öğrenci: hocam salakla zeki arasındaki farklar nelerdir.
öğretmen: salaklar her zaman kesin konuşur ama zekiler daima şüphecidir.
öğrenci: emin misiniz hocam??
öğretmen: kesinlikle *
sınıf arkadaşımla havalı matematik öğretmeni arasındaki diyalog:
-la oğlum bu naparsam yapıyım aynı çıkıyo lan, determinantsa determinant işte, nerden yapcam bunu be?
--Utku o ne biçim konuşma, ne biçim tm öğrencisisin sen. bölümünden utan terbiyesiz (heböle heöböle şeklinde devam)
-siz de matematik öğretmenisiniz, ama çözemediğiniz soruları da biliyorum. ben yüzünüze vuruyomuyum?
lise son sınıfta, sıcak bir mayıs günü dershanedeyiz. arıza bir fizik hocamız var, kadın hamile.ben de sırf eğlenmek için hocam sizin kızınız tm ci olacak diyerek bir gaflette bulundum. herkezin de salak salak gülmesini bekledim. ne var ki hoca dışında bu iğrenç esprimsi şeyime herkes güldü. kadın da herhalde tm ci olmayı hakaret olarak görmüş olabileceğinden önümdeki çocuğun suyunu olduğu gibi üstüme fırlattı. ben de doğal olarak deliye döndüm. sikimden kafama kadar sırılsıklam oldum ve o sinirle hocayı alkışlayıp, bu hareketi ancak üçüncü sınıf öğrencisinin yapabileceğini bunun insansı bir hareket olmadığını söyledim. sonra kadın gülüp yandakilere, niye kızdı ki bu çocuk? diye pişkin bir soru sorunca beni iyice çıldırtıp, kendisine sessiz olun ve işinize devam edin artık diye bağırmama sebep olmuştur bu fizik hocam. sonradan anladım ki bu kadın dengesiz hareketlerinden dolayı ikide bir şikayet yiyormuş. işte bu da bir anımız.
fizikçi ve kendini ayarcı sanan hocamız (final dersanesinin de şube sahibi ayrıca), tahtaya çıkardı beni basit bi yoğunluk sorusu çözücem,
hoca: evet kızım m=d.v yaani em eşittir deve, unutmuyosun di mi hiç
ben: yok hocam hep aklımda
hoca: çok aynaya bakıyosun herhalde ondan di mi kızım
Sınıf yarılır burda bana bakıp
ben: hayır hocam, kayıt sırasında bi vesikalığınızı almıştım da..
hoca dumur, sessiz; sınıf kendinden geçmiş ben sırama zor ulaştım.
Ders biyoloji ona buna laf sokmaya çalışan bir öğretmen
+evladım niye yazmıyorsun.
-yok hocam aslında ben yazıyorum.
+ben neden yazdığını göremiyorum.
-bilmiyorum hocam.
+evladım senin ciddi bir tıbbi desteğe ihtiyacın var.
-haklısınız hocam gittğiniz doktorun adresini verin bende gidiyim.
+benim gittiğim doktora seni almazlar evladım
-doğru hocam siz veterinere gidiyordunuz değil mi ?
ingilizce dersidir. mellonnim her öğrenci gibi 30 dakikadan sonra dersten kopmuş, uzaklara dalmakta iken;
-hoca: hayırdır mellonnim daldın ispanya'ya doğru.
-mellonnim: evet hocam siz boğa ben matador güreşiyorduk.
-hoca:....
-sınıf:zuahahaha
bu ayar hocaya öyle koymuştur ki hoca müdüre şikayet etmiş, müdür de "sen çocuğa öyle dersen o da sana böyle der" tarzı bir ayar daha vermiştir hocaya. duble ayarla hoca mellonnim'i öğrenim hayatı boyunca rahat bırakmıştır.
thebalkanboy sınıf öğretmenine birşey sormak için yanına gider ve karşısında durur, öğretmen ise o sırada nöbetçi masasında oturmakta merdivenden inenlere bakmaktadır.
thebalkanboy: hocam?
thebalkanboy un sınıf öğretmeni: çekil bi okulun en yakışıklı çocuğunu seçicem.
thebalkanboy: hocam karşınızda duruyor ya işte.
bilgisayar hocası çocukların bilgisayarda ve özellikle internette oyun oynamalarının bir zeka göstergesi olmadığını aksine bunun kötü bir alışkanlık olduğunu anlatmak üzere ndmmd e bir takım sorular yöneltir ve olaylar gelişir...
