bütün okul olarak* kıl olduğumuz bir din kültürü öğretmenimiz vardı*. şahsım da biraz fırlama ve hafiften tanınan bir öğrenciydim. bir gün derste;
kıl öğretmen, complication
-k.ö: konumuz iman'ın şartları, sormak istediğiniz bir soru var mı?
-c : hocam benim var.
-k.ö: söyle bakalım...
-c : imanım gevredi ne demek hocam?
k.ö.: #!█$%¢..
not:tabii ki hemen olay mahallinden sıyrılıp kendimi kurtarmıştım.
türkçe dersinde hocamız montla oturan memo'ya, "okulda üniforma giyilir, çık dışarı üniformanı giy gel" der. bir kaç dakika sonra memo okul tişörtünü kaz tüyü montunun üstüne geçirmiş, adeta bir michelin maskotu olarak sınıfa teşrif etmiştir. sınıf yarılır.
bir liseli genç hocaya sorar:
- hocam benim yaptığım soruya neden puan vermedin de diğer arkadaşın puanını yükselttin.
ikinci bir liseli genç, arkadaşına destek çıkar:
+ oğlum o sendikalı bilmiyor musun?
- ve + hahaha hohoho hihihi nihohaha!...
hoca:
gel bakalım buraya (geldiiim) öğrencinin sendikalısı mı oluyormuş.
tabi hoca ne diyeceğini şaşırdığı için mevzunun espiri olduğunu algılayamayıp doğrudan sözün kendisiyle uğraşmaya başlamıştır.
ayarcı gencin cevabı:
+ ee demekki oluyormuş hocam, resmen ayrımcılık yapıyorsunuz.
ve sonra ayarcı genç:
yaşasın ezilen halkların kardeşliği...
işçi, grev, açlık, işçiler kardeş patron kalleş... hepsini örgenmişem hakim beg (kemal sunal, kibar feyzo filminden...)
lise 10. sınıf ortalarında 2. dönem gelmiş olan geri zekalı dil anlatım hocasının ilk 3 4 hafta tanışma falan filan sürekli dersleri kaynatılır. ardından kararlı bir şekilde derse girer ve ders işlemeye başlar. dersi kaynatamıcağımızı farkedince bizde mecburen dersi dinlemeye başlarız. hoca tahtaya o kadar küçük yazarki gözlerimde hiçbir sorun olmamasına rağmen okuyamam tabi bide arka sırada oturma var. hoca da okulda iğrenç esprileriyle nam salmıştır. ardından (m.h: mal hoca u: ben)
u:hocam büyük yazar mısınız?
hoca tahtaya aynı boyutlarda büyük harflerle 'BÜYÜK' yazar.
sınıf off pof bu nası espri modundadır.
ardından 1 2 hafta hocanın dersler kaynatılır. sonraki hafta hoca yine ders işlemeye başlar yine küçük yazıyodur. sınıf tabi geçen espriyi unutur kızın teki yine büyük yazmasını ister hoca da aynı şeyi tekrarlar.bir sonraki hafta hocanın yine aynı şeyi yapacağından emin ben ve hoca arasındaki dialog:
u:hocam büyük yazar mısınız?
hoca yine pis pis sırıtarak 'BÜYÜK' yazar.
u:hocam 3 oldu bu?
m.h:ee?
u:hocam ee si 2 dir sormıyım sormıyım diyorum ama bu sefer sorcam artık.
m.h:ne sorcan sor hadi u.
u:hocam mal mısınız?
sınıf ıslıklar çığlıklar atar yarılır falan bu gürültüde hoca bişeyler der fakat duyulmaz sonunda yanıma gelir kolumdan tutar sınıftan çıkarırken sınıfın kahramanı olarak gaza gelinir. hoca sınıftan çıkarınca m.yardımcısının odası daha yakındır ve m.yardımcısı beni çok sever ne de olsa bişey olmaz diyerekten tırsılmaz fakat m.h müdüre götürmeye kalkar kol hocadan kurtarılır kaçılır. ardından sınıfa giren hocaya bir ayarda arkadaştan gelir.
