ders: felsefe
konu: mantık ispat ve gerçeklik kavramı.
hoca anlatmaktadır konuyu heryönünden girerek. vay efendim, gerçekler bizim gördüğümüz gibi değik de güneşin ışığı ile duvarda oluşan gölgeler şekiller vesaireymişte (bkz: mağara alegorisi) biz varlığı ancak fikirlerle sabitleyebilir mişizde... hede hödö bla bla bla...
dusunenadam ise o sırada dersten kopmuş öğleden sonraki işlerine nasıl koşturacağını düşünmektedir.ve birden:
hoca: dusunenadam dinliyor musun?
d.a. : evey hocam.
hoca: anlat o zaman bakalım bu pencere beyazdır bunu nasıl ispatlarsın?
d.a. : hocam şimdi bunun birkaç yolu var.
birincisi islam hukukuna dayanır kadı huzurunda üç şahit bu pencere beyazdır derse olay ispatlanmış olur.
ikincisi kanuna ve anayasa hukukuna bağlıdır. bir noter getirilir katibe bu pencerenin beyaz olduğu hakkında tutanak tutturulur, tastik ettirilir.
hoca: dusunenadam öss de ne yapmayı düşünüyorsun yavrucum?
d.a : hocam valla öss de pencerenin rengini sormazlar yani bende isterim ama nerdee.
hoca: (hafif dumur halinde) senin dışarda işin var anlaşılan. istersen gidebilirsin. yok yazmam...
not: çok anlayışlı bir insandı ellerinden öpüyorum.
ders, okulun en pasif hocalarından birinin sınıf hocamız olması dolayısıyla girdiği rehberliktir. öğrenciler* bir önceki hafta hocayla girilen iddianın çikolata sözünü unutmamışlar, hocadan yüzsüzlüğün son damlasına kadar çikolatalarını istemişlerdir. hoca sözü evirip çevirmekte, bizler çikolatamızı istemekte ısrarcı iken ** sınıfta 'hocanın sözünü nasıl yuttuğuna ve ne kadar dönek olduğuna dair' konuşma geçmektedir. o sırada yaşanan diyalog; *- hiç sandığım gibi değilmişsiniz hocam. *- evet hocam ya hiç düşündüğümüz gibi değilmişsiniz. *- benim tam da düşündüğüm gibiymişsiniz.
sınıf komuş, hoca gt olmanın verdiği kendini kaybetmişlikle olayı toparlama girişimindedir.
not: sonraki hafta çikolatalarımı afiyetle yedik efenim.
hayattan nasibini alamamış, kendi kız öğrencilerine sarkan bi heriftir çevreci, herkes bıkmıştır hocanın tacizlerinden bi gün esas kızımız gider yanına...
+ merhaba hocam, bugün işiniz yoksa saat ikide samatya da buluşalım mı?
kaçarmı hiç, saatinde hoca ordadır yarım saat dikilir harbi harbi bekler orda, elemanlar hocanın fotoğraflarını çeker video kaydederler. okulda iki ay geyiği döner, çok eğlenilmişti çok. **
+hocam okuduğumuz bu kitap yerine karl marx'ın hödöhödö kitabının bize daha faydalı olacağını düşünüyorum siz ne dersiniz?
-oğlum marx öldü ve zaten artık düşüncelerinin geçerliliği de tartışılır..
+hocam arşimed de öldü ama su hala kaldırıyor.
-?!?)(&/%^'
evet diğer sayfaya geçiyoruz çocuklar.
Sınıfın en baba yeri diye tabir edilen en arka sağ tarafta oturmaktaydık arkadaşımla.
Hem pencere hem de kalorifer peteği yanı olduğundan kopya gırlaydı.
Neyse bir biyoloji sınavında ben arkadaşa hem benim hem de onun sorularının hangi sayfalarda olduğunu söylüyordum(kitaba çalışıyordum tabii sınavdan önce ama her şeyi bilmesem de hangi sayfalarda hangi konular var hafızaya alıyordum.) o da kitaptan bakıp bana söylüyordu.Sistem çok iyiydi.ikimiz de faydalanıyorduk birbirimizden. (bkz: mutualizm)
nasıl oldu anlamadık ama* hoca durumu çaktı.kitabı aldığı gibi kafaya indirdi bir kaç tane.Çok ciddi bir şekilde olmasa da kızdı işte.
Peki biz ne yaptık sonra.2. sınavda her şey bir önceki sınavdaki gibiydi.Ama hoca masasında otururken ahanda yine yakaladım sizi edasıyla bir hışım yerinden kalktı ve bizim yanımıza doğru heyecanlı bir şekilde gelmeye başladı.tüm sınıfın gözü bizim üzerimizdeydi.nihayet hoca geldi,sıra altında kitabı aldı veee o da ne kitap coğrafya kitabı* biz pis pis gülmeye başladık ardımızdan da sınıf.
