Bu başlık ders uğruna harcanmış bir yılı geriye bırakmış birinin duygularıyla bezenmiştir. Sizleri bilmem ama benim için zor oldu ebeveynlerin eve her gelişimde, biraz televizyonu ya da bilgisayarı fazla kaçırınca bir ağır ceza mahkumunun hak ettiği bakışlara maruz bırakmaları. izlediğim her filmin, yediğim her yemeğin tatsız tuzsuz olması lise 4 ün hayatımın sonuna kadar aklımda kalmasını sağlayan onlarca etiketten sadece bir kaçı. (sizde kendi etiketlerinizi yazın önemseyerek okuyacağımdan emin olabilirsiniz)
test kitapları, denemeler, dersane ve okul hatıraları, unutulan arkadaşlar, stres, nefret, hüzün gibi şeylerdir. şöyle bi bakınca ne çok şey kalmış be. hayat gerçekten çok garip.
lise son sınıftır lise 4. 18 yaşında kazık kadar adamları o sıralara oturtmaya çalışmaktır. üniversite sınavının verdiği ağırlık bir yandan dershane ev okul üçgeninin yoruculuğu bir yandan insanı öldürür. zor bir yıldır. okuldaki goygoylar akılda kalır genelde. bu yıl sevgili yapılmamasını öneririm gençlere. ben ettim siz etmeyin. pişmanım.
orospu çocuğu okul müdürü ve çok yakın arkadaşlarımdır
peşin not: el an ağlamıyorum ama bu yazıyı yazarken ağlamıştım.
bu sıfatı üzülerek söylüyorum ki hak eden insanlar var. onlardan biri de benim okul müdürüm .
hiç unutmam ramazan ayıydı ve üniversite tercih dönemiydi tercihler yapılmış beklemedeyiz bu süreçte de okul diplomaları hazırlıyordu bende hem diplomamı alırım hem de hocalarımı son kez görürüm diye okula gittim .
çok yakın arkadaşım kardeşim dediğim insanla gittim aldık diplomaları dedim ki hadi müdürü de ziyaret edelim ey akıl gel biraz bana takıl demekle olmuyor işte ettim bir saflık gittik müdürün odasına arkadaşım okul birincisi ve çok olmamakla birlikte iyi de bir puanı vardı yani birincilik kontenjanından istediği yere rahatça girebilir.
gittik odasına tabii müdür hoş beş sefa ama sadece ona ( buna bozulmadım sonuçta sen onun karşısına yanında birinciyle gidiyorsun ha ben mi ben de ilklerdeyim iyi de ortalamam var ama sınav çok parlak değildi ilgi ona olabilir bu gayet doğal) ona otur kızım bana hiç bir ifade dahi yok. baktım nezaket yoksunu müdürüm beni ayakta bırakacak sanki cezalı gibi ( nasıl bir eğitim kadron vardı ona biraz baksan ya a müdür edebiyatçın bize aşklarını anlatırdı matematikçin fuzuli diyordu) neyse ben kendim oturma cesaretini göstererek oturdum arkadaşımın yanına tabii arkadaşım melek gibi bir insandı anladı soğukluğu ama çaktırmıyor güya yer miyim bir kere kırıldı gönlüm . neyse oturma faslını kapattık artık.
bu sefer okul konuşmaları başladı sorular konuşmalar hep onun üzerine ben odada istenmeyen canlı konumundayım sözlük şu an ağlayarak yazıyorum bu satırları tıpkı o gün ağladığım gibi .
çay ikramı hakeza şeker uzatma hakeza aynı takmama durumu
kalkalım mı dedim arkadaşım tamam diyor ama müdür konu açıyor sanki inadına yapıyor başlığın cuk diye oturan evladı. çok doluyum sözlük allah belasını versin.
baktı ki ben kalkalım diyorum artık benimle de ilgilenmesi gerektiğini anlamış olacak ki beyefendi kalktı benim de tercih kağıdımı istedi bende verdim ve sözelci olmamız hasebiyle yazmışız edebiyat ve tarih .
ne dese beğenirsiniz bunları evinde de okursun ( açıktan oku diyor) hem ailene masraf ettirmezsin ( sen değmezsin diyor başlık sahibi cuk diye oturan insan müsvettesi) allah belanı versin . hayatımda o kadar aşağı olduğumu hissetmedim .çok ağladım .