ark:hocam u nerde?
m.h:(buruk bir ifadeyle) dağa kaldırdım.
ark:hocam eve attım desenize.
sınıf tekrar yarılır bu olaydan sonra hoca derslere girmez.
sıkıcı bir felsefe dersinde bir elimle başımı zor tutarak uykulu uykulu dersi dinliyordum. uykumun açılması ve biraz da birşeylerle uğraşma isteğiyle sıranın kırık olan bir parçasını alıp sıraya hafiften vurarak tempo tutmaktaydım.
lise 3 Matematik dersi, okulun son dönemleri.. hoca derste, lâkin öss'ye çalışalım ayağına bizi serbest bırakmış, free mode'dayız. Hoca sandalyesinde oturmakta, ayaklarını kaloriferin üzerine uzatmış, arkası kapıya dönük vaziyette bulmaca çözmekte.. o sıralarda da bazı dönemler okullarda olan "müfettiş var" geyiği dönmekte, yani her ana her sınıfa müfettiş girme ihtimali var. Efendim cam tarafında en arka sırada oturan arkadaşın şöyle bir özelliği var ki bahsi geçen arkadaş camı açtığı anda açılan cam ve koridordaki cam cereyan yapıp sınıfın kapısının aniden açılmasına sebebiyet vermekte.. bunu bilen en arka sıradaki arkadaş camı aniden açar, cereyan ile açılan kapının akabinde bütün sınıf herp birlikte ayağa kalkar, ayakları kaloriferin üzerinde olan, yarı yatar vaziyette bulmaca çözen hoca müfettiş geldi korkusuyla toparlanmaya çalışır, derken sandalyeden kayıp yere düşer, ayağa kalktığında ortada açık bir kapı, cam ve kendisine en değerli organlarıyla gülmekten salyalar saçan bir sınıf bulur. bu da böyle bir hikayemdir.
hoca: çocuklar espri yapmak zeka işidir anlamak da öyle..mesela sen alakota bu esprin ilkokul düzeyinde
alakota: ama herkes anlıyor ve gülüyor?
hoca: o sınıfın seviyesini gösterir.. mesela ben cem yılmazı izledim dün
alakota: ve hiç bişi anlamadınız?
Hoca: Gel alakota şu soruyu bi çöz..
alakota: hocam ben bu konuları pek bilmiyorum sıramı savsam?
hoca: çöz dedim hayvan herif
alakota: hocam çöz dedinizde bu soruda hiç rakam yok..ama isterseniz anlatım bozukluğunu bulabilirim..
(bkz: trigonometrinin rakamlardan değil harflerden oluşması)
ders: matematik
hoca :2 hafta önce sözlendiğini öğrendiğimiz matematik hocası
h:hoca i: incememed
sınavdan 4 sonraki cuma günü 3.ders
hoca sonuçları okumaktadır. malum matematikten bi haber olduğum herkez tarafından bilinen bana gelmişti sıra. hoca gözlüğünü çıkardı ;
h: incememed kalk evladım ayağa
i: buyrun hocam
h: kaç bekliyorsun oğlum
i: her zamankinden biraz fazla
h: neden?
i: çünkü her zamankinden biraz fazla çalıştım
h: hmm. bende bunu düşünmüştüm.
i: lütfen söyler misiniz hocam kaç aldığımı
h: sence?
i: 85
h: 95!
bütün sınıf şoka uğramıştır. bir anlık sessizlikten sonra kopya çektiğim aşikar olan ben
i: teşekkür ederim hocam ( kendinden emin )
h: sözlüsün oğlum gelecek ders.
i: siz 2 haftadır sözlüsünüz hocam.
