ilkokul 5.sınıftayız. mavi önlük, beyaz yakalarımızla şirinler gibi geziyoruz ortalıkta. öğle arasında arkadaşla tavanda ayakkabı izi çıkarma yarışı yapıyorduk. bunun için de arkadaşın kundurasını kullanıyoruz. bir ara nasıl olduysa oldu arkadaş ayakkabıyı fırlatırken elinden kaydı koca kundura gitti cama saplanıverdi! evet evet ok gibi saplandı. ne cam kırıldı, ne ayakkabı yere düştü öylece camda kaldı. boy da kısa ayakkabıyı da yerinden alamadık. çok değil beş dakika sonra gargamel ay pardon öğretmen geldi. o ayakkabıyı öyle görünce çıldırdı resmen. kim bunu yapan kim diye yırtınıyor, korkudan kimse çıkıp da "ben yaptım" diyemiyor. en sonunda herkesi tahtaya kaldırdı ve gözleriyle ayaklarımızı taramaya başladı. ve evet tek ayakkabısı olmayan arkadışımın yırtık çorabından çıkan başparmağı adeta dayağa davetiye çıkarıyordu.
velhasıl kelam bazen çok da iyi sonuçlar doğurmaz bu eylem.
hiç unutmam üç sene önce lise son sınıfta karşılaştığımız durumdur.
nasıl yapıldığı : müdür tarafından okul çıkışı malum şahsın tespit edildiği arkadaşının sırtına çıkarak ayakkabıları eliyle tavana bastırmak suretiyle kişinin eylemi gerçekleştirildiğini ve cezasız kalmayacağını açıklaması yapılmıştı.
insanın hormonlarının tavan yaptığı dönemde, görülebilmesi olası izdir.
sonuçta bu çocukların düzenli bir seks hayatları yok. üniversiteye hazırlandıkları için, bir sosyal hayatları yok. koşup oynayacakları bir tarla bir şey yok. okul, kurs, dershane, hormonlar, aşık oldukları kız, 30 yaşındaki bir insana göre 5 kat daha fazla çalışan hormonlar, uyuz oldukları öğretmen, üniversite sınavı, gelecek kaygısı, en iyi okulu kazansın diye düşünen aile fertleri, yüzlerindeki sivilce vb.. nin dışa vurumudur o ayakkabı izi. çok görmeyin. okul yönetimi 1 kutu boya alıp boyatabilecek güçtedir.
aynısı bizim sınıfta da vardı. en zayıf arkadaşı bir gün havaya atarken fazla atmışız arkadaşın ayak izi tavanda kaldı. 2 sene orda kaldı en son mezun olurkende duruyordu. sonra bir daha görmedim.
bir çiğköfte izi değildir. yeminle bizim her hafta gelenekselleşmiş bir çiğköfte yoğurma olayı oluyordu bir gün attık tavana, atış o atış duruyordu öyle en son. sonra mezun olduk işte.
ayakkabı izi de vardı tavanda ayrıca çiğköftenin hemen yanındaydı onun nasıl yapıldığını merak edenler de olursa açıklarım artık sonra bir zamanda.
lisede yapılırken bizzat şahit olduğum durum. benim okuduğum sınıfta manyak çoktu sınıfımızda zayıf bir arkadaş vardı çocuk en fazla 45 kilo falandı kurban olarak idealdi yani. şimdi tenefüste 7-8 kişi karşılıklı geçilir herkes el ele tutuşur zayıf çocuk kenetlenmiş ellerin üzerine atlayarak yatar ve 1....2....3 havaya fırlatılır. bu çocuğu bu şekilde sanırım 5-6 kere fırlattılar ve ayağı en sonunda tavana değdi yani bildiğiniz tavana bastı, çocuk kafa üstü yere çakılacakken son andan tuttular hatta annemler falan veli toplantısına gittiklerin bana sormuşlardı o tavandaki ayak izi ne diye işte bu da böyle bir anımdır..
zamanında yaptığım olay. oncelikle bi masa ustune ogretmen sandalyesi koyduk onun ustune sira koyduk. sira tekli siraydi tabiki. sonra ustunr cikip basmıştım. * birgun okulumu ziyarete gidersem bakacağım. duruyodur muhtemelen hâlâ.*
Ulan bunu yapmak için bu kadar uğraşmaya gerek yoktu. Biz sıranın üstüne çıkıp ayaklarımızı elimize almak ve tavana bastırmak sureti ile o izi verirdik. Nesil ilerledikçe beyinler küçülmüş demek ki.