Dolores o'riordan 17 yaşında yaşadığı bir olay üzerine yazmış bu şarkıyı. Kulüpte biri ona dans teklif etmiş, tanışmış, hoşlanmış, iyiymiş derken. Aynı kişi başka bir gün arkadaşına dans teklif etmiş ve tabi haliyle bu iyi olmamış. Şarkı ünlü olduktan sonra aynı kişi dolores'e yazmış, şarkının onun hakkında olduğunu bildiğini söylemiş. o sıralar zaten evliymiş dolores, cevap vermemiş. Sonuç olarak böyle güzel bir şarkı ortaya çıkmış. Huzur içinde uyusun Dolores.
itüsözlükte; ben seni arkadaş olarak görüyorum diyenlere cevap şarkı demişler. iyi demişler. Çok puslu ama aynı zamanda büyüyen çocuk ruhlu şarkılarından grubun. Bir bu bir de dreams. The cranberries i az bilen bünye bu 2 şarkıyı dinleyip gaza gelir. Niyeyse linger çaldığında insanda acı oluşması gerekirken şarkıcının tarzıyla insanın yüzünde hafif bir gülümseme oluyor. Belki salakça hayaller de kurarsınız. insanı rahatlatan, dünyadan uzaklaştıran şarkılardan. Linger(eng):süründürmek demekmiş bir de. Yıldızlarla gökyüzünde sakince uçacağınız bir gökyüzü şarkısıdır. Gece ya da hava kararınca dinlenmelidir. *
The Cranberries'in 1993 yılında çıkan "Everybody Else Is Doing It, So Why Can't We?" albümünden muhteşem Bir şarkı.
Türkçe çevirisi de şöyledir:
Can Çekismek
Eger eger dönebileceksen
Yanmasina izin verme, solmasin sakin
Kaba olup olmadigindan degilim
Ama bu senin tavrin
Beni darmadagin ediyor
Ve yemin ediyorum, içtendim ben
Ve tatlim sende öyleydin
Öyleyse neden tutuyordun onun elllerini
Bizim yolumuz bu mu artik
Hep yalan mi söylemistin
Senin için sadece bir oyun muydu bu
Ama ben çok derindeydim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Dünyanin senden ibaret oldugunu düsünüyordum
Hiçbir sey yanlis gidemez saniyordum
Ama yanilmisim
Yanilmisim
Eger devam edebiliyorsan
Yalan söylememeye çalisarak
Bu kadar karmakarisik olmazdi
Bu kadar kullanilmis hissetmezdim
Ama hep bildin ki
Sadece seninle olmak istiyorum
Ama ben çok derindeyim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Ama ben çok derindeyim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?.
nedendir bilmiyorum ama bu şarkıyı her dinlediğimde, özellikle ilk 45 saniyesinde sanki ruhum bedenimden çıkmışcasına acı ve bir o kadar da mutluluk verir. keyifli bir acı yaşarım. acaba reerkarnasyon gerçekten var mı yoksa sorusuna yöneltir beni. bu şarkının mazisi bende o kadar da eski olmamasına reğmen beni yıllarca geriye götürür. hani derler ya bir şarkıyı nerde dinlediysen daha sonraki dinleyişlerinde o yer aklına gelir. bu şarkıyı ilk dinlediğim yer aklıma gelmiyor, daha eski, hatta çocukluğum geliyor ama ben çocukken bu şarkıyı dinlemedim ki... nasıl anlatsam bilemiyorum, öyle güçlü öyle pis ve karmaşık bir duygu ki bu, bırakın kelimeleri, beynimdeki düşüncelerle bile tercüman olamıyorum bu duygularıma. hayatımdan alakasız kesitler geliyor gözümün önüne dinledikçe. benim gibi bu duyguları çözememiş bir kaç kişi daha gördüm sanal alemde, halbuki ben tek başımayım zannederdim bu konuda.
hele de klibini izleyince beynimden vurulmuşa dödüm ve neden gerçekten bilmiyorum sanırım kafayı sıyırcam. sanki o klibin çekimlerinde ben de ordaydım, o atmosferi yaşadım. bu bir aşk şarkısı ama beynimde dönenler aşktan çok farklı. daha önce hiç bulunmadığım zaman ve mekanlara götürüyor beni. ve oralar neresi bilmiyorum ama yine de deli gibi özlüyorum hasretini çekiyorum o bilmediğim yerlerin. kim bilir belki de ilerde çözerim bu duyguları ya da biri beni hipnoz eder ve o zaman gerçeği anlarım.
babamın kasaptan et alırken bir görüntü, perdeden içeri süzülen gün ışığı, kanlı duvarlar, mavi kareli fayanslar, banyo, amerika, depremde yıkılan evimiz, max payne, en eski arkadaşımın evi, stephen king, postal 2, kendine has bir odanın kokusu, kasvet, siyah beyaz...
yap boz çok karışık. daha önce dile getirmediğim duygular...
the cranberries'in en güzel şarkılarından biridir. ayrıca the cranberries ile tanışmama sebep olmuştur.
And I'm in so deep
You know I'm such a fool for you
You got me wrapped around your finger
Do you have to let it linger
Do you have to. do you have to
do you have to let it linger.
bir rüzgârdır bu parça. önce ayaklarını keser insanın yerden. sonra zamanda yolculuk yaptırır. geçmişe gidersiniz. sizin için, unutulmaz anları özenle seçer. bir slayt gösterisi misali, gözünüzün önüne getirir. güçsüzleştiğinizi hissedersiniz. bugünlerde yaşamak istemediğinizi anlarsınız belki. aslında o size, sadece geçmişinizi ne kadar özlediğinizi hatırlatır. çocukluğunuzu, arkadaşlarınızı, eski sevgililerinizi, yakınlarda kaybettiğiniz bir yakınınızı... altı üstü bir şarkı demeyin. oluyor işte...
bıkılmayan şarkı, 3 senedir dinlemekte olduğum artık ezberlediğim ,mp3 ten gitmeyen tek şarkıdır hiç bir zaman en zayıf halka olmadığından elenmeyen bu şarkıdan bıkmamak için gerçekten dinlemeniz yeter.
4 sene önce arkadaşlarla arabayla çıkılır. herkesin moraller aşk meşk mevzuları yüzünden bok gibidir. arnavutköy tarafında boğaza karşı içilerek sabah edilir. kafalar ultra güzelleştikten sonra dönüş yolu başlar. yolda giderken joy fm açılır ve açar açmaz bu şarkı başlar radyoda. o vakte kadar durmayan muhabbete 4.5 dakikalık ara verilir. o zamanki yaşadıklarıma cuk oturan sözleriyle hiç beklemediğim bir anda hayatıma girer bu şarkı ve 4 senedir vazgeçemeyeceğim şarkılar kategorisinde 1 numarada kalır. yorum,söz,müzik gibi kriterlere girmeye gerek kalmadan 4/4 lük bir parçadır.