Bir lise öğrencisinin en büyük zevklerinden birisi hocalardan birisine ayar vermek olsa gerek ancak bu hoca belki de onun gençliğine verip onun rencide etmek istememiş de olabilir.
Valla ne kadar ayar bilemem de matematik öğretmenimi sınıftan atmıştım. Evet yanlış okumadınız öğretmenimi sınıftan çıkarmıştım.
Olay şöyle ben matematikten zerre anlamayan ama ona rağmen derslerde anlamasam bile terbiyesizlik yapmamaya çalışan bir insanım. Sessiz sakin sıramda boş boş oturur hoca ders anlatırken dersi bölmeden başka şeylerle ilgilenirim, uyurum vs.
Neyse bu hoca bir gün bize problemler kitabı almamız gerektiğini söylemişti ben de matematikten zaten anlamadığım için almamaya karar verdim. Hocada almayanları dersimden atarım dedi. Neyse gün geldi hoca sınıfa girdi dedi kitabı olmayanlar çıksın ilk başta çıkmasam da sonradan olay uzayacağından çıktım benimle birlikte birkaç arkadaşım da çıktı. Ertesi gün yine dersi vardı ben de bu sefer yine derse girdim beni karşısında görünce sordu "kitabın var mı?" Ben de "yok." Dedim. Öyleyse sınıftan çıkıyorsun dedi. Bilmiyorum belki haksızdım ama çok zoruma gitmeye başlamıştı bu zamana kadar hiçbir şekilde dersinde ona karşı bir şey yapmama rağmen böyle muamele görmek artık beni sinirlendirdi ve hocama "burası benim sınıfım beni buradan kovamazsın çok istiyorsan kapı orda sen çıkacaksın." Dedim. Kadın ciddi ciddi "peki." deyip sınıftan çıktı tabi tüm sınıf şok. Sonra bütün yalaka oçlar üstüme gelmeye başladı çık sınıftan, git buradan vs. Diye (ben de sizi görmek için can atıyordum mık elimde olsa hepinizin ölümü benden olurdu.) Neyse gitti birkaçı hocayı çağırdı.
Hoca geldi başladı konuşmaya "üstüne çok gelmek istemiyorum." falan filan diye. Ufak bir tartışma sonrası en sonunda anlaşmaya vardık ben onun dersine girmeyecektim ama o da beni yok yazmayacaktı. ikimiz de kabul ettik sınıftan çıkarken bana "sen kaybedersin." Dedi ben de o sinirle "farketmez." Gibisinden bir şey dedim.
Bir daha da o kadının dersine girmedim hamileydi zaten ruh hali çok değişken olduğu için benim de sinirimi bozuyordu. Dersi olduğu bir gün yine bana "istersen ben sana hep fotokopi çıkarayım sen dersime yine de gel." Dedi demesine de ben gururuma yediremediğimden (ne gururuysa artık) kabul etmedim, tersledim.
Üniversite sınavı için başarı da dilemişti o gün onu da tersledim. Sonraları kitabını getirmeyi unutan arkadaşlarımı derse sokmak için adeta bir abi gibi "git hoca kitapları getirmeyene fotokopi veriyor ben girmiyorum siz girin." Diye arkadaşlarıma da yardım ettim.
Çok çok sonra yine bir gün onun dersi bitti sınıfa girdiğimde yakın bir arkadaşım benim gibi kitap almamış birçok insanı artık sınıfa almaya başladığını söylemişti. Bunlar arasında hocanın dersinde sürekli dersi kaynatan, onun dersinde kulaklıkla müzik dinleyen, telefonla oyun oynayan, derse geç giren insanlar da dahil.
Zaten benim asıl zoruma giden de en çok bu oldu benim gibi o zamana kadar hiçbir saygısızlık yapmamaya çalışmış insan suçlu oldu ama onlar suçsuz oldu.
