şu sözlükte en az "sevdiklerimden". sevdiklerimden dedim format gereği. gözlemlediğim kadarı ile yazdıklarını sıralayacak olursak,
1. moderasyona çemkirmek.
2. çaylak olmuş arkadaşı için moderasyona çemkirmek.
3. ayar yemiş arkadaşı için çemkirmek.
4. çemkirmek.
"hiç mi güzel bir yazısını okumadın olm bunun" derseniz. vallahi, tallahi, billahi okumadım. tabii ki herkes güzel yazacak değil ama, bir de cidden çok kötü yazıp, sanki sözlüğe çok şey katmış, çok şey vermiş gibi konuşmak, ne bileyim kendini bilmemezlikten bahsediyorum.
hal böyle iken bu sözlüğün neyinden zevk aldığını anlamak zor değil.
ben çirkin ve sosyal hayatta yeteneksiz olsam o zaman döner dururdum sevmediğim ve kovulup durduğum yere.
sahsiyatin fikriyatin önüne geçtiği son derece subjektif bir bakış acisindan eleştirilen kişidir. sözlüğe yazar olarak hizmeti bazilari tarafindan yok sayilmaktadir ve en kaba uslupla 'ne halt ettinde sözlüğü eleştiriyorsun sizlaniyorsun' denmektedir.
madem kıstas sözlüğe entry girmek ve bilgi vermekse elestirebilme hakkıni kazanabilmek için
o vakit sizde bir yazari eleştirilme edimini kazanabilmek için bilgi girin iyi yazin.
sözüm sözlük için emek verenlere değildir ha, sonra basıma ekşimeyin.
üzerine üstlük develikle asgari saygili üslup elestirilmek ne demek ola. dobralik ile küstahliği karistirildiği günümüz türkiyesinin bir yansimasimi ola bütün bunlar.
insanları boklamak kadar basit bir şey yoktur. bugun an itibariyle entry girenlere acaba bu tip bir şey yapilsa ne olur?
efendiler size şu uslubu yakıştıramiyorum. özel mesaj olarak yazacağiniz seyleri entry olarak girmeyin yahu.
posta gazetesi değil burasi bari kalitesizlikten develikten sikayet ediyorsunuz, siz de sikayet ettiğiniz seyleri yapmayin.
sözümüzün özü; el insaf.
edit: bu entry yazarken istemeden kırdıgım dostlarimdan özür dilerim. malum elimin ayari pek yoktur, seveyim derken kalp kırarim bazen.
tanim: ahmet ercan'in deprem olusum mekanizmasini anlattigi semineri hatirlayan yazar.
2001 senesinin ekim ayiydi. ahmet hoca eline bir cubuk alip yavas yavas bukmeye baslamisti. cubuk orta yerinden catirdamis bir sure, sonra da cat diye kirilmisti. ahmet hoca da bize donup depremler de boyledir. plakalarin hareketleri sonucu belli bir yerde stress birikir va artar. zamani gelince de biriken stress o nokta da depreme neden olur demisti.
simdi bu niye geldi aklima di mi? cubuk kirildi da o yuzden.
bazi anlar vardir, insanin canina tak ettirir.
sabreder.
dayanir dayanir da bazi seylere sonra bir an gelir cubuk cat diye kirilir. iste o an bu andir.
kesin bir işler karıştırmıştır yazarı. hayır dedim kaç defa "moddan dost olmaz. yüksek yerlerin yeli kaba olur" diye. yok. dinlemedi. iyi olmuş sürün! *
"susma sustukca sira sana gelecek" mottosuna gore yasayan kisi. anlayana guzel de entryleri var hani. sozlukte kolonya gorevi gorur, rahat ettirir. cicegi de vardir, dikeni de. tabi anlayana. "elestirmeyelim, bok gibi ortamda yazalim iste" diyenleri kizilcik sopasiyla kovaliyor her daim.
"evim pis, evim pis" diyen usengec ev kadini degildir. evinin pis oldugunu dusunur, temizlemek icin de yorulmayi, yipranmayi, ter dokmeyi goze alir. yoksa, o da bilir, hepimiz de.. halinin altina cop supurmeyi!
(bkz: yarası olan gocunur)
radyosundaki bir iki dallamaya ettiğim lafı üstüne alınmış yazar. Demiş ki; "ben sevmediğim insanlarla gerekmedikçe muhatap olmuyorum."
her sabah kosa kosa isine gidip, ulkesinin enerjide disa bagimliligi azalsin diye, gunde 13 saat calisan kisi.
bi de ipini koparip sozluge dalan ne idugu belirsizlerle ugrasir. ne geregi var di mi? adam burada sesini duyurabiliyor, ne tas koyuyor ki milletin onune?