bugün

Lise bir matematik dersindeyiz tahtayı defterime geçirirken bir baktım biri tahtayı siliyor, o anda tam bir hayvan gibi 'laan niiyee siliyoooon' diye bağırdım. Tahtadakini sınıftan bir arkadaş sanıyordum taki bana yüzünü dönene kadar, bi baktım hoca tabi hemen kıvırdım yanımdaki kıza: "neden siliyorsun doğruydu" deyip sıyrılmaya çalışdım ama artık çok geçti hoca yemedi tabi, yanımdaki kız belli etmeseydi belki yerdi ama olmadı. sonra dedim bari doğruyu söyleyeyim, kadın inanmadı doğal olarak özür falan diledim bi de çikolata aldımda öyle yüzene bakabildim kadıncağızın.
burdan o kıza sesleniyorum ne olurdu çaktırmasaydın he ne olurdu?
Sene 1997, 1 Nisan şakası olarak herkes birbirinin kafasında yumurta patlatıyor. Bende arkadaşın kafasına geçiricem diye yanlışlıkla biyoloji hocasının kafasına yumurtayı geçirmiştim. Adam öyle bir içerlerdi ki, her biyoloji dersinde bana bakarak yumurtanın biyolojik gelişimini anlattı okul kapanana kadar. *
Okulun yanında mezarlık vardı şehir dışındaydı lise diğer yanında da uçsuz bucaksız tarlalar ve kasaba.kaçmak istesek bile gözümüz kesmiyordu biz de kasabaya gidip kahvede takılıyorduk mezarın içinden yürüyüp kasabaya iniyorduk okula yılan giriyordu kaplumbağa kertenkele köpek sinek zaten öğrenci sayısından fazla..hindi ler merdivenleri pisletirdi filan ..bi ayı yoktu heralde hayvanat bahçesi gibi bir lise de okudum şehre inince farklı bir dünyaya geliyorduk sanki.
Bir arkadaşım Sınıfca Uyuz olduğumuz Bir kızın Su şişesinin Ağızına Penis başını Deydirmişti... Fikir Allah affetsin benimdi...
Edebiyat dersiydi. Pencere kenarında en arka sırada oturuyordum. Sınav sorularını erkenden cevaplamış ve kağıdı hocanın masasına bırakmıştım. Ne hikmetse hocamız sınavı erken bitirenleri sınıftan dışarı salmadığından, ben de oturmuş boş bir kağıt üzerine bir şeyler karalıyordum. Kağıdı gövdemle kapatıp yanımdaki arkadaşımın neler çizdiğimi görmemesini isterken, sınıfta dolanan hocamız beni fark edip şüphelenmeye başladı. ve o an olan oldu işte...

"Bana bak, sana diyorum! Gel burayaaa!!! O kağıt ne, kopya mı çekmiştin yoksa, onu mu saklamaya çalışıyorsun?"

"Hııı???"

"Getir onu buraya, çabuk! Çabuk!!!"

"hayır, kopya değil..."

"Kopya değilse ne yazıyor üzerinde? Niye saklıyorsun? Getir şunu dedim sana!"

"Hocam getirmesem?" (kağıdı buruşturup top yaparım...)

"kime diyorum çocuk, ver şunu bana!!!"

"tamam hocam..."

Ceket iliklenir, Yumruğun içerisinde buruşuk bir top olmuş kağıt, Yavaş yavaş yürüyerek tahtanın önünde öfkeyle bekleyen hocanın yanına gidilir Ve maalesef teslim edilir...

"buyurun hocam... kızmayın ama size kopya olmadığını söylemiştim..."

"sus sus, ver bakayım şu kağıdı. görelim bakalım ne varmış üzerinde!"

Kağıdı açan kadının çığlıkları sınıfta yankılanır, Öğrenciler şaşkın, olan biteni anlamaya çalışır, Hoca iki eliyle başını sıkıca kavrayıp bana saydırmaya başlar,

"terbiyesiz, ahlaksız çocuk, bu ne rezillik, bu ne kepazelik, öğretmenlik hayatım boyunca böyle bir pisliğe ilk kez şahit oluyorum, püüüü sana, yazıklar olsun, defol, defol, geç sırana, gözüm görmesin seni!!!"