O hocanın bana hiçbir zaman değer vermediğini bana aşağılayıcı gözlerle baktığını beni çocuk gibi gördüğünü biliyordum. Halbuki dersi kaynatan yemediği halt kalmamış insanlarla hep ilgileniyordu. Ben saygılı tembeldim onlar yaramaz tembeldi. Ben bundan kaybettim sessiz kaldım keşke hepsinin analarından emdiği sütleri burunlarından getirseydim. Ben korkak olduğumdan değil onların seviyesine düşmemek için onlarla muhattap olmuyordum sessiz kalıyordum.
Matematikçi d**** yarın öbür gün karşıma çıkarsan benimle iletişim kurmaya çalışma sana olan nefretim asla geçmeyecek.
Özet olarak hocalarınıza ayar veremezsiniz ama ayarın en kralını yersiniz. Nitekim bende de böyle oldu.
bir keresinde lise 2de a:almancacı s:ben
a:eee soytarikral ne çok konustun be oğlum çık dışarı
s:hocam yok yazmassanız çıkarım.
a:terbiyesiz herif.
s:sağolun hocam. sizden öğrendim.
+tahtayı yazsana oğlum niye yazmıyorsun?
-göremiyorum hocam, gözlüğüm yok. sizi bile zor seçiyorum.
+lens taksana, bak bende lens var ne güzel görüyorum seni.
-zaten ben de o yüzden takmıyorum hocam.
edebiyat hocasına ağlamak fiilinin istek kipiyle çekimlerini sormuştum. 4 saniye düşündükten sonra ''aaa sen de yani'' deyip sınıfı terk etmişti. sonra neden üniversitede sıçıyorum..
lisede bana gıcık bir tarih hocası vardı. Benim de tarihim ayıptır söylemesi çok iyidir. Bir gün sınav olduk sınıfın içinde hocam beni okumayın 100 yazın geçin dedim. Oda 100 almadın dedi tabi içim yandı. neyse yazılıları okurken bana 100 dedi. Hocam hani 100 değildi dedim. Sonra o da yanlış okumuşum dedi. Gıcıklığına güldüm. Bana bu notu hak etmiyorsun dedi. Bende ilk sınavdan da 100 almanın etkisiyle hocam e okula performans notlarını girerken hata yapmayın karnede 100 diye gözüksün dedim. Hoca yutkunamadı tabii e bu da böyle bir anımdır.
Adını hatirlayamadığım bir hoca sınıfımızda bize öğüt veriyor. bir anısından bahsetti.
- kendi okuttuğum bir kız öğrencimi kötü yola düştüğünü gördüm. Ertesi sabah uyandığımda başımda siyah saç kalmamıştı, bir gecede hepsi beyazladi.
Sınıfın en piç öğrencisi:
+ hocam sizin kötü yolda ne işiniz vardi?
lisenin son dönemleri sigara ve fakirlikte zirve yapmış durumdayız.
Okulun en agrasif öğretmeni nöbetçi arka bahçede tüttürürken yakalanıyoruz.
Ardindan sinir krizi geçiren ögretmenin disiplin kurulu dilekçelerini önümüze koyup imzalayin lan diye bagirmasi.
Herkes götüm götüm korkarken arkadan gelen cılız bi ses "Bir de kaçak sigaradan verin tam olsun" ardindan masanin ortasindaki kacak sigarayla göz göze gelmek ve gülmekten karin agrimasi...
tarih dersiydi
vatan bilgisayardan yeni bir yazıcı almıştım. haftalık harçlığım 20 tl idi. 15 i çarşamba gününe kadar bitmişti. kalan 5 tl yi yazıcıdan taratarak (önünü arkasını tam tutturmak için yaklaşık 7-8 sayfa kağıt harcandıktan sonra) a4 çıkarttım güzelce kestim. Hocamız gıcık biriydi attık parayı yere. Hoca geldi parayı gördü eğildi aldı.
- Kimin bu?
- Benim hocam.
- Nerden bilicem seri numarasını söyle o zaman.