Hoca da ulan tongaya düştük tüh bee tavrıyla ben sizin der gibi baktı ve bir şey demeden geri döndü.
çılgın edebiyatçı necla hocanın dersiydi. çağatay isimli holigan dostumuza " travestii çağatay " diye slogan atıyorduk, makara yapıyoduk ve hoca çağataya bakarak " oğlum her gece seni köprü altında görüyorum işler iyi her halde " diye takıldı. çağatayın cevabı mükemmel :
- evet hocam her gece kızınızla köprü altındayız, işler çok iyi.
bir gun sınıfta arkadaslarla egleniyoruz dısarıda da nobetci ogretmen volta atıyo ve arkadasın biri siddetli bir sekilde bagırdı.tabi hemen nobetci ogretmen geldi.
sabah okula gelirken içilen bir sigaranın kokusunu alan müdür yardımcısı ve ben:
- oğlum bak sigara kokuyosun içtin mi içmedin mi?
+ içtim. ama okul dışındayım yani kim karışabilir ki?
- ailen karışır. ailene haber veriyorum o zaman.
+ iyi verin hocam onlarda biliyo zaten.
- hadi be sahtekar arıyorm şimdi
.
.
.
- alo iyi günler. ben okulun müdür yardımcısı. oğlunu optio sabah okula sigara içip gelmiş.
* * iyi de size ne bundan?
- öhm. şey tamam.
+ noldu?
- tamam çık allahın belası.
lise 3 te okula ismi vedat olan yeni bir coğrafyacı gelmişti,herkese kıllık yapardı,yalnız bana karşı özel bi kıllığı vardı.Bir gün işte en arkadaki dörtlü grup,dersin sonlarına doğru espri,şamata,gülüşme,enseye tokat göte parmak el hareketleri,kızlara artislik olsun diye hocayı takmamalar falan...,yapmadığımız kalmadı.işte o ara hocanın sesini işitir gibi oldum,bana dönmüş "ulan sen ne oynak adamsın lan,harbi söylüyom,sen varya kadın olsan tam dansöz olurdun ha"dedi.işte o zaman tepemin tası attı,yalnız belli etmedim ve serinkanlılıkla,okul tarihine geçecek ve çömezinden,hademesine herkesin hatırlayacağı şu tarihi lafları söyleme cüretinde bulundum "hocam siz de erkek olsanız tam köçek olurdunuz".Tabii bu laf mevcudu 13 olan sınıftan hayvan gibi bir gülme hatta yarılma sesi çıkması için fazlasıyla yeterliydi.Artık ya hoca lafı idrak edemedi,yada bu çocuğu dövsem mi yoksa direk tutup pencereden aşağımı atsam diye bi ikilemde kaldı,bi an duraksadı,tam o ara zil çaldı.Tabi ben direk sınıftan vınladım.Artık bu olay okulda nesilden nesile anlatılan bir efsane olmuştu...
beden eğitimi dersinden çıkılmıştır, e haliyle sınıf az buçuk ter kokmaktadır. teneffüs biter, öğretmen sınıfa girer.
öğrt- burası ne ya böyle? bu koku ne böyle? hayvan mısınız siz, sınıfı ahıra cevirmişsiniz.
ahmb- siz girmeden önce sınıfta böyle bi' koku yoktu hocam.
sebebi ne ola ki lan diye dusundum ben bu baslik uzerine cokca. yani insan neden bir baska meslek erbabina verilmis ayarlari bayraklastirmaz da ogretmenlik gibi seklen cogundan daha aciz bir birimin erbabinin soylediklerini/soyleyemediklerini/ayarlara gelisini/ayarlara yan basisini bu kadar cok onemser; onlari ayar vermeye deger bulur her seyden ote, ve akabinde de bu yasananlari baska yerlerde dillendirme geregi hisseder diye alttan ustten bir dusunce teatisine giristim habersizce, umarsizca, gecenin korunde, bugusunda sabahin. dusun simdi kasaptasin;
kasap: yeenim yagli mi olsun kiyman?
ergen: yok yavan olsun da ben evde kendim katarim yagi. eki eki.
var mi boyle bisey? siktir et ayar mi degil mi onun bahsini bile etmiyorum bak. dur allah'in adini verdim lan. simdii, kameralarimiz taksim'de. evet, tahsin sendeyiz; nooluyor orda?
doktor: evladim cok usutmussun, xyz ilacini gunde bi sabah bi aksam alacaksin ac karnina oldu mu?
ergen mali: ben de sizin bu iyiliginize gunde bir postayla iade-i ziyarette bulunurum elbet hocam.. keh keh.
