yolu market kitaplarını ezberlemekten geçer. türkiye'nin doğu gerçeği, musa'nın çocukları, katil israil, kahrol amerika türünde kitapları herhangi bir düşünce biçimiyle bağlantı kurmadan -zaten kurmak da pek mümkün değildir ya- boşu boşuna okurlar. che guevara resimleri, çıkartmaları falan bulup muhtelif yerlere yapıştırırlar, sprey boyayla duvarlara saçma sapan şeyler yazarlar, 10 yıl sonra görürsünüz modifiyeli pejoyla dolaşırken merak etmeyin...
lisede cıkan bütün devrimci arkadaslar aile baskısı gören asosyal manitası olmayan tiplerdi.
Fakat her lise böyle değildir umarım. Çünku gomünüstlere saygım vardır azcok (coşkunöz lisesinden cıkan özentiler hariç ).
dar ağacında 3 fidan'ın okunup arkadaşlarla yüksek dozaj karl marx'ın alındığı günlerden bir gün taze fasulye kokulu eve girilir.çanta bir kenara fırlatılır,sofraya oturulur ve:
-anne ben komünist olucam.
-tamam ama önce şu kıçındaki levis'ı çıkar.
-peki.
ülkücüler tarafından her tenefüs çay almaya yollananmış! bak sen!
bir aralar grup yorum, mhp'ye bir şarkıyla cevap vermişti.
şimdi aynı şarkıyı ben o çay almaya yollayan beyaz berelilere yolluyorum. **
tanım: müdür ve öğretmenlerin takması demektir, ne kadar iyi bir öğrenci olsan da. okulda bulunması gereken dosyanın emniyete verilmesi demektir. okul çıkışında emniyete gezmeye gitmek demektir.
umutludur. * sevimli ve coşkuludur çoğunlukla.
çoğu insan - şimdi veya gelecekte- anlamayacak olsa da bu ülkenin de umududur.
şöyle birşeyler hatırlatıyor bana:
" bir kere prometheus olan başka birşey olma hakkını yada şansını kaybetmiştir."
aslında tam olarak devrimci sıfatıyla adlandırılmaması gerekendir. lisede devrimci olmaya çalışan genç bireylere ise "ergene bak ya devrimciymiş hah" şeklinde yaklaşılmamalıdır. kişilerin kimlik arayışı içinde bulunduğu bu dönemde bu gençlere yardımcı olmak daha doğru olacaktır bence. zira hepsi bir devrimci adayıdır.
(bkz: ağaç yaşken eğilir)