o zamanlar samimi olan arkadaş gurubunun , kantindeki ahmet abinin sucuklu tost hazır dediğinde o zaman en yakın arkadaşın olan sınıf arkadaşınla sanki son yiyeceğiniz gibi o tostu paylaşmanızın, spor salonunun soyunma odasında 1 sigarayı herkesle paylaşmanın, hocalarla şakalaşıp yeri geldiğinde derleşmenin, sınıftaki en çekingen kişinin bile hayatını bilmenin, kardeş gibi olmanın, aşklar yaşandığında efsaneleştirmenin, her gün aynı formayla aynı müdürün sıkıcı konuşmasının dinlenmsinin özlenmesidir.
kankam dediğim yakışıklı sayılabilecek kişinin telefonuna mesaj geldiğinde hangi butterflybb bu dediğimde,
- sen şimdi kankamsınya kıskanmıyo kimse ondan butterflybb diye kaydettim diğerini
dediğinde ve aynı isimle kayıtlı 3 kişinin olduğunu gördüğümde
-kanka sen adam olmazsın
diyip onu kardeşim gibi sevmeyi özlemektirç
şimdinin p.ç dedikleri benim o aşka meşe dalmış çocuk arkadaşlarım mı? canımı acıtanlar onun gbi miydi diy düşünmek bile istemediğim, her şeyiyle kabul ettiğim ve edildiğim insanların yanında olmayı özlediğim andır.
ömrünün en güzel 4 senesine duyulan hasretin sonuclarıdır.
çok özlüyorum. yatılı okulda okumak bi ayrıcalıktır. allah herkese nasip etsin o gece sohbetlerini. hocalarla doyasıya dalga geçmeyi. halil hocadan menderes hocadan dayak yemeyi. müdürün cümle hatalarıni, cankarbanktan para cekmeyi. nilüfer hcoanın liseden kalma fizik defterini. çok özledim be daha yazardım ama neyse. ah ulan ahhh.
-entryniz silindi. silinme sebebi: çok fazla kişisel bilgi içeren entry.
hiçbir şekilde geri dönmek istemediğim durumdur zira lise her şeyin ortasıdır ne masumdur ne olgundur. sorarsanızki anaokuluna dönmek ister misin diye içtenlikle evet yanıtını verebilirim. en azından dert yok tasa yok. üniversite ise tamamen ayrıdır. ortamdan mı kaynaklanmaktadır bilmem ama hiç beklemediğiniz insanların bile bir anda olgunlaştığını görürsünüz. bir diğer artısı ise üniversitede insanları gerçekten tanımaya başlarsınız. farklı insanları tanırsınız. lisedeyken genelde belli bir insan profilinin arasındasınızdır, insanlar hep belli bir yerdendir. ankara'da iseniz örneğin sınıfın yüzde 90 ı ankaralıdır. ama üniversitede her yerden insanlarla tanışırsınız.
her ne kadar şimdi daşşak geçsekte liselilerle, bal gibi de gerçek olandır.
bakıyorum şimdi üniversite hayatıma. bir tane bile arkadaşım yok. sanat bölümlerinde kursları bir olan öğrenciler hep bir arada olurmuş. bizim kurstan 3 kişi kazandık, 2 si kız.. adam gibi erkek arkadaşım yok. millet akşam içmeye gider mesela, ben evde saat 6 da film lzlerim aylardır.
film kültürüm tavan yaptı, asosyalite işte!
lisede gece dışarı çıkamasakta aynı minik bahçeyi paylaşırdık, o yüzden neredeyse herkes birbirini bilir, tanırdı. sınıftakilerle ise son 2 sene inanılmaz bir bağ oluşmuştu. hep beraber hareket edilirdi resmen.
ama şimdi bakıyorum. herkes bir havalarda, kendi dünyalarında evereste çıkmanın peşinde. "gelirsen ekime gelmezen sikime" modlarında. hoş, davet edilmek mi bir yerlere, nerdee?! hepsi siyasi zırvalarla boğulmuş aptal gençlerle dolu bir yerde öğrenim görmek iğrenç.
ne oldu? hergün * geçiyorduk bütün ergenlerle. zaten adam akıllı, ''özeniyoruz lan sizlere, acaip özledik o günlerimizi, orta yaş bunalımına girdik'' demek zorumuza gidiyor. kim ne derse desin, 18 yaşın hemen öncesi çok güzeldir.
insan beyninin tipik bir hilesidir. Çünkü; beyin sağlığı için kötü ve rahatsızlık veren anıları delete eder, iyileri ise hayattan zevk almak için istifler. Aslında hayaller ve hatıralar sadece kartpostallarda güzeldir, kendileri ise elem vericidir.