5. nesil yazar. Tanım bu, başka bir şey yok. Yazar işte.
Son yazısını okumasaydım hissederek buraya bir şeyler yazacaktım ve ona yardımcı olacak bir şeyler söyleyecektim. Yeter ki ağlamasın diye. Ama artık hissetmeden yazıyorum... Sadece yardımcı olsun diye.
Eğer insan kendi ürününü kendisinin üzerine çıkarıp görünürde kendi değerini hesaba katmazsa, yine de her şeyi dengeleyen ve dengelemekten de fazlasını yapan baba sevgisini ve baba gururunun övgüsünü alır. insan ne yaparsa yapsın, sonuçta düşünceleri tek bir noktada kilitlenir kalır ve o da kendi yarattığı Tanrı' dır. Farkına varılmaz ama galip gelen bu duygu Tanrı' yı etkilemez bile. Sadece insanın düşüncelerini değiştirir. Sonunda da insan o aşağılanma duygusuna karşı üstünlük kazanır. Baba sevgisi ne vardır ne de var edilmiştir. Tek bir şey vardır gerçek olarak. O da geçmiş. Geçmişe olan saygıdır... Ama bu duygu Tanrı inancı gibi geri de kalır. insanoğlu... Sadece kendi bencilliğinden dolayı sevgiyi ister kaptan. Başka bir şey değildir bu. Hiçbir şey de üzülmeye değmez...
merhaba "tanimadigim halde nickaltina yazayim, üzüldügümü sansinlar, adam yerine konayim" yazarlari...
öncelikle sizi sahteliginizden dolayi kutluyorum.
bugün biri vefat etse en fazla 5 saniye ic gecirip akabinde bugün nereye sicsam düsüncelerine dalanlara ayri tesekkürlerimi sunuyorum. evet, cok duygusalsin, sakin ol, cok sevecekler seni simdi.
bir yazar arkadasimizin cinsel hayati ile her anisini noktasina kadar okuruz..
diger bir yazar arkadasimizin sevgilisinin yaninda osurdugunu anlatan hikayesinde güleriz..
anketlerimiz sinirlari zorlamakta..
sevgili uyurken agzina peynir aromali corap sokmuslugumuz bile vardir.
var mi daha enteresan öykü? yok mu arttiran?
bir yazar arkadasimiz da icindekileri dökmek ister, $ov yapiyor derler.
birileri de panik yapmis gibi görünür "intihar etti galiba" tarzinda.
insanin yasadigi firtinalari aktarmis olmasi suc mu?
dayanilamayacak kadar kötü bir dönem yasamak, buraya harbi bir ortam niyetiyle yaklasmak ve entry seklinde insanin kendi hikayesini aktarmasi kötü müdür?
illa sahte hikayelerimizi mi aktarmak zorundayiz?
ama suc kaptanimda. sizleri insan yerine koyup derdini paylasanda.
yaran msn iletilerini okuyun siz. gercek duygulardan ne anlarsiniz..
o intihar edecek kadar zayif bir kisilige sahip bir insan degil.
hele ki buradaki yazilanlari okuyup sizinle dalga gececek acizlikte hic degil.
hayal bile edemeyeceginiz bir güce sahip. firtinalar koparsa kopsun.. o dümeni hic birakmayacak.
lafim bu masum güzelligin gözündeki piriltiyi calanlara..
diyecek hicbir laf bulamiyorum aslinda. bu haric:
siz sahte olmayi bile basaramiyorsunuz ey sanal alemin köleleri..
Gelecekte gideceği yer Dursun Kaptan' ın yanında hamsi-palamut avından başka bir yer olmayacak olan yazar. Kaptan olacağım diyip 6 yıl okunmaz ki be abi! Hayır öncelikle kavgalı olmak olmaz, ayıp. Liman o.. Liman olmadan nereye balıkları çıkaracaksın? isyankar modlarına girip marjinal takılmak ise çok çok ayrı. Haa tamam dalgalara karşı isyankarlık varsa güzel ama insanlara ve hayata karşı varsa olmaz, yanlıştır. Ayıp bu da. Ekmek kapın sonuçta herbir birey. Balıkları kime satacaksın sonra? Daha büyüyecek o ve bir abisi olarak elinden tutacağım.
Son olarak;
Elimde sigara, ağzımda falçata ve her zamanki gibi gözümde bir epica...
Eee şey, bir terslik var ama anlayamadım şuan onu. Sigara elimde ve falçata gözümde olmalıydı galiba... Neyse o anlıyor beni. Sevdiğim kaptan o benim.
bir şiir yazmış akabinde bazı yazarlar heyecanlanmıs onu seven yazarlarda heyecanlanmış ve bazı şeyler yazmıslar. oncelikle bu bir insani olaydır. ben bir insanı savunuyorum diye yalaka olduysam eyvallah yalakayım ama ibne degilim. ''euheueu lan intihardan ben vaz gecirdim ehuehuehueh ben en iyiyim bak nasıl yazdım kendine geldi ehuehuehu'' diye düsünmem yerim seni.
bu isteyen istedigini yazmakta serbesttir ama bu yazdıklarından prim bekleyen toptur ibnedir bebiş yes mi? yirim.
