liseye ilk başladığımız dönemlerde; son sınıflara özenirdik hep, eline 1 tane kitap alıp gelen koridorda havalı havalı dolaşan tipler. bize öyle gelirdi belki de.
gömleğin içerisine siyah tişört giyen metalci profillerinin misyonunu devam ettirmek görevimizdi. kravat takma zorunluluğundan bile muaf tutulmuşlar gibi gelirdi.
üniversite sınavına hazırlanma bahanesiyle istedikleri zaman okulu kırıp gidebiliyorlardı.
bir de hep en üst katta en güzel manzaralı sınıflar onların olurdu.
sonra son sınıfa geçtik, okulun en havalı dönemindesin ama sadece dışarıdan alt sınıfların öyle gördüğünü anlıyorsun. çabucak geçiyor ve bitiyor zaten.
o güzel arkadaşlıklar geride kalıyor.
kişinin olgunlaşması sonucu ilerideki karakterinden ipuçları vereceği dönem. aynı zamanda hayatın ruhsal açıdan en inişli çıkışlı zıplayışlı zamanlarıdır.
Korkunçtur. Dersler zorlaşır. Üniversite kaygısı başlar. Gruplaşmalar artar. Herkes birbirini dışlar, birbirinin ayağını kaydırır. istenildiğinde mobbingin alası uygulanır. Savaş meydanıdır liseler; Ama nedense çoğu kişi geçmişe her baktığında, "ne günlerdi be. ne samimi şeylerdik." diyip kendini kandırır.
hayatımın en güzel 4 yılıdır kendileri
en sağlam dostluklar burada edinilmiştir
okuldan kaçmanın tadına burada varılmıştır
aileden uzak olunduğu için önemi anlaşılmıştır.
Afedersiniz en boktan 4 yildir. Yoktur boyle lanet bi sey. Sacma sapan asla isine yaramayacak konular, fazla egolu hocalar, sacma sapan arkadasliklar yani hayatinizin 4 senesinin bosa gitmesidir.
arkadaş grubuyla olan küçük problemlerim haricinde pekte zorluk yaşamadığım hayattır,fazla abartılmaması ve fazla liseli triplerine girilmediği takdirde insanı çokta zorlamayan dönemdir.