Her çekilişte tek sayıyız olmaz ki saçmalığını açıklamak zorunda bırakan ve özellikle gizli olması istendiği halde anında yumurtlayanlarla ugraşılan eğlence için yapıldığı sanılan gereksiz olay karmaşasıdır.
beni seven çocuğun deli gibi adımın yazıldığı kağıdı araması ve almak için yırtınmasını hatırladım.hüzünlendim laaan.ama yine de hiç mi işimiz yoktu acabaa? dedirten seramonidir.
o zamanlar sınıfımızda %3 bir oranla sevgilimi çektiğim ve başka bir kız çıkmıdığına bir kıskançlığa daha katlanmak istemediğimden dolayı halime şükredip 2 rekat şükür namazı kılmıştım ne günlerdi be hey gidi hey.
iş hayatında karşılaşılanları daha rezalettir bu çekilişlerin. "önemli olan maddi değil manevi değeri" geyikleri bolca dönse de herryden aldığım kazağa karşılık bir adet mutfak bezi hediye edilmesi, çekiliş kariyerimin başlamadan bitmesine sebep olmuştur. mallık bende. altı üstü bi yeniyıl hediyesi. noelbabalı mum alıver gitsin işte.
asıl rezillik, çekiliş kağıdı dağıtıldığında, kağıttan kendi adının çıkması. kendine hediye almak nedir lan. tabi bu şekilde birisi de kendine çıkar. bu nedenle o kişiye de siz hediye alırsınız olur biter. ama siz erkek, hediye alacağınız işi kız ise tam bir muammadır hediye. ruj mu alsam ped mii, oje mi alsam parfüm mü yoksa toka mı ?
biz de çekiliş yaptık. bana da sınıfın en muhafazakar kızı çıktı. imam hatibe gitmekten son dakika golü ile dönmüştü o derece yani. neyse gittim kıza bir tane kalp li acayip abajur gibi ama çok hoş görünümlü bir şey. onu alim dedim. aldım da. amma ve lakin altında ki küçük düğmeden haberim yoktu. kız eline aldı hediyeyi aaa meterhan bu düğme ne diye basmaz mı. anında aletin içinden mini kırmızı don çıkması bir oldu. ortamda bir kaç saniyelik sessizlikle, bunu bozan kahkahalar, ben üzerime toprak atın naraları ile kızın sapık olduğumu düşünmesi hep bir oldu. neyse sonra anlattım böyle böyle de affetti. aslında hoşuna gitti bence.
sınıfta kızın teki gelmişti bana da çekilişte, kız bana izlediği arkası çizik dolu bir film hediye etti. orospu bir de hediye paketi yapmış izlediği filmi.
sikeceksin böylelerini,
açmayın böyle başlıklar bak gene tansiyonum 200 oldu.
isimler Bir kağıda yazılıp katlanır, katlanan Kağıtlar karıştırıldıktan sonra herkes birer kağıt seçerdi.
Ben arkadaşın birini çekmiştim, beni de kızlardan biri çekmiş.
Ballıydım kıza hediye almıyor, kızdan hediye alıyordum.
Kız Suç ve Cezayı hediye etmişti bana. Aldım hiç açıp okumadım valla. Duruyor öylece.
dahil olmadığım rezilliktir beni yazmayın lan dedin mi iş biter sıkıntı yoktur. Ilk okulda zorla yılbaşı çekilişine adımı yazdırmıştı hocam ve şansa kendisine ben çıktım bana noel baba figürlü bir mumluk almış bende ona hiç bir şey almadım bana verdiği hediyeyide hemen yan sırada oturan arkadaşıma hediye ettim sasırmıştı.
"kurayı ben düzenliyordum, delicesine aşık olduğum kızın ismini yazdığım kağıdı direk cebe attım. çekiliş sonunda içime bir kurt düştü. hasssiktir, ne alacam lan bu kıza ben dedim. kızın beğenmesi önemli değil, ben asla hediye beğenmeyecektim, sonuç olarak bir bahane uydurup kurayı tekrarlamak zorunda kaldım. bu seferde sınıfta "at" diye tabir edilen bir kız çıktı. plastikten bir at alıyordum az daha.bir düğmesine basınca kişniyordu bile. mizah anlayışımın kabul görmeyeceğini tahmin edip 2 adet tahta küpten zekice yapılmış bir takvim aldım. hediyeler verildiğinde benimkinin basitliğiyle afedersiniz herkes taşak geçti."
buda böyle bir anımdır,çekilişle hediye rezilliği demişken..
önem verip, kafa patlatarak gidip hediye aldıktan sonra, sana gelen hediye ile yıkıldığın andır. o zamanlar bu tip şeylere önem verilirdi. yıllar sonra hatırlayıp gülüyorsun.
insanın sosyalleşmesinin yanında yaratıcı zekasını geliştiren bir etkinliktir. Acaba ne hediye alsam , ne beğenir ki ? soruları döner kafada. Gerçekten karşıdaki kişinin beğeneceği inceden sınıftakilerin güleceği eğleneceği vaayy be diyeceği bir hediye alınırsa turna iki gözünün ortasından vurulmuş olur.
lise zamanlarındaki her gencin başına gelme olasılığı yüksek olaydır. ilk hayal kırıklıları bu zamanlarda yaşanır.
lise 1 e başlamıştım. büyüdüğümüzü sandığım yıllardı. bi havalardayız görmen lazım. bildiğin ergendik. değişik saçmalıklar yapalım derken aramızdaki en ergen olanın lamba yandı kafada. olm yılbaşı çekilişi yapalım kaynaşırız kızlarla. herkes atladı tabi. madem ortada kız var niye kaynaşmıyalım diye düşündük. isimleri yazdık torbaya koyduk. tombala usülü çektik. tombala çekmenin ne anlama geldiğini o zaman öğrenmiştim. planlandığı gibi herkese bir kız çıktı kura sonuçunda.
bana sınıfın en zengin kızı çıktı.bütün ilgi benim üstüme yoğunlaştı haliyle. "lan ne ballı adamsın" gibilerinden yüklendi millet bana.
bende de beklenti yükseldi haliyle. kızın gelip yanıma googhann kaç numara ayakkabı giyiyorsun demesi gözlerimden dolar işareti çıkmasına sebep olmuştu. lan dedim geliyo ayakkabı uyuyamadım gece. ertesi gün yine geldi yanıma googhann kaç beden tşört giyiyosun ve hangi takımı tutuyosun? amk nevrim döndü cevap veremedim sevinçten forma alıcak heralde diye düşündüm. ayakkabı forma amk oldu olucak kaptanlık bandıda istesemiydim acaba.
neyse büyük gün geldi. herkes birbirine hediyeleri verdi sıra bana geldi. millet işini gücünü bıraktı benim tepemde bana gelicek olan hediyeyi bekliyo.
kız geldiii. baktım elinde torba falan yok dedim hayırlara vesile olsun. yanıma geldi yeni yılın kutlu olsun deyip cebinden ufacık bi poşet içinde hediyesini verdi gitti. yanımdakiler kuduruyo açayım diye. lan dedim altın kolye falan mı aldı acaba heyacandan açamadım. keşke hiç açamasaydım lan. poşeti açtım ne göreyim! ağzında welcomee yazan ufak biblo köpek. ben şok. bizim elemanlar yerlerde. 1 sene taşak geçtiler benle. hayal kırıklığı değil bu başka bir şey bu. kız verdi ayarı gitti piç gibi kaldım. hala unutamadım düşün. köpek şuanda odamda sergileniyo. tabi bunlar anı hep toruna şeye.