dogumgunu benden tam bir ay kadar önce olan yazarmış kendileri ben farkedememişim. ama kendisi son derece nazik bir insan olarak benim doğumgünümün varlığından haberdar olduğunda ilgili kutlama mesajını bana ileterek hep mahcup olmama ama öte yandan da pek bir sevinmeme sebep olmuşlardır. kendilerine tüm sözlük camiası huzurunda teşekkürlerimi sunar; daha nice doğumgünlerini buralarda beraberce geçirip bu günleri kutlanası hale getirebilmeyi temenni ederim. ne de olsa marifet günlerde değil o günlerin paylaşılıp kutlu bir gün haline dönüşmesini sağlayacak insanlarla yaşamı paylaşabilmekte, daha doğrusu bu paylaşımın yapılabileceği insanları bulup tanıyabilmekte...*
kendisine ne dersem diyeyim güler yüzünün şeklini ve optimist yaklaşımını değiştirmeyen, benim de kendi gibi mutlu olabileceğim iddiasından vazgeçmeyen yazar. eğlence iksiri gibi bir kişilik. olduğu gibi olmaktan hiç vazgeçmesin ve bu haliyle de hep buralarda kalıp yıllarca sözlüğe de ışık saçsın denesi yazar.
"senden çok var" demediğim, emsali olmayan, sevdiğim yazarlardan...* bu ara derslerden pek kafasını kaldıramasa da, sohbet edemesek de; biz onun sıcak muhabbetini severiz, konuşuruz gene.. hakikaten çok iyi birisi bu, sözlük... iyi ki burdaymış..
e hadi çok işim var..*
not : soyadını barrymore olarak değiştiriyorum.
"görme arzusunun tavan yaptığı bir gecede, yıldızların ay ışığı altında çalan şarkının melodileri eşliğinde dans edişlerini izlemek bana ne kadar acı veriyorsa, senin o taşlaşmış yüreğini birazcık yumuşatmak da en az küba'daki insanların hakkı olup, el yapımı puroların türkiye'ye pazarlamaları konusunda yaptığım müzakerelerin bir sonuç vermesini beklemekte olmamın da verdiği gerginliği, kelimelerle ifade edememenin verdiği hüzünle harmanlayıp, gözlerinin içindeki parıltıların bir daha asla sönmemesini dilemekle beraber, put your hands up for detroit eşliğinde eller havaya yapma şerefinde bulunuyorum."
yukardaki aynı dilekleri paylaştığım yazar.. "ben senin böyle uzun paragrafları yazma yeteneğini sevdim" diyorum kendisine..
istanbul'a geldigim ilk vakitte bir raki balik zirvesi patlatirsa iki elim kanda olsa gelicegim yazardir. ayrica meslekdasimda olur kendileri. san francisco civarlarina ugrarsa bir mail atmakta onun boynunun borcudur derim sadece.
my confession sarkisinin azizligine ugratmis, beni heyecanlandirip abuk sabuk isler yapmama sebep olmus ondan sonra neyse ki kimse gormedi diye dusunup kendimle dalga gecmeye basladigim sirada beni bu hayalden uyandirmis, yine de nezaketini esirgemeyip gormezden gelmis, hatta sir olarak saklamis*, muzik zevkine hayran oldugum yazar kisisi.
öylesine oturmaktayken, sözlük'e daha önce yazılmamış the beatles şarkılarını kazandırayım bari dedim. lakin neye baksam lindadayda adını gördüm. ayrıca kısa bir muhabbetimiz de oldu; pek düşünceli, pek kibar bi izlenim verdi bana.
sabahlara kadar bon jovinin real life ve temptation sarkilarini sigara dumani esliginde mum isigi altinda tekrar tekrar dinledigini düsündügüm nesildasim... :)
intihar kavramından bahsederken boş işler tabiri kullanacak kadar kendisi de hayatı da dolu olan kişi; bir başka deyişle dolu işler insanı. "intihar gibi boş işler" ifadesi ile birçok ruhsal sıkıntı içerisindeki kişiyi aşağılar bir bakış ortaya koysa da kendisi bir psikolog olmadığı için bu kişilerin halet i ruhiyesini ve böylesi bir ifadenin onları nasıl rencide edeceğini düşünmek durumunda değil elbet; ne de olsa onun düşünüp uygulayacak dolu işleri bolca mevcut...
king'in k'sinden anlamadığı gibi; hem paul mccartney, hem de müslüm baba dinleme yetenegine sahip, daha uzun yıllar öğrenci kalacak * sevimli çocuk. bu arada youtube'da dinlediğim şarkıları nereden biliyorsa o an sözlüğe giriyor. 6. his midir nedir.
