Voleybol maçlarında ki kalabalık en az 300 kişi olan maçlarda heyecan dorukta smaç vurmak, blok yapmak coğrafya hocamız Hüseyin akıneri asla unutmam şampiyon yap bizi cehennemde yak bizi anadolu diye 3 lü çektirdiğini bile oluyordu bütün tribüne ne günlerdi güzel günlerdi il birincisi olduk sonra en güzel kısım 3-0 alınanlar değil irfanlıyla olan ve her zaman 5 set oynanan ezeli rakibimiz ile olan derbilerdi sesten kulaklarımızı kapatasımız gelirdi artık, heyecandan bayılacak gibiydim ama yine olsa yine yaşamak isterim...
2 farklı şehir ve 4 farklı okul. Hiç bir yerde kalıcı olmamak, lise buluşmalarına çağırılmamak. Kısacası yalnızlıkla ve hep 'yeni gelen'likle geçen saçma sapan ergenlik dönemi.
Arkadaslarimdan 25- 50 kurus toplayip kontor parasini cikarirdim. Genelde kontorlerimi bu sekilde temin ettim. O kuruslari helal etmis olmalari dilegiyle.
Okuldan kaçmak için tellere çıkıp, o üstteki jilet gibi olan her teli tutup elini delik deşik etmek. Ancak telleri geçince benim yükseklik korkum var amk nasıl atlayacağım diyip orada 15 dakika itfaiye bekleyen kedi gibi masum masum ama suçunu bilen ifadelerle beklemek.
10. Sınıfta coğrafya hocam Ahmet gülüm adlı şahıs başka okula gidecekti. Okulun son haftasıydı. Adam derse geldi. Çocuklar dedi, bugün son günüm. Ben gidince gelen yeni coğrafya hocası size soracak: Eski hocanız size ne öğretti diye? Siz de içinizden bir bok öğretmedi diyeceksiniz. Şimdi dedi, size bok'u anlatacağım. Açtı akıllı tahtayı bize bok slaytı açtı iyi mi? Adam resmen 15/20 dk bize bok'u anlattı. Bok şöyledir böyledir, doğada şu sürede çözünür, metan gazı yayar. Şu kadar sürede oluşur falan. Sonra çekti gitti anasını satayım. Sonraları beyaz show'a çıktı. Kitap yazmış bir tane. Hâlâ unutmam.