okulun ilk günleri. yeni keşfediyoruz etrafı falan. tam okulun karşısında güzel bir park var, yeşillik falan. öğle araları millet yemek yemeye falan giderdi, biz 6 sap çimenlere uzanır finntroll dinlerdik, en çok da trollhammaren severdik. hoş ben tek yapardım bu işi, diğerleri rap dinlerlerdi. ama "sus sikerim" derdim, yüksek sesle müzik dinlememe ses etmezlerdi.
çantalarla gider, bildiğin, ele güne karşı parkın çimenlerinde uzanırdık lan. bütün okul yanımızdan geçiyor, benim cep telefonundan "trolhemeren!" diye ses yükseliyor. imajım o günlerde çok zedelenmiş, sonradan fark ettim. ama sonra toparladık, süper olduk, kuul olduk falan. güzel şeyler bunlar hep.
o değil de fizikçi geçerken yattığım yerden till'e eşlik ediyordum. "sex ist eine schlacht!" diye bağırıyorduk. "sex mi? canın sağolsun" demiştir içinden, dokuzuncu sınıftaydık sonuçta. gerçi geçirmişti sağolsun. sınıfı yani. ne bileyim.
liseye eğitim almak için değil de 3 sene boyunca platonik bir aşk beslediğim kızla çıkışta cafede oturmak için gittiğim nasıl da belli oluyordur şarkılardan ama.
özellikle lisede dinlenen ya da yazar takımının lise yıllarında içine dert etmiş ya da onu neşelendirmiş yani içine yer etmiş şarkılardır. keşke bu tanım ilk entry de olsaydı lise yıllarında...
sözlükteki yazarların bir kısmının tabiatta serbest halde bulunduğu yıllarda lise öğrenciliği yaptığımdan mütevellit, hatırlamakta zorluk çektiğim şarkılardır.