+ndmmd, söyle bakalım ailenizde küçük çocuk var mı?
-var hocam
+ evinizde bilgisayar var mı?
-var hocam
+ peki evinizde internet var mı?
-var hocam
+ güzeeeelll. bu çocuk bu bilgisayarı açıyor mu?
-evet
+ internete bağlanıyor mu?
-evet
+ explorer sayfasını açıyor mu?
-evet
+herhangi bi online oyun sitesine girip oyun oynuyor mu?
-evet
+ bu küçük çocuğun bütün bunları yapabilmesi sizce bi zeka göstergesi mi?
- hayır....
+!?!?!?!?!
nitekim tek bir cevabım hocanın bütün kurgusunu yıkıp yerle bir etmiştir.
müdür:( sabah 8:30) oğlum bugün sen nöbetçisin. bak her geldiğim de görmezsem seni oyarım
öğrenci: pekala hocam. iyi günler
aradan geçen 7 ders saati ve asla nöbet yerinde durmayan öğrencinin çantasını almak için geldiği an.
müdür: nerdeydin lan sen sabahtan beri yoksun
öğrenci: lavaboya filan gittim hocam. o ara gelmişsinizdir.
müdür: bak olum sen nöbetçiliği şaka sanıyorsun.
bu aslında çok önemli ve kutsal bi görev( etraftakilere mesaj verilmek için yüksek sesle söyleniyor:)
hadi şimdi biri sen yokken buraya gelse bomba koysa ne olacak??
öğrenci: burada dursam ben mi imha etcem hocam??
etrafta gülüşen bir sürü öğrenciler ama kaçan tek bir öğrenci:)
matematik sınavı bitmiştir ve sonuçlar açıklanmıştır işte o sırada sınıfın kuytularından bir ses yükselir:senin çocuğunu kaçırcam sür*ük diyerekten sonra bu ses gürleşir hocanın sinirleri boşalmıştı o an ve birden ağlamaya başlar. * kimse ne olduğunu anlayamaz ve sınıfta south park sessizligi yaşanır.
-mış'lı -muş'lu anlatılıp sonra arkadaşımın arkadaşının hocası olması,bir üst kademeye atlayıp arkadaşımın hocası olması ve abartılıp bizim okuldaki bir hocaya arkadaşım şöyle demişe kadar getirilen efsaneler silsilesi..
ders fransızcadır. sosyalist ve ateist takılan hocaya, şaka amaçlı tevekkül falan filan mevzu açılır. hoca öğüt vermeye başlar;
+çocuklar bakın bu şeylerle olsaydı bu işler...
-hocam zaten şaka yapıyorduk, ben mezuniyete inanıyorum mesela.
+hahahah. ama çalışmıyorsun.
-mezuniyete inanıyorum hocam, eğitim sistemine ve getirdiklerine değil.
+ama insan kendini geliştirmeli yani sonuçta (lafını bitirmesine izin vermeden)
-kendini geliştirmek kendini yok etmektir.
+oooo tamam o zaman
ders ingilizce
+: öğretmen
-: shilmyro
x: bir arkadaş
sınıf:sınıftaki benim dışımdaki 14 öğrenci
sene başlarıdır henüz ders işlenmiyor tanışma muhabbeti falan;
+: ee shilmyro sen ne yapmayı planlıyosun bakalım?
-: hocam ben liseyi bırakıcam lise terk çok şekil duruyo bence. hem bi hızlı söyleyin ehehe.
+: hoca güler ama bu lafımı her önüne geldiğinde kullanacaktır.
aradan 1 dakika geçer;
+: ee sen ne yapmayı planlıyorsun bakalım x ?
x: hocam vallahi şuşu üniversite bubu bölüme gidicem ben.
