalçalarının nasıl çalkalandığını mı unutayım
bir keresinde öğretmen masasının önündeki tahta bölümü sökmüştüm. oturan, nasılsa kimse görmüyor diye neler yapardı o sandalyede. Hele ki matematik dersleri unutulmazdı.
-hocam arkadan göremiyorum öne gelebilir miyim?
+o tık tık ses ne sıraya niye vuruyosunuz gençler?
(laughs)
+ceket kucağa koymak için değil giymek için issizgucsuzadam.
-ee..evet hocam haklısınız.
Matematik hocasının derste telefonla ilgilenen arkadaşa kızdıktan sonra telefonuna el koyması geri vermeyi unutup arkadaşı iki gün telefonsuz bırakması.
bir fonksiyonunn herhangi bir noktadaki türevi, o fonsiyonun o noktadaki teğetinin eğimine eşittir.
tabi bir de bunun yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve yağışlı olanı vardıi dur ya o başka bir derste miydi.
ne diyorduk eğim diyorduk. eğim önemli hacı.
tüm matematik hocalarımla en az bir kere tartışmışlığım var. Nedenini ben de bilmiyorum.
birçok kez tahtaya kaldırılıp sınıf önünde rezil edilmek üzere sözlü sınava alınırdım. matematik dersim bu yüzden hep sıfır geldi.
(sayısalcıyım.)
x kare eksi y karenin açılımı.
x in karesi çarpı 2 xy - y kare idi sanırım.
bi de bunun artılı olanı vardı bak onları hatırlar gibiyim.
matematikçiler varsa düzeltsin ilk bu geldi aklıma yanlış da olabilirim.