Ben küçük emrah modunda, başı öne eğik, sıramın yolunu tutarken, Kağıt yerde, tüm sınıf çember olup etrafına üşüştüğünde üzerinde neler varmış, hoca neden bu denli kızmış görür; koca memeli, ince belli, geniş kalçalı ve ziyadesiyle erotik(!) pozlar veren çıplak kadın çizimleri!!! ah şu ergenlik...
müdür yardımcısının oğlunu dövdükten sonra soyup caddeye bırakmak...
Bir kaç kere iyi dayak yemiştim lan unutmuyorum ağzım yüzüm kan olmuştu. Eve gittim annem ne olduğunu bile sormamıştı buz verdiydi odama gittiydim. Ah be. Tenefüslerde kitap okuyordum herkes garip garip bakıyordu.
Duygulandıran günlerdir. Sonradan lisemi değiştirmiş ve sınıfımdan bir kıza aşık olmuştum. Öyle böyle değil, kör kütük. Bir şekilde sevdiğimi söylemiştim, reddetti tabi.

Sonra bir gün edebiyat hocamız herkese bir şiir verdi tahtaya çıkıp okuyacaksınız ve bu sizin performans ödeviniz olacak diye. Ben Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bir adın kalmalı geriye şiirini almıştım.

O gün geldi velhasıl. Ben çok çalıştım tabi, sınıfta sevdiğim kız vardı ve onun için okuyacaktım şiiri, söylemeye utandığım şeyleri bu şiirle bağırarak söyleyecektim ona.

Onun sesi güzeldi ve o günlerde okuldaki kutlamada Şiir okuyacaktı. Listede de benden epey önce, galiba 6. Sıradaydı. Şiirini okudu. Ben heyecanlıydım. Sesimi duyacaktı sonunda. Şiirini bitirdikten sonra öğretmenine döndü ve hocam kutlamalar için prova varmış, ben oraya gidebilir miyim dedi. Gitti de tabi.

O gün acayip yıkılmıştım. Ders bitince okulun karşısındaki cafeye gittim ve sadece sigara içtim o gün okul bitene kadar.

Neden anlattım, bilmiyorum. Bu da böyle bir anımdı işte.
silgiyle cam kıran arkadaşım, kolundan tutup savururken gömleğin kol kısmının tamamen elimde kalmasıyla yerlerde yuvarlanan arkadaşım, hocaya kızıp sınıftan çıkarken çarptığı kapıyı üstündeki sıvayla beraber yerinden söken canım arkadaşım.
En yakın arkadaşımla ve aynı zamanda ortaokuldan da yakın arkadaşım bir gün buralardan gideceğiz diye planlar yapıyorduk. O bir ara gitti ama geri geldi üniversite için. Ben gitmeyi hiç denemedim olduğum yerde kaldım. Şimdi aklımıza geldikçe gülüp geçiyoruz. Kendisine göre üniversite olmasa aslında oda gidemeyecekti.
lisa ann diye okudum. sanırım gözlere baktırmanın zamanı geldi.
iki-üç tane güzel anım vardır tabi ama genel olarak lise yıllarım o kadar boş ve sıkıcıydı ki "lise anıları" dendiği zaman aklıma ilk anda güzel bir şey gelmiyor.

Bi de küçükken ve lise dönemi boyunca hep lise yılları arkadaşlık, eğlence, çevre açısından en güzel yıllardır diye kandırıldık.

Kelimenin tam anlamıyla boş senelerdi. Teşekkürler.
Bahattin mutlu.

Seni unutmuyorum bahattin mutlu. Matematik öğretmenim. Kendisi street fighter'daki guille'a benzerdi.

Bahattin mutlu'yu neden unutmuyorum/unutmuyoruz? Çünkü bahattin mutlu akıllı bir adamdı. Asla öğrencisine el kaldırmaz, öğrencisine kendi kendini dövdürttürürdü. Ben de nasibimi aldım ve sınıfta kendimi dövdüm.

Bahattin mutlu... seni unutmuyorum bahattin mutlu...