+: görüyor musun shilmyro? ne üniversitesi demiştin x?
x: şuşu üniversite hocam, peki siz nerden mezundunuz?
hoca bir süre cevap vermez ve lafa atlayan ben;
-: Sütçü imam olum nerden olucak eheheheh
sınıf:asşldknasldjasdkasgjk
hoca biraz dumur olur ama çabuk toparlar ve lafı gediğine koyduğunu sanarak;
+ benim zamanımda daha sütçü imam açılmamıştı bile hıh.
-:istanbul üniversitesi açılmış mıydı hocam?
sınıf: !'^++%&&//()())==?_)/+^
bu şekilde gelişen bir iki dialog daha olmuştur ve sonuç shilmyro yazın ingilizce sorumluluk sınavına girer.
h: bakıyorum da herkes gömleğin üstüne yazılı t-shirtler giymiş. ingilizce cümleler falan yazıyor hepinizde. çocuklar nedir bu ingilizce merakı güzel türkçemiz varken. *
ö: (ses yok..)
h: cık cık cık. yazık.. dejenere olmuş türk gençliği
ö: dejenere türkçe mi hocam?!
ö:eveet sen yap bakayım bu boşluk doldurmayı
b:ben mi ?
ö:evet
b:hava olayları .... katında meydana gelir.
ö:evet cevabı aliyim
b:allah katında ??
tüm sınıfın gülmesi ile sıram kaynamıştır.
ders boş. boş dersi olan bi hoca geldi. sınıfta herkes muhabbetin doruklarındaydı biz de üç dört arkadaş gökyüzünde yanlız gezen yıldızları söylüyoduk(çok ciddiyim)lisede çok dinlerdim hoca olum derste şarkı mı söylenir diye girdi(bu kalıplar bitirdi zaten eğitim aşkımı ) sonraki diyaloglar da şu şekilde
hoca:ayıp deil mi olum derste şarkı söylemek
rade:hocam siz hiç 16 yaşında türk sanat musikisi söyleyen bi grup gördünüz mü?
hoca:yoo görmedim(bu cevapla nereye ulaşmayı amaçlıyosun be cadoloz)
rade:o zaman oturun da tadını çıkarın!!
hoca:tanafüste yanıma gel ....
tenefüste de nutuk üstüne nutuk sen aslında zeki bi çocuksun ama arkadaşların yüzünden böylesin kurtar kendini falan filaaaan..
hiç bi zaman etkilenmedim bu lanet nutuklardan anlayııın artık ..
1)yoklama alınır.
*Esra?
-burda!
*yağmur?
-burda!
*fatih?
-fatih yok hocaam!
*yokmu?neden yokum demiyor öyleyse?
2)geometri dersinde ikinci sınav zamanı gelmiştir yalnız ilgisiz öğrencinin biri henüz ilk sınava bile girmemiştir.
*nezaman sınav olmayı düşünüyosun ?
-bilmiyorumki hocam kendimi hazır hissetmiyorum biliyosunuz raporumda var.
*oldu ozaman ben böyle senin peşindenmi koşayım öğrenci olan sensin farkındasındır umarım?
-koşun hocam nolurki sanki işiniz ne?bizimle uğraşmaktan daha önemli ne işiniz olablirki?
ve öğretmen çıldırır..
çok bilmiş bi geometri hocam vardı lisede. bir soruyu onun bildiğinden farklı şekilde ne kadar kısa yoldan çözerseniz çözün iyi olan yol herzaman onun yoluydu. bu sebepten sırf hocaya ayarı vermek için çözülmesi çok zor soruları oturup saatlerce uğraşır, gerekirse başka hocalardan yardım alıp öğrenirdim. daha sonra sınıftaki başka bir arkadaşımın eline soruyu tutuşturup hocaya çözdürmesini isterdim. bu sırada hocaya ben de bir soru çözdürme bahanesiyle yanaşıp, kan ter içinde sorunun içerisinden çıkamayan kocaya göz ucuyla bakarak ' şurdan bi çizgi çizin, şuraya bunu yazın, bunu böyle yapın, kolay soruymuş ya' tarzı cümleelrle soruyu çözer sonrada pis sırıtışımı takınıp büyük bir keyifle hocanın kızarmış suratına bakardım. o değilde hocaya ayarı vericem diye çalıştığım geometri össde az işe yaramadı. eyvallah hocam yine de.