insanı bu denli karanlığa hapseden bir film daha olduğunu sanmıyorum. film bitti bitmesine ama boğazımda ki yumru takıldı kaldı. en kötüsü de bu hikayenin hayattan bir gerçeklik olması.
izlemeyi bitirdiğinizde -eğer nefes alan bir varlıksanız- olumsuz bir alışkanlıktan -belli bir süre için olsa bile,- alıkoymayı başaran 2002 tarihli karakter / dram filmidir. Buna benzer bir etki yaşamak için "Requiem For A Dream" filmide izlenebilir. Her iki film arasındaki temel fark "Requiem For A Dream" alışkanlıkları daha içeri çekip izleyicinin gözünün içine sokarak anlatırken, bu film özünü klasik hikayeci bir anlayışla seyircinin anlamasını sağlamaya çalışması.
Filmin her planından acı fışkırdığı için özellikle bizim insanımıza daha bir hitap ettiğini söylemek yanlış olmaz. Kimi yerlerde Türk filmlerimizi andıran aşırı dram bize tanıdık gelse de ele aldığı konuyu acımasızca eleştirmesiyle kalitesini kanıtlamış bir eser var karşımızda. Verdiği mesajın da toplumsal olması filmi daha da değerli kılıyor. Kesinlikle izlenmeli...
Kaynak: http://sinemahzen.com/lilja-4-ever/
Çok hüzünlü bir film. Sscb donemi sonrasi dönemin zorluklarının uzun dönem etkilerine de ışık tutar. Halkın çektiği sıkıntı ve zorluk tüm çıplaklığı ile anlatılır.lilja'nın yaşadıkları gerçek bir olaydan alıntıdır.
yönetmenin tecavüzü çok iyi anlattığı film. sanki adam sizi beceriyormuş gibi almış adamı kamera karşısına. bu arada rusların ne kadar haysiyetsiz olduğunu iyi anlatan filmdir.
lukas moodysson'un son derece başarılı bir filmi. yaşanılan dünyanın aslında ne halde olduğunu oldukça dramatik bir şekilde anlatır, tokat gibi iner bu gerçek yüzümüze.
mein herz brenntle başlayıp aklımı alan filmdir. izlerken hiç sıkmaz fakat canınızı acıtır. çok gerçektir ondan ki daha bir seversiniz lilja'yı. sözün özü şu ki izleyin tereddüt bile etmeden.
bu filme yorum yapmaya gerek bile duymuyorum, sadece bi erkek olarak şunu söyleyebilirim; herhangi bir erkek bu filmi izledikten sonra hala o kıza karşı bir acıma hissi duymuyorsa yaşamasın daha iyidir.
adamı kafa üstü betonun üzerine çakan filmdir. bu derece duygu ve öfke yüklendiğim çok az film olmuştu. filmi izlerken bile çok şeyi sorgularsınız. bu dünyadaki tüm lilja'lara yardım edebilmek ve onun gibileri bu hale sokanları yerin dibine gömebilmek istersiniz. sonra farkedersiniz ki, hiçbir zaman bunları gerçekleştirebilecek kadar gücünüz olmayacak. bu kahpe dünya, yine aynı seyri ile devam edecek.
bize uzak bir senaryo değildir bu filmde anlatılanlar. gerçekliğin dayanılmaz ağırlığıdır. kim bilir, günde belki kaç kez göz göze geliyoruz benzer hayatlarla...
az önce izlediğim, kaskatı kesilmekten ağlayamadığım; hayattan, sovyetler'den, bırakıp giden annelerden, topyekun erkek denen mahlukattan nefret etmemi sağlamış film. gecenin bu vaktinde yaşama arzusu, sevinç, neşe, umut hiçbir şey bırakmadı.
eski sovyet ülkelerinden birinde, yıkılmış olan sosyal huzurunun telaşesi içindeki bir kadın, 16 yaşındaki kızını kendi başının çaresine bakmak üzere terk eder.
böyle başlıyor lilja 4-ever.
hayatımda bu kadar masumiyeti ve bu kadar pisliği bir arada izlediğim bir film daha hatırlamıyorum. unutulmaz bir senaryo, harika bir yönetmen ve akıldan asla çıkmayan bir final.
afedersiniz ama durup dururken insanın ağzına sıçan filmlerdendir.bunalıma sokar.kıza acırsın,üzülürsün.başına gelen olayları anlamaya çalışırsın.aslında fazla söze de gerek yok.kesinlikle izlenilmelidir.konu olarak pek farklı değil ama başarılı.