Joffrey
Cercei
Illyn payne
Mountain
Bahattin mutlu
2015 te lise de okumak? Ben 2006 mezunuyum artık siz hesaplayın!
Ben liseden mezun olduğumda cumhuriyet yeni ilan edildiydi. Vay amk. Yıllar ne çabuk geçmiş.
Her sabah tören yapılan bir salonumuz vardı. Bir gün beden dersinde oraya gidip kürsüde sigara içmiştim. izmariti kürsüye basıp bırakmıştım, ertesi gün törende müdür "bunu kim yaptıysa gerçekten tebrik ediyorum yürek yemiş galiba!" demişti.
Haşin ve sert bir çocuktum. Çok faşist dövdüm hiç biri de iyi çocuklar değildi.
Bazı entry lerde okudum okumaz olsaydım. Birisi anlatmış yok kıza zorla neler yapmış iğrençsiniz. Bir de utanmadan anlatıyorlar.
Hocalarla iyi anlaşan, gözlüklü, konuşkan, şeytan tüyü olan bendim. Anım çokta çenem düşerse toplayamayız
Sürekli kavga edip kendini bişey sanan kişi bendim. Okulum mahallemde olmasaydı çoktan sakat bırakmışlardı beni ama şanslıydım. Çok insanı üzdüm, umarım hala hatırlayıp kötü anmıyorlardır beni. Görsem tek tek özür diliycem.
Genelde arka sırada sessiz, sakin takılan tiplerin olmayan anilaridir.
Genelinin özeti fakirlik olan anılardır. Para çok olunca anı az olur. Her istediğini yaparsan anlamı kalmaz.
Bir gün öğretmenler odasından beleş kuru pasta çalarken edebiyat hocamızın sınav sorularını unuttuğunu farkedip soruları çalmıştık.işte sınav günü geldiğinde okulumuzun bodrumunda yer alan 200 kişilik sınav salonunda(eski deprem sığınağı) edebiyat sınavına giriyoruz.tabi 6 kişi soruların cevaplarını biliyoruz. sınav başladı bizim değişik edebiyat hocamız kopya ve tembellikten dolayı ismi çıkan bir arkadaşımızı kopya çekiyor diye sınavdan attı ama çocuk aslında kopyada çekmemişti. cevapları biliyoruz zaten dersaneye çözdürmüşüz.işte bu arkadaşımızı atınca kalan beş kişi olarak ...... yoksa sınavda bizde yokuz diye çıktık. tabiki kağıtları doldurmuştuk ama biz bizde yokuz diyince 200 kişi alkışlayıp "helllaaalll" diye bağırmışlardı. hocada şaşkın tabi. eh işte buda böyle bir anım gerçi o sınavın notlarıda bir garip gelmişti o da başka bir konu.
7 okul okuyup 5 inden atıldım ilki sınavda hocanın arkası dönükken tokat atan çocuğa sıra fırlatmamdı ikincisi devamsızlık haklarım dolduğu için seni birakicam diyen ve bana kıl kaptığını hep dile getiren hocaya küfretmiştim üçüncüde sırf 2 3 kıza cool gözükmek için bana küfür eden çocuğu ikinci kattan aşağıya fırlatmıştım dördüncüde telefon sesini açık unutmuşum peder ariyinca hoca telefonu aldi çıkışta gayet efendice istememe rağmen telefonumu yere firlatmıştı bende öğrencilerin yanında yumruklamıştım beşincide son senemdi müdür son atildigim okuldaki olayları ögrenince hergün bana üst araması yapıyordu bir paket sigara yakalatınca epey hakaret etdi bende hakaretler yüzünden seni polise vericem diyince okuldan atmadı ama kimsenin okula gitmedigi son dönemde sadece beni hergün yok yazdirinca mecbur çıktım.
Aslında epey anım var lisede ama entry çok uzuyor.
Lise 2 edebiyat sınavındayız, dil anlatımımız iyi de edebiyat zor ya ezberleyemiyoruz bi türlü hepimiz sıra masa duvar yazının okunabileceği neresi varsa yazıyoruz kopyayı. Arkadaşın biri başına geliceklerden habersiz masanın üstüne destan gibi yazmış kopyaları istiklal marşı gibi duruyo uzaktan. Sınav başladı kağıtlar dağıtıldı hoca arkasını dönünce yumuluyoruz kopyaya kağıtlar yavaş yavaş doluyo. Sonra bi tükürme sesi püh püh diye bi kaç kere * hepimiz döndük baktık hoca arkadaşın masasına tükürüyo şaşkınlık içindeyiz çocuğun elini aldı tükürüklü masaya sürtüyo kopyaları silmek için sınavın geri kalanını gülmekten yapamadık hoş zaten bizim masamıza bakar korkusuyla herkes yazdığı kopyaları sildi. Çocugun elini yıkamasına da izin vermedi o tükürük elinde kurudu, ne zaman anlatsam gözümden yaş gelir gülmekten ne günlerdi..