tamam lan, cok ekstrem bir ornek oldu. ama var mi yani boyle bisey sen bana ondan haber et, onu soyle egil kulagima. yok degil mi? senin bir doktorla olan diyalogun, ona soktugun laf, koydugun cocuk kimin umrunda? amaaaa, ogretmene gelince is oyle degil; oyle islemiyor duzen degil mi? herkes duymak istiyor, herkes bellemek, hafizalarina kazimak istiyor senin o ogretmen hanim veya bey karsisindaki o akilalmaz kurnazligini, o fevkalbeser vaziyetlerini, o astronomik tirmalamalarini. verdigin ayar dilden dile dolassin namin o ust katta komple salgin bir hastalik gibi yayilsin istiyorsun sen de degil mi? bak o ondeki gamzeli kiz da guldu senin o edeleli vucudunun her bir lifini titrete titrete yaptigin o girtlagina kadar bir ergenin cikmazlariyla, acmazlariyla dolu ayar sekansina. [hikayenin devamini okumak icin foruma uye olun]
yer: bir anadolu öğretmen lisesi, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi.
din kültürü hocası, haylaz sınıfa hakaret etmekte, sınıfın öğretmenlik ek puanına güvendiğini, o da olmasa bir tanesinin bile kazanamayacağını falan söylemektedir; ardından konuyu bağlar: "hoş, önemli olan burdaki sınav değil..."
arkadan cevap gelir: "olsun hocam bizim ek puanımız var, cennete de gideriz".
öğrenci sınıfta hocanın sorduğu bir soruya cevap vermiştir,saçma hareketleri olan hoca yine gayet saçma bir şekilde öğrencinin yanına gelmiş, aferin doğru demiş elini havaya kaldırmış ve çaak demiştir....
bunun üzerine öğrenci şöyle der:
-hocam ben sizinle laubali olmak istemiyorum, çakamam...
yüzü birden bozulan hoca havada asılı kalmış elini indirir ve yerine oturmak üzere öğrencinin başından gider...
derse gelen stajer hoca sınıftaki kızlara artizlik yapmak için meksikaliyarimekmek e herkesin gülmesine rağmen "konuşma lan" diye çıkışmıştır. sonra da "terbiyesizlik yapma" demiştir. buna karşılık meksikaliyarimekmek "terbiyesizlik yapan ben değilim lanlı konuşan sizsiniz" diyerek efendi efendi savunmasını yapmıştır. daha sonra kıllıkta sınır tanımayan liseli ergen bünye ders hocasının yanında stajere " geçen günkü lanın hesabını ver bakalım" der. ders hocasından tırsan ve haksız olduğunu anlayan stajer tüm sınıfın ortasında meksikaliyarimekmek'ten özür diler. stajerin gözleri dolar, ağlar. ardından ders çıkışı meksikaliyarimekmek bir de stajeri tehdit eder. bir hafta sonra stajerle bir atm yakınlarında karşılaşılır. stajer tırsar çünkü meksikaliyarimekmek body salonu önünde kendisi gibi idmanını bitirmiş 3 hayvanla sigara içmektedir. *
sağlık meslek liselerinde, anatomi ve fizyoloji dersinde okutulan bir kitap vardır ve bu kitabın 238. sayfasında kadın cinsel organı anlatılır. bir de şema vardır. tüm sınıf erkek, dersin hocası da kıl olunan bir bayan öğretmen olunca, aşağıdaki muhabbet gelişir.
hoca - arkadaşlar, cinsiyet olarak bakmayalım olaya. hepimiz tıp adına bişeyler öğrenmeye çalışıyoruz, benim kadın olmam filan önemli değil, utanmadan ne istiyorsanız sorabilirsiniz.
der ve tahtaya kitaptaki şekli çizmeye başlar. biri idrar, diğeri üreme, diğeri makat olmak üzere üç adet delik çizer. ve beklenen bomba, sınıfın en piç elemanından gelir ;
eleman - hocam, bişey sorcam ama kızarsınız diye sormaktan çekiniyorum.
hoca - sor mutluay, sorarak öğreneceksiniz.
eleman - hocam, gerdek gecesi biz hangi deliğe sokucaz ?
sınıf yerlerde, mutluay müdür odasında, hoca 1 haftalık izinde..
lise son sınıf, ders matematik ve elde tübitak sorusu, dersle ilgilenilmiyor soru üzerine yogunlaşılmış, ögretmende sınıfın kalanı ile üniversite sınavına yönelik soru çözdürüyor, bakıyor bizim sıra dersle ilgilenmiyor, bayan hoca sesleniyor,
h: oglum kalk soruyu tahtada çöz,
blg: hocam ben o soru ile ilgilenemedim,
h: kalk çöz, diyor ve sırama kadar geliyor bu arada, ben mecburen kalkıyorum tahtaya, soruyu çözmüyorum hiç bakmıyorum bile tahtaya, hocada soruya bakıyor o da o soruyu çözemiyor, bana bakıyor, oglum yapsana, çözüemedim ben bu soruyu hocam diyorum, bir sürü bagırarak otur yerine diyor ben sırama gelirken o da, sıramda ki soru elinde masasına dogru giderken, kısık bir ses tonu ile ardından,
blg: alın, akşamları ugrasırsınız, diyorum ve hoca küplere biniyor..