baskalarını prim yapmakla suçlayan kişiler, buna ragmen nick altlarında prim yapmaya calısanlar yerim seni ohh miss.
beni yalakalıkla suclayanlar yirim seni yalarım seni ohh miss.
bir atasözü ile bitireyim; agız konusmak icin, göt oturmak icin, beyin düsünmek icin!!
agzınızla sıcmayın!! götünden anlamayın!! beyninizle oturmayın!! yirim sizi bebekler ohh miss.
ironiden anlamayan yazarları ortaya çıkaran insan. girdiği malum entry'e inanıp merak edenler olsun, inanmayıp dalga geçenler, popüler olmak istediğini söyleyenler olsun hepsi de ironinin mantığını çözememiş insanlardır. mantık çok basittir; sözlük yazarı olmak demek illa ki, gerçekleri yazmak, ciddi konular üstüne düşünmek, hayalleri bir kenara atmak demek değildir. sözlük yazarı olmak; ciddiyetin yanında ironi yapmayı, olmayacak istekleri, hayalleri yazıya dökmeyi de getirir aynı zamanda. bu sözlükteki kaç kişi; gerçekten yaşadıklarını yazıyor başlıkların altına veya kaç tanesi kendisini olduğu gibi yansıtıyor sözlüğe?
merak edip ortalığı velveleye verenler olsun, intihar etmeden önce entry giren popülarite hastası yazar eleştirisinde bulunanlar olsun her ikisi de sözlüğü fazla ciddiye alıyor olmalı. bu yazarların mantığına bakınca; sözlükte hiçbir şekilde orijinal entry girmemek gerekir. hiçbir yazar kendisi gibi olmasın, yapmacık olsun, sürekli geyik çevirsin. ***
edit: başlığına entry girdiğim bu yazarı doğru düzgün tanımamış olmama rağmen; şahsıma göt yalayıcılığı ile saldıranlar olacaktır. olsun efendim ne diyor bir maldivler atasözü: sikimden aşağı kasımpaşa kral charles ın sol taşağı.
şu zamana kadar kendimi bir şeyler yazmamak için tuttuğum, samimiyetine inandığım yazar.
hepimizin zaman zaman bunaldığı, hayattan soğuduğu anlar olur. hepimiz bir şekilde yazıyoruz ve az çok bu durumu bilen insan yazmakla bir nevi deşarj olunacağını bilir. yine az çok gerçekten intihar etmeye karar veren insanın da böyle gelip sözlüğe elveda yazmayacağını da bilir. hanginizin yok bu tarz yazıları söylesenize bana. kesin şimdi birileri "ayar vermek" adına "benim yok işte, bak lan ne kadar mutluyum" bilmem ne yazacaktır. onlara mutlu mesut hayatlarında başarılar diliyorum tabii. neyse olay bu değil. olay; birilerinin üzerinden kendi ego tatminini gerçekleştirmek, ayar vererekten(!) ne kadar zeki çevik ve ahlaklı olduğunu göstermek.
bu mudur ya? bu mudur yani? ne kadar garip bir millet olduk arkadaş biz ya! hakikaten anlayamıyorum sizi. lan tut ki bu insan gerçekten karar verdi de intihar etti, tut ki öldü ona da "gider ayak son oyununu oynadı", "gider ayak kendini efsane yaptı" mı yazacaksınız?
gayet basit bir durumu, içinden çıkılmaz bir hale getirdiniz ya! millet neler yazıyor şu sözlükte, bir insan sıkıntılı bir anında yazdığı bir şeyi paylaştı diye nedir bu durum ya? o zaman şair uuserlardan şiirler başlığını da kaldıralım, yazarların denemelerini de... yazmasın kimse bir şey. zaten okuyan da yok ki! ne diye debeleniyorsak.
bir de adamı dostoyevski ile baudelaire ile kıyaslamışsınız ya. cidden şaka gibi. vay efendim neymiş kızımız kendini dostoyevski sanmışmış... gerçekten komiksiniz. ama trajikomiksiniz.
bir yanlış anlamadan kaynaklanmış bir olayı bu kadar dallandırıp budaklandırmaya ne gerek var? tanıyan tanımayan herkes nick altı yazıyor ya. sen biliyor musun bu insanın gerçekte ne olduğunu, nasıl yaşadığını? ne kadar kolay insanları yaftalamak.
kaptan'a da son sözüm; takma kafana güzelim. bırak insanlar reklamlarını yapsınlar, vay beee ne ayar verdim a.q. diye sevinsinler. canını sıkmana değmez. bu konuyla alakalı tek bir şey daha yazma artık. zira iyi niyetli olanlar yaptığın açıklamaları okuyup, gerekli değerlendirmeyi yapmışlardır.
az sonra bilgisayarına uzun bir süre veda etmek zorunda olan zavallı.
pek kişisel, pek itirafvari bir yazı olacak bu. üzülüyorum. ama kendimle ilgili kişisel yazmayayım da ne yazayım yahu?!
içsel döngülerimle çeliştirmeyin beni. dur...!
