Lisedeyken boyum uzundu diğerlerine göre. Bir gün konuşurken hoca yanıma gelir, gelir ve durur.
Hc-hoca bn- ben
Hc- ne konuşuyosun sen bakıyım?
Bn- dersle alakalı hocaam
Hc- tabi canım saftım bende. Bahaneye bak, gerçi boyu uzun olanın aklı olmaz derler ama.. der ve kendince gülerek bakar. Tam o sırada yapıştırırım cevabı.
Bn- hocam o zaman sizin tamamen beyin olmanız gerek..
Sınıf kahkahalara boğulur ve klasik olduğu gibi sınıfdan atılınır. Bu da böyle bi anımdır işte.
ders tarih dersi ve bayan hoca ders anlatmaktadır.
bayan hoca: arkadaşlar amerika'da halka amerikan vatandaşı veya amerikalı denilmektedir. örneğin; çin asıllı amerikan vatandaşı gibi. bizim ülkemiz için de bu geçerlidir. bizde türkiye'li diye hitap etmeliyiz. ben: buna itirazım var hocam !?! bayan hoca: neymiş itirazın? ben: hangi millet vardır ki tarihiyle anılmasın. almanya'da alman halkına almanya'lı değil alman, ingiltere'de ingiltereli değil ingiliz, japonya'da japonyalı değil japon denilmektedir. türk halkına türk denir. lı, li geçmişi belli olmayan milletler için kullanılmaktadır. bizim tarihte neler yaptığımız bellidir. Türk halkına türkiye'li diyemezsiniz. bayan hoca: ben öyle bir şey demedim. aradaki bağı pekiştirmek için öyle söyledim. neyse konumuza dönelim hede hödö...
benimki birazcık fiili olmuştur. hoca fizik dersinde birinci sınavdan düşük alanlara ikinci sınavdan kalıbımı basarım ki 45ten yukarı alamazlar demişti. 65 aldım bacısını dövdüğümünün sınavından, iç dünyasında epey bi hırpalanmıştır sersefil heralde.
edebiyat hocası herkese üçer dörder tane kağıt dağıtmıştır. kağıtlarda tanzimat dönemi sanatçıları ve eserleri tüm heybetiyle yazmaktadır. bunlar sınavda çıkacak diyen hocaya sınıfça bir "hüloğğ" tepkisi gelmiştir. Hocam bari sınavda çıkma ihtimali olanları söyleyin biraz eleme yapın isteklerine hoca karşılık vermemiştir.frmr normalde dersle ilgili veya ilgisiz hocaya bir şey söylemeyen arada sırada yanındaki 2-3 arkadaşla geyik çeviren yani kendi halinde bir öğrencidir.ama nedense bu duruma sessiz kalmak istememiştir zira sadece ahmet mithat efendinin -edebiyatımızda yazı makinesi olarak bilinir- 15-20 küsür eseri verilen kagıtlarda yazmaktadır. frmr bi anlık sessizlikten yararlanarak "hocam ahmet mithat efendi o kadar çok şey yazmış ki kendisine sorsak hepsini sayamaz" diyivermiştir.neyse ki hoca da sınıfla beraber gülmüştür ve daha çok bilinen eserlerin altını çizdirerek bunlar sınavda çıkablilir demiştir. (bkz: Mesaj yerine ulaştı)
ek: he bi de biz sayısaldık.
Ortaokul ve lisede dersinde çıt çıkaramadığım fen ve kimya hocam vardı. Bütün esprileri falan terslerdi, bi gül be amk. 3 yıl acı çektim resmen. Okul bitti. 2 yıl sonra 3 arkadasimla bizi gördü, ilk görüşmemizdi. Yanimiza sokuldu ve ooo arkadaslar herkes burada dedi, bende yoo sadece üçümüz buradayiz dedim. Cok acaip bozuldu amA güldü. Canim benim ya.
okulun ilk günüydü karının biri elinde tarih kitabıyla geldi dedi ben ne öğretmeniyim? soruya bak bir de yeni başlamışım okula tarih öğretmenisiniz dedim. nerden anladın dedi. hocam tarih kitabıyla giren matematik hocası olamaz dedim..
arkadaslariyla konusan kromozomcuya hoca bağırır.