her okulda olduğu gibi bizim okulda da kazananların asılı olacağı bir liste hazırlanıyor asılacakmış . müdür de o isimleri not alıyor işte . ben en son ona kağıdımı vermiştim çıkarken odadan kağıdımı istedim meğerse adımı benim kağıdımın arkasına not almış( koskoca müdürün masasında kağıt yok buyrun inanın )
aradan 2 yıl geçmesine rağmen hala cevap kulaklarımda çınlar " al kağıdını çerçeve yaparsın " o an sağlam olan dizlerim şoktan titremedi ama şimdi yazarken dizlerim titriyor.
bu cevap üzerine neye uğradığımı şaşırdım beynimden vurulmuşa döndüm .
odadan çıktık ama ben nasılım çok kötü oldum arkadaşım da neye uğradığını şaşırdı.
aldım ben o hışımla kağıdı tc kısmını alarak çer çöp hale getirerek attık çöpe
o sırada da bizim odadan hışımla çıktığımızı gören ahbapları sormuş haliyle adama olaylar bundan sonra başlıyor işte.
eve giderken yolda artık nasıl ağlıyorsam millet bana bakıyor ama ben takar mıyım yanmışım kor gibi dünya yansın kimin umrunda ben orda o müdürün odasında gururumu ayaklar altında görmüşüm .
eve gelmemle telefonun çalması bir oldu müdür pezevengi sayıyor bana ben de saydım buna ama edepli şimdiki aklım olsa bas küfrü oç .evet hala ağlıyorum allahın belasının bana ettiğine.
babamın numarasını istedi ilkin şoklardayım kendi numaramı vermişim son hanelerimiz farklıdır babamınkiyle sonra aradı benim numarayı hocam o değil bu diye düzeltilmişini verdim bak hala hocam diyen aklımı susuyorum . kapattı suratıma .
neyse babam eve geldi anlattım o da biraz kızdı müdüre ama gene de bana kızdı artık ne dediyse müdür babama . özür diletti bana bir hafta sonra sebep mi?
kardeşim de aynı okula gidecek almadı şerefsiz kardeşimi okula evrak zorluğu çıkardı.
aynı gün babama evraklara sadece 150 lira masraf çıkardı işte onun bunun çocuğu olmak kolay değil ki.
sırf hatır sorma adına gittiğim kapıdan bin kalp kırıklığı ile çıktım .
şimdi hatamın bedelini kardeşim kalan 2 yılında mütemadiyen ödeyecek bense ahiretteymiş derste kardeşime öyle demiş. en acısı da kardeşime dokunması . okula 2 hafta rotarlı gitti paşa almadı okula zorluk çıkardı o ramazan günleri hep ağladım hep ah ettim tuttu da nitekim sırtı doğrulamamış o günden sonra hep şikayetler artmış.
o yıl dışardaki listeye adım yazılmadı ama bir sonraki yıl yazılmıştı ne olduysa yumuşamıştır diyenler için karadenizin bir tarafı yere yakın erkeği ne kadar yumuşar derim size? .
sonuç mu ilk defa bu salı günü okula gittim ve hocalarımı gördüm bu sefer akıllıyım artık yanından geçip selam vermedim . dinimiz tanıdığına selamı ver dese de böylesi adama değil selam günahını da vermemek icap eder.
kırılan bir kalbi okudunuz mümkün olduğunca kısa yazdım daha çok var okul müdürü olup da insan olamayan mahluk.
o kapıdan çıkarken aklımdan tek geçen şey bunun bedelini ödeyeceksin oldu.
şimdi çift alan yapıyorum.
anadolu ve düz olmak üzere tam 4 sınıf çarpı 30dan kaç kişi kazandı ona sorsanız sadece marmara ilahiyatı kazanan 5 kişi.
ahım çok mu tuttu bilmiyorum ama o gün yanına gittiğim kız arkadaşımında başına böyle bişiy gelmiş. erkek kardeşi de yazılmıştı okula gitmişler müdürün yanına
çocuğun eli cebindeymiş ne dese beğenirsiniz" tombola mı çekiyorsun" kadıncağız komşusuna rezil olmuş oğlan zaten yerin dibinde hayatını mahvetti çocuğun en azından bir lise mezunu olacakken kursta sadece yatılı kalan biri oldu.
daha neler neler o kadar doluyum ki müdür demek sorunları üreten değil çözen demektir insanlık yaparak örnek olmaktır tüm çalışanlarına karşı.
ama nerde ? buna hayat okulu diyorlar ya işte benim müdürüm da bu hayat okulunun bir adet şarlatanıydı.
Yatarak geçmişti okulda tatil edilmişti çalışmamız için kaçak rapor falan olayı, bir gün oturup ders çalıştığımı hatırlamıyorum. nasıl oldu da buralara geldim ? **