çoğu zaman begenilmedi yazdıklarım. hep anama babama kinimi yazmışım, yalan atmışım, şov yapmışım falan... neyse lan.
şimdi o çok sevgili annem ve babam yüzünden bulundugum evi terkediyorum. terketmek zorundayım. nedenini falan pek sallayacagınızı sanmam zaten. valla siz yazsanız belki benim de umrumda olmazdı...
heh işte. gelelim yine meseleye.
evden gidiyorum lan resmen! ühühühü! bilgisayarımı da bırakıp. bunları yazmamın sebebi de sevgili bilgisayarımdan ayrılısım zaten. gerisi önemli değil.
lan lise 2 deyken tek gelirim olan bursumu yemedim aldım ben bu güzelliği! nasıl bırakırım şimdi bu gereksiz insanlara?
ben yiyemedim, alırken dötüm düştü, al sen ye! oh be!
elim ayagım titriyor sayın sözlük ahalisi. 7 sene calısıp alabildiğim tek şeyi terkediyorum ben bugun...
kocakafa, kespırım...
hadi. vakit geldi. üstünü örtelim buranın... kespırımı son kez öpüp yatıyorum... yazıyı da bitiriyorum sakin ol!
bu bitiş çok eğlenceli ama. bak aşşağı.
anlaşılan bundan sonra uludağ açıklarında pek görülemeyecek kaptain.
ne güzel arada çemkiriyorduk birbirimize.
bak yine yalan olma duygusal konuştum.
eğer yalan olur bilgisayarına dönersen bu sefer de ben takacağımm kulağına aynayı, söyliyeceğim epica'yı, alacağım elime falçatayı...
geçen gece tesadüfen mor yavuza yazdıklarını okudum, sonra bu başlığa geldim yavuzun yazdıklarını okudum.
devamında gece yarısı beni hüngür hüngür ağlatmış kaptandır bu kişi.
tanımam etmem bana noluyosa. adamakıllı seven göreli çok zaman oldu iki düzinelik ömürde, ağlatacak kadar tuhaf geliyor insana güzel satırlar. dünya küçük, dünya kısa, değmez sevgisizliğe valla. bu mor yavuz bi yamuk yaparsa ben dövebilirim onu, enderun'dan alırım adresini falan. merak etmesin kaptan.
her gittiği limanda kadınlara sarkıp kocalarından tekme tokattan fazlasını yiyerek dötü delik deşik olmuş limana çıkarsa başına gelecekleri bilen kaptancık.
Bir gece sözlükte online 20-25 kişi olduğu vakit bana bir mesaj attı bu kaptan. dedi ben bu, mailim de bu gel "konuşah!" vay anasını, allah' ın tikisi dedim, ekledim ibneyi. Sonra denizle gerçekten iç içe olduğunu öğrendim. bayağı hemde. Öyle ki dün gözlerimin önünde boklu dereye atlamaya kalktı. Dedi ben atlarım bu denize. Tabii kafa güzel, dereyi hala deniz olarak görüyor ibne.
--"Abii yhaa, ben denizi çok seviyom yhaa! böyle görünce dayanamıyom atlıyom" dedi. S.ktir lan dedim. Ne alakası var. Hemen eline epica' yı tutuşturdum sustu bir anda. Sonrada kulağına bir sigara uzattım. Hemen sakinleşti. Biz burda ne yapıyoruz ya derenin önünde dedi. Ayılmıştı. Sonrasını göremedim. Çoktan ayrılmıştım. Uğraşamazdım artık, içip içip sarhoş oluyor ya! Bu arada sözlüğe dönmüş tekrar. Zor olaylar hep uzak durur ondan inşallah. kespır' ı ile birlikte aynı yerde kalır yeni bir hayata ve düzene alışana kadar.
Şimdi gözlerimi kapatıyorum ve onu düşünüyorum. Yok lan kaptanı değil. dereye atlamaya çalışan sarhoşu.
+ Evet çocuklar, bunu çekince bu ötüyor. Geminin kornası bu. Üç kere arka arkaya kısa aralıklarla çalınca hızlı geliyorum çekilin demek oluyor.
- Aaaaa!
+ Evet bu gördüğünüz de dümen.
- Dümen ne hocam?
+ Görmüyon mu evladım. Direksiyonun saplı biçimi işte.
- Aaaaa!
+ Bu da hedelehödele...
- Aaaaa....
.
.
.
Yılar yıllar sonra;
- Oğlum sana kaç kere dedim, o ağların aralıklarını bu kadar kısa tutmayın diye. Balıklar küçük, kaçıyorlar aradan.
\ Ama kaptan biz birş...
- Kesin tamam. Bütün motorları çalıştırın, tam yol ileriii!
\ Kaptan takadayız. Bir tane motorumuz var. Sen neden bahs...
- Kes ya tamam tamam. Git 4 yıl oku erkeklerin arasında, bir kız bile yapama, sonrada gel balık avla. Ahh ulan ahhh...
\ Kaptan çabuk gel, motor alev aldı!
- Ulan getirin lan bana epica' yı, kesicem boğazınızı. Yepisyeni motoru patlattınız lan!