+ gel buraya asaf.
- sen gel hikmet.
+ saygisizlik yapma.
- tamam hikmet gelir misin?
+ cik dışarı.
- beden dersindeyiz hoca.
tam hatırlamadığım bir hoca beni sınıftan çıkarmak istemişti.
hoca:
-çık dışarı!
last rhymer:
-hocam, müdür bey "bundan sonra dersten atma olmayacak" demişti.
sınıf:
-ooo!
Hiç unutmam lise 3 te fizik hocamız vardı sürekli zıtlaşırdık. Bir gün beni sınıfta küçük düşürmek için aguero sen ne olcaksın büyüyünce dedi alay ederek, ve beklenen cevap gecikmedi; hiç bir şey olamazsam fizik öğretmeni olurum sonra sözlü notu 0.1 vermişti o ayrı konu
yazarların lise yıllarında öğretmenleri ile yaşadığı tartışmalar sonucu öğretmenleri rezil etmeye yönelik yaptıkları eylemlerdir.
almanca dersinde lukasz adında bir arkadaşımızı öğretmen baya bir tiye almıştı. Sınıfta birden fazla leh (polon) olmasına rağmen lehlerle ilgili ırkçı bir şaka yapmıştı.
(lukasz polonya vatandaşı biriydi öğretmen ise safkan alman)
Ve öküz gibi gülmüştü sınıftan gülenlerde vardı. Lukasz baya bozulmuştu çocuk utanmasa ağlayacaktı.
Aylar geçti yılbaşı zamanı geldi ve hediye çekilişi olacaktı. Almanca öğretmeni de bize katıldı ve ilahi adalet bu olsa gerek lukasz'a almanca öğretmeni geldi.
Hediye verme günü geldiğinde herkes birbirine hediye vermiş ve öğretmenin hediyesi masaya bırakılmıştı. Tabi kimin verdiği bilinmiyordu.
Adam sınıfa girdi ve kutuyu gördü. Hediye gerçekten çok güzeldi sanki özenerek bir hediye alınmış gibi. Bunu gören öğretmen kim aldıysa teşekkür etti ve hevesle açmaya başladı. Kutunun içinden dantelli kırmızı bir tanga çıktı ve bütün sınıf gülmekten yerlere yattı. Durumu farkedince hemen kutuya koydu tangayı ama ne çare herkes görmüştü hediyeyi. Lukasz hiç birimizin unutamayacağı sekilde bir intikam almıştı.
ben verememistim de arkadasla hoca arasinda.
+hoca -arkadas
+getir o telefonu bana.
-ne telefonu hocam valla yok
+getir dedim mesajlasiyosun orda ne diye dizine bakip guluceksin
-belki baska bi seye bakip guluyorum.
bu olay dersin basinda olmustu ve ders bitene kadar tum sinif araliksiz gulmustu.. arkadas atilip yok yazilmisti ama cani sagolsun.
tarih dersiydi
vatan bilgisayardan yeni bir yazıcı almıştım. haftalık harçlığım 20 tl idi. 15 i çarşamba gününe kadar bitmişti. kalan 5 tl yi yazıcıdan taratarak (önünü arkasını tam tutturmak için yaklaşık 7-8 sayfa kağıt harcandıktan sonra) a4 çıkarttım güzelce kestim. Hocamız gıcık biriydi attık parayı yere. Hoca geldi parayı gördü eğildi aldı.
- Kimin bu?
- Benim hocam.
- Nerden bilicem seri numarasını söyle o zaman.
- (Cepten paranın orjinali çıkartılarak seri numara okunur.)
akabinde hoca söyleyecek söz bulamaz ve başlar nasihata.