bizim felsefe dersimize din hocası girdiği için sürekli komünizm kötülemeleri ve genel olarak filozoflara sövme olarak kaldı aklımda.
tabi sonra kendim de felsefe öğretmeni olunca, işler değişti...
aynı nehirde iki kere yıkanılmaz. zaten nehirde yıkanmıyor ki kimse evde şohben kombi felan yani. sanırım bunu anlatmak istiyordu. olmayabilir de neydi ya. hede.
Hocanın masanın üstüne oturup gençken kız arkadaşına okuduğu şiirleri, kıza çorbacıya gitme teklifinde bulunduğunu anlatması gelir aklıma. Bi de yemekhaneden gelirdi üstüne çorba dökmüş olurdu kendine kızardı yarım saat. *
bizim hoca pek anlamıyordu felsefe işlerinden her hafta bana kısa film getirtiyordu sınıfa izletmek için gerçi sınıfın yarından çoğu o kısa filmlerden de anlamıyordu.
türkiyedeki her eğitim dalı gibi felsefe alanında da kaliteli eğitimcilerin olmaması dolayısıyla felsefeye dair yüzeysel şeyler aklımızda kalmıştır. hatta herkesin zihninde felsefe "hakikati bulmak değil, yolda olmaktır" saçmalığı kalmış olabilir. felsefe tarihinde bu düşünceyi savunanlar olmuştur ama genel anlamda felsefenin amacının bu olduğunu söylemek hata olacaktır.
edit: lisedeki felsefe hocam o kadar da kötü değildi. sorgulatıcı bir yapısı vardı.