Ders : inkılap
Hoca : Artık emekliliği gelmiş,ak saçlı uyuz bir şahsiyet
Sınavları okumuştur.
h:hoca a:aspecto
h: Aspecto kalk bakalım. Kaç bekliyosun?
a: Hocam 40,50 arası ne biliyim o civarda
hoca şaşırarak: 40,50?
a : ya işte 50,55 o civar hocam
h : 25!
a : ?
ders kimyadır. yapılan deneyin araç gereçleri gönüllü bir kaç arkadaş tarafından yıkanmakta, hoca da test dağıtmaktadır. ancak test yapraklarını birbirinden ayırmak için hoca o kadar çok tükrük salgılar ki, önümüze gelen kağıtların her birinin ucu neredeyse sırılsıklamdır. dolayısıyla önümüzdeki manzaradan tiksinmişizdir.
hoca, temizlik işini bitiren arkadaşlara teşekkür eder.
h: sağolun kızlar, ellerinize sağlık.
buruşmuş bir suratla önümdeki kağıdın tükürükten ıslanmış ucuna bakarak gayrı ihtiyari söylenirim:
-sizin de ağzınıza sağlık hocam.
lise sonda, öğrenciler bir sonraki derste girecekleri tarih sınavı için, coğrafya dersindeki hocalarından biraz daha çalışmak için izin isterler. hoca izni verir.
öğrenciler konulara göz atarken, sınıfta volta atan hoca durduk yere öğrencilere bir tarih sorusu sormayı arzular ve olaylar gelişir.
coğrafya hocası: evet arkadaşlar 15. yy osmanlı iç siyaseti ile 16. yy osmanlı iç siyaseti arasındaki fark nedir, söyleyin bakalım!
türkçe dersinde bir gün hoca okuduğumuz kitapları istemiştir. tabi ki kimisi yapmayı unuttuğu için ders de bir kağıda aceleyle yazmaktadır. o an ben de yanımda bir arkadaşla liste halinde yazmaktayım. hoca ben ne olduğunu anlamadan gelir ve arkadaşımla benim kağıtlarımı aldığı gibi çöpe atar. 5-10 dk sonra...
+ çocuklar okuduğunuz kitapların yazılı olduğu kağıtları getirin bakalım.(tabi bizimkiler yırtık bir halde çöptedir.) sizinkiler neden yok evladım?
- hocam çöpte bizimkiler.
+ ne arıyo evladım orda?
- hocam size sormalı az önce aldınız bizim kağıtları.
+ haaa... onlar sizin miydi? söylesenize ben isim-şehir oynuyosunuz sandım.
-cocuklar bakin bu bocegin adi blatica germanica
-hocam nerden anliyosunuz ya..
-cocuklar ayagindan tabiki, ayaklar cok onemlidir. sen soyle bakim bu bocegin cinsi ne?
-hocam ben ne bilim, boyle sacma seymi olur nerden anlayim ben? ne alakasiz ders almisiz bilsek secmezdik, ne bocegi, ne ayagi?
-cik disari sakin bi dahada dersime gelme!!
-senin adin ne?
-ayagimdan tanisana pezevenk
Üniversitede daha ilk haftalarında yaşadığım iki olay
birincisi: Hoca derse geç kaldığından ben bi sigara içmek maksadıyla dışarı çıkıp geri döndüğümde hoca derse girmiştir. kapıya vurup içeri girdikten sonra hoca ile yaşadığım diyalog aynen şöyledir:
hoca: Bizim bir takım önemli işlerimiz olduğundan bazen geç kalabiliyoruz. Siz neden geç kalıyorsunuz.
ben: Bizimde önemli işlerimiz oluyor hocam
hoca: Sizin ne gibi önemli işleriniz olabilirki?
ben: Çişim geldi hocam. Bundan daha önemli iş olurmu?
ikincisi: Hoca hem yakını hemde uzağı görme rahatsızlığı olduğundan iki gözlük vardır ve birini evde unutmuştur o gün.
