lisede felsefe dersimiz cuma günü son 2 saat olduğu için o saatte yapılan iddaa kuponları ve yatan maçlar var aklımda galiba felsefecinin ahı tutuyodu .
(bkz: tabula rasa) o dönemler bir de lost'a sarmıştım. dizide kilit oyunculardan olan locke ayrı bir ilgimi çekmişti belki o yüzden aklımda kalmıştır.
(bkz: sofi'nin dünyası) dersten almadığım zevki bu kitaptan almıştım.
valla ben o dersle ilgili sadece felsefe hocasını hatırlıyorum.kadının gözlükleri ışıkta öyle bir parlardı ki nereye baktığını anlayamazdık,gözlerini seçemezdik o parıltıdan.haliyle kopya da çekemiyorduk,"ya bana bakıyorsa?" korkusuyla.aah aah tam kopya çekme ihtiyacımız olan derslerin sınavında hep o kadın bizim sınıfa denk gelirdi.kader utansın.
hiçbir şey yoktur, olsa da bilemezdik, bilsek de aktaramazdık.*
he bir de; insan aklı doğarken boş levha gibidir. yaşantılarla bu boş levhayı doldurur insan.
bu ikisini ruhuma işlemiş felsefe hocamız. he bir de kızların bacaklarına bakıp tombala çekişi falan vardı da neyse. *
hayatımda en sevdiğim hocayı kazandırmıştır. o sadece bir hoca değildir, bir abi, bir dost, bir idoldür. yıllar sonra lise okuduğum şehre memur olarak geri döndüm ve kendisiyle arkadaş olarak takılıyoruz artık. her hafta halı saha maçındayız. gerçekten felsefe denilince aklıma gelen tek şeysin altan hocam.
yılların ömer hocası aklımda kalan.
yıllar önce aynı okulda okuyan teyzemin hocasıdır aynı zamanda yaşını siz düşünün.
ömer hoca uyur, biz uyur.
yeni çıkan kameralı telefonla ömer hocanın uyurken fotografı çekilir.
tenefüs zili çalar*