- (Cepten paranın orjinali çıkartılarak seri numara okunur.)
akabinde hoca söyleyecek söz bulamaz ve başlar nasihata.
ben verememistim de arkadasla hoca arasinda.
+hoca -arkadas
+getir o telefonu bana.
-ne telefonu hocam valla yok
+getir dedim mesajlasiyosun orda ne diye dizine bakip guluceksin
-belki baska bi seye bakip guluyorum.
bu olay dersin basinda olmustu ve ders bitene kadar tum sinif araliksiz gulmustu.. arkadas atilip yok yazilmisti ama cani sagolsun.
yazarların lise yıllarında öğretmenleri ile yaşadığı tartışmalar sonucu öğretmenleri rezil etmeye yönelik yaptıkları eylemlerdir.
almanca dersinde lukasz adında bir arkadaşımızı öğretmen baya bir tiye almıştı. Sınıfta birden fazla leh (polon) olmasına rağmen lehlerle ilgili ırkçı bir şaka yapmıştı.
(lukasz polonya vatandaşı biriydi öğretmen ise safkan alman)
Ve öküz gibi gülmüştü sınıftan gülenlerde vardı. Lukasz baya bozulmuştu çocuk utanmasa ağlayacaktı.
Aylar geçti yılbaşı zamanı geldi ve hediye çekilişi olacaktı. Almanca öğretmeni de bize katıldı ve ilahi adalet bu olsa gerek lukasz'a almanca öğretmeni geldi.
Hediye verme günü geldiğinde herkes birbirine hediye vermiş ve öğretmenin hediyesi masaya bırakılmıştı. Tabi kimin verdiği bilinmiyordu.
Adam sınıfa girdi ve kutuyu gördü. Hediye gerçekten çok güzeldi sanki özenerek bir hediye alınmış gibi. Bunu gören öğretmen kim aldıysa teşekkür etti ve hevesle açmaya başladı. Kutunun içinden dantelli kırmızı bir tanga çıktı ve bütün sınıf gülmekten yerlere yattı. Durumu farkedince hemen kutuya koydu tangayı ama ne çare herkes görmüştü hediyeyi. Lukasz hiç birimizin unutamayacağı sekilde bir intikam almıştı.
Hiç unutmam lise 3 te fizik hocamız vardı sürekli zıtlaşırdık. Bir gün beni sınıfta küçük düşürmek için aguero sen ne olcaksın büyüyünce dedi alay ederek, ve beklenen cevap gecikmedi; hiç bir şey olamazsam fizik öğretmeni olurum sonra sözlü notu 0.1 vermişti o ayrı konu
tam hatırlamadığım bir hoca beni sınıftan çıkarmak istemişti.
hoca:
-çık dışarı!
last rhymer:
-hocam, müdür bey "bundan sonra dersten atma olmayacak" demişti.
sınıf:
-ooo!
arkadaslariyla konusan kromozomcuya hoca bağırır.
+ gel buraya asaf.
- sen gel hikmet.
+ saygisizlik yapma.
- tamam hikmet gelir misin?
+ cik dışarı.
- beden dersindeyiz hoca.
okulun ilk günüydü karının biri elinde tarih kitabıyla geldi dedi ben ne öğretmeniyim? soruya bak bir de yeni başlamışım okula tarih öğretmenisiniz dedim. nerden anladın dedi. hocam tarih kitabıyla giren matematik hocası olamaz dedim..
Ortaokul ve lisede dersinde çıt çıkaramadığım fen ve kimya hocam vardı. Bütün esprileri falan terslerdi, bi gül be amk. 3 yıl acı çektim resmen. Okul bitti. 2 yıl sonra 3 arkadasimla bizi gördü, ilk görüşmemizdi. Yanimiza sokuldu ve ooo arkadaslar herkes burada dedi, bende yoo sadece üçümüz buradayiz dedim. Cok acaip bozuldu amA güldü. Canim benim ya.