Hoca:çocuklar miyop gözlüğümü evde unutmuşum o yüzden dersi işlemekte zorluk çekiyorum.
ben: Bende miyopum hocam benimkini kullanabilirsiniz.
hoca: sen ne yapacaksın çocuğum?
ben: Ben zaten dersi dinlemiyorum hocam.
lise 1'di Din dersiydi. Dersi boş biliyorduk biz de sigara içmek için okulun tuvaletine gidip bir sigara yakıp kaçamak kaçamak içmeye başlamıştık. Sonra sınıfa girdiğimizde hocanın da orda olduğunu ve hayli sinirlendiğini gördük :
h:nerdesiniz lan siz?
b:hocam tuvaletteydik.
h:ulan eşşek herifler bu yaşınıza geldiniz bir tuvaletinizi tutamıyorsunuz ayıp size.
b:hocam ne yapalım?
h:anneniz size çişinizi tutmayı öğretmedi mi lan?
b:iyi hocam bir daha vallaha buraya sıçarım.
bu cevap benden nasıl çıktı ama bir an çıktı ağzımdan öyle. sonunda karneye eşşek kadar işlenmiş bir olsa da çok pis ayar verdim hocaya.*
milli güvenlik dersi sınavında hoca bi arkadaşın yanına giderek kağıdına bakar.
+kara kuvvetleri komutanlığı deniz kuvvetleri komutanlığı...
-hepsini yazsana kızım o üç nokta ne orda?
+arif olan anlar hocam!
ayar olmayabilir ama:
z:matematik öğretmeni
key:bendeniz
bendeniz hocamızın sınavda vermiş olduğu soruyu hakkıyla çözmüş lakin hocamız bana 3 puan(!) vermiştir. sınavların kontrol edildiği ders hocaya serzenilir:
key:hocam doğru yapmışın 3 puan vermişsiniz.
z:bi bakiiim. hmm... sen bu soruyu benim istediğim yoldan yapmiyürsün, ondan vermişsim sana anladın mı?
key:tahtada yaparsam ??
z:yaparsan sana yüz vereceğim lan (bkz: lan mı canın sağolsun)
key:vermeyenin ??
sınıf birkaç saniyelik durgunluğun ardından kopar. akabinde hocadam "sirseri" "dürzü" "sen kim oluyorsun" gibi laflar işitilir. olay 2 gün konuşulur. sene sonu zayıf veren hoca küfürlerle anılır. lafı söylediğimle kalırım.
ergen tesellisi diye tabir ettiğimiz olaylar silsilesi. ne kadar olgunlaşılsa anlatılır da anlatırlır. günde 4x10 set anlatılırsa sağlam ego yapar.
not:he gardaş azıcık maaşıyla günde bilmem kaç saat derse giren hocanın çok sikindesin ilk ve son öğrenciside sensin, senin gibi bilmem kaç bin öğrenci okutmamış o adam/kadın. öğrenmenin geceler boyu bu ayarı nasıl yedim diye düşünüp ağlıyo bide. öff tüm enerjimi emdiniz ergen gerileri.
lisede çok fırlamaydık o zamanlar çok ayar yediğimiz de oldu ama bunu hiç unutamam lan o yüzü sizde görseniz hoca da sizde unutmazdınız.
mekan: sınıf lan nere olcak.
mevsim: yaza yakın nisan-mayıs
olay şöyle cereyan etti; sınıf kaynamış bi durumda fısıltılardan doğan espriler artık kahkahalarla süslenmiş haliyle sınıfta da örtmenlerin istemediği cinsten bir ses çıkmış durumda hep yaparlar ya ilk gözüne gelene ayar vericek işte hoca yakaladı birini aha. tahmin ettiğiniz üzere ben ıhımm şey kem küm.
hoca- kes sesini napıyörsün sen orda?
