Bugün temizlik yaparken dolaptan çıkardım ve biraz karıştırdım. yıllar yıllar geçmiş üzerinden. Aldıktan sonra bile doğru dürüst incelememişim. Bizim sınıfın bi fotoğrafına takıldı gözüm. Herkesin kafası sırada, kim bilir hangi ders sonrası, uykulardayız. Ben üçüncü sıradayım. Sıralar tekli. Kırmızı çantam yerde.
Yurtta kaldığım için en erken gelen ben olurdum sınıfa. Yurtta kalan tek kızdım bizim sınıfta. Zaten 6 kız vardı topu topu. Erken gelmek istediğimden değil de, sekiz buçuktaki ders için yurttan sekizde çıkmak zorunda kaldığımızdan. Yavaş yavaş yürümeme rağmen, sekizi beş geçe okulda olurdum. Erkekler de gelmezdi, neden hatırlamıyorum. Bahçede falan takılırlardı herhalde. Lisedeki yıllarım boyunca en erken gelen ben oldum. Tek başıma sınıftakilerin gelmesini bekledim yıllar boyunca. Derslere hiç geç kalamadım. Belki o yüzden her yere geç kalışım şimdilerde, bilmiyorum. içimde hiç hüzün yoktu nedense o zamanlarda. Kendime acımak çok mu zormuş bilmiyorum. Şimdi o fotoğrafı görünce başkasının fotoğrafı gibi ağladım haline.
pişmanlığın adıdır.
ilerde okurum da, içimden kopanlara engel olamam diye, sevdiğinin sayfasına yazamamanın verdiği burukluğa neden olandır.
yazsam ne yazardım acaba diye düşünüp, içinden binbir türlü methiyeler düzmektir.
el titremesi, kalp çarpıntısı ile beraber okumaktır kendisine her yazılanı.
aşık olduğun, saatlerce seyrettiğin fotoğraflarını yıllar sonra yeniden görmektir.
o çok özlenen lise yıllarının iki sayfaya sığdırılmasıdır. her okunduğunda insan bir hüzünlenir buruk bir tebessümle okunur. hele de arada kaybedilenler varsa...
bazı arkadaşların sırf kendilerine güzel şeyler yazılsın diye arkalarından atıp tuttuğu insanları iltifata boğduğu ergence ve aptalca bulduğum araçtır.
hiç samimi olmayan yıllık. zira bir kaç yakın arkadaşınız dışında sabah günaydın bile demedikleriniz sırf laf olsun diye lastikli lastikli konuşurlar ya tamamen yapmacıktır ve boşa masraftır.
biride kötü birşey yazsaymış keşke dediğim o kalın kapaklı, bol sayfalı, afilli kitabımsı nesne. bunun bir de kelime sayısı vardı, toplam kelime sınırını aşmamak için kırpılan yazılar olurdu. *
güzel düşünülmüş bir iş olsada, arada bir bakıp nostalji yapmakta fevkalade olsada genelde havada kalan sözlerin varolduğu yazılar vardır içinde.
birde fotoshoplanmış fotoğraflarıyla meşhurdur tabii.
"falanca çok afet çıkmış, okulda farketmezdik hiç. filanca ne çirkin çıkmış. x'i gördüm bir kez daha aşık oldum." ve saire yorumlara sebebiyet veren fotoğraflardır.
hatırlıyorum da sınıfımızda kavgalar çıkarmış ciltli , güzel kapaklı , pahalı kitaptır. kim kime ne yazdı , kim kimi ilk sıraya , ortaya , sona koydu ; neden bana böyle yazdın vs. gibi durumlarla sıkça karşılaşır. hele bir de sınıftakilerin lakapları , hocalarla girilen diyaloglar kısmı vardır sonunda işte o kısım insanı bitirir.
öss'ye çalışılan günlerde 2 ay kala yapmaya çalışılan hadiselerdi bizim için ayrıca. onun için sınıf erkekleri olarak biraz gıcıklık , biraz da umursamazlık yüzünden çok sallama sayfalar olmuştu. yıllık yüzünden ağlayan , tartışan insanlar vardı ya bizim zamanımızda.**
bu yıllıkta ki yazıları genelde sınıfın inek ve asosyal kişilerine yazdırdıkları için (sınıf öğretmeni, rehberlik vb gibi kişiler bu inekleri seçer) samimi olmayan lakaplar, uydurma hikayelerle doludur. sonuç olarak ona yıllık değil de bir ineğin gözünden lise hatıraları adını vermek daha iyi ve yerinde olacaktır.
iman şartıymış gibi herkesin "malum" fotoğrafçıda çekildiği fotoğrafları koyduğu zamazingo. artistlik olsun diye "benim sözlü defterindeki fotoyu koy hocam" dedim, sonra pişman oldum tabii.
lisenin son sınıfında olmamız dolayısıyla bize 70 lira verip çıkartırmamız için dayatılan yıllıktır.
lise sonların %97'sinin bu işe gönüllü olmasına karşın ben ve 2 arkadaş bu işi istemiyoruz, onların özgürce istediklerini yıllığa yazmasını ve bizede karışmamalarını istiyoruz. fakat idare tutturmuş parayı verip mecburen yıllık yapımına giricekmişiz, girmezsekte disiplin kuruluna gidecekmişiz... bu nasıl özgürlük yahu diye bazen serkeşlik yapasım gelmiyor değil.
ayrıca:
bu yıllıklarda sürekli birbirini taklidi şeklindedir, orjinallikten bir hayli uzak olması nedeniyle genellikle ortaya adam akıllı bir şey çıkması çok zordur.
arkadaşların birbiri hakkındaki yorumlar yıllar sonra okunduğunda utandıran, genellikle çok sığ olan ve "ben unutmam sende beni unutma" tandanslı entry lerle dolu anı bültenidir. amatörcede olsa candır can.
kızların kuaföre gidip saçlarını yaptırdığı erkeklerin tuvalet lavabosunda saçlarını yaptığı ve sonradan resimleri çekilip ajanda şekline getirilen içinde anıların, yazıların bulunduğu lise hatırası.
sınıfın enleri , ilkleri , şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş anıları , delisiyle akıllısıyla öğrencileri , öğretmenleri ... Liseye dair bir şeyler hatırlamak istenilirse bakılacak en güzel anı demetidir. Eski fotoğraflarda eski umutlar , keşkeler vardır. Gözler dolar .. Bir daha yaşanamayacak olmasının verdiği o garip duygu sol yanımızı acıtır..
lise yıllığı resmidir, klişe kalıplar vardır..
"sana hayatın boyunca mutluluk, sağlık, huzur dilerim.." gibi.. bunları görmekten sıkıldık.
onun için, lise gömleğini tercih ediyoruz, orası rahattır, güzeldir..
küfürler havada uçuşur, imza yerine sigara basılır gömleğe, bütün piçlikleriniz yazılır oraya, bakınca hatırlar üzülürsünüz.. (bkz: mezuniyet gömleği)