sosyete- hiiç hocam dersi dinlemeye çalışıyorum. (yalana bak şimdi bişey sorsa bilemiycem)
hoca- en son ne didim söyle bakiim? (aha sıçtık lan, sordu)
sosyete- ıhım öhöm. işte şey hocam söylettirmeyin dinliyoruz işte. (sıçmışım lan resmen)
hoca- bide utanmadan cevap veriyo otur yerine, siz kendinizi benden akıllımı sanıyorsunuz burdan herşey gözüküyor salağa bak!
sosyete- bakıyorum hocam.
hoca- ???!?!?öhöe
....
ikinci dönem fizik sınavı yapılmaktadır. alihanın ilk dönem notu 10 üzerinden 2 dir. sınav kağıdı da bomboştur. önünde oturanın 8. önünde oturan yanındakine kopya fısıldamaktadır. bunu duyan hocu müdahale eder.
hocu-kimdi o konuşan.
aliha-bendim hocam.
sınıfta uğultular yükselir.
hocu-kesin sesinizi kağıdınıza bakın.
herkes işinin başına döner.
lise 2de almanca derslerinden birinde almanca bilenler ile bilmeyenlerin arasındaki fark sebebiyle bilenler derse katılmakta ve hocanın beğenisini toplamakta, kalanlar ise son bir umutla artık sayın hocanın öğretmenlik mesleğinin temel gereğini yaparak öğretmesini beklemektedirler. bu sırada genelde bir arada toplanmış olan bilenler ve bilmeyenler grupları ayrık durmaktadır. bilgisi olmasına rağmen gösterilen tepkiye destek olma amacı ile arkadaşlarını yalnız bırakmamış olan 35lik sallama kafayı sırasına koymuş, kulaklıklarını takmış ve uykuya geçiş yapmak üzeredir. bu sırada hoca almanca kitabından bir metin okutmakta ve telaffuz hatalarını düzeltmektedir. tam bu sırada hoca kafasını 35lik sallamadan yana çevirdiğinde uyuduğunu, üstüne üstlük müzik dinleyerek uyuduğunu farkeder ve bağırır:
-35lik sallama!!!!
+ne var hoca yine bilmiyoruz almanca tamam bee(artık otomatik mesaja bağlamış)
-biraz önce arkadaşının okuduğu en son cümleyi tekrar et ve oradan itibaren oku bakalım!! (35lik' in dinlememesi sebebiyle mal olacağını düşünmüş ve şeytanca bir gülümseme ile bu düşünceyi yansıtmıştır)
+hebele hödö hede hudevedebede.... (cümle unutuldu haliyle *. fakat cümle tamamıyle doğru ve yanlışsız okunmuştur. devam edilecektir ki hoca keser)
-dur!!! tamam güzel okuyorsun. şimdi söyle bakalım biraz önce x ne dediğinde ona kızdım!! (az önce kalınan yerin hiç düşünülmeden ve bekletilmeden tekrar edilmesi ile bozulmuştur fakat çaktırmamaya çalışarak ikinci bir denemede bulunarak x' in yaptığı hatayı sormaktadır.)
+hocam hede' yi hödö diye okudu aslında hede hede diye okunur siz bunu uyardınız.
-.....(tamamen mal olmuştur ve çabaları boşa çıktığı ve hatta karşılığı olumsuz olduğu için suratı abuk bir hal almıştır.)... eee... tamam 35lik sallamacığım benim zekisin.. lisana yatkınlığın da var.. ama bu uyumanı gerektirmez di mi oğlum? (azarlamaya başvurarak kurtulma çabalarındadır) yani...... tamam dinliyormuşsun ama yani uyuma derste. teneffüste uyu olur mu?
+olmaz. (kafayı vurur ve uykusuna devam eder, kulaklığı kulağına yerleştirmeyi unutmadan.)
bunun verdiği hazla 4 derslik süper bir uyku çekilmiştir ve o hoca bir daha asla bulaşamamıştır.