güzel bir film. filmdi ya da. ben bu filmi izledikten sonra hiçbir şey düşünmedim. aa bitti işte, güzeldi ha falan dedim. sözlüğe bir baktım şimdi, çıkarım yapan yapana. hay ya, akşam akşam mal hissettim kendimi.
görsellikleri ve özgün konusuyla insanı kendine bağlayan ve de merak ettiren bir film. imdb'de aldığı 8.1 puanıyla merak ettiren ve merakımı giderecek kadar da güzel olduğunu düşündüğüm film. Saçma diyenlerin yılda bir kez film izleyen ve film kültürü olmayan insanlardan oluştuğunu düşünüyorum. Onlar amerikan pastası izlemeye devam etsinler. Daha fazla sinirlerim hoplamadan alt bölmeye alayım sizleri.
--spoiler-- Yann Martel in yazdığı Pi Patel in yaşamını anlatan, trajik bir o kadar da garip bir yaşam öyküsü bizleri bekliyor. Çocukluğunda hayvanat bahçesinde doğan Ve tam adı Piscine olan Pi Patel'in ailesi ile bir gemi kazasından efsanevi bir şekilde kurtuluşunu ve kimsenin dayanamayacağı uzun süren deniz serüvenininden nasıl sağ çıkabildiğini konu alıyor. Hele ki bu deniz serüveninde yanında Richard Parker adında yırtıcı ve yabani bir bengal kaplanı ile ufacık bir salda kalmak zorunda kaldıysanız hayat daha da zor. ilginç bir o kadar da merak uyandırıcı filmi eskiye dönük olarak günümüzdeki Pi'nin anlatması da işi gizemli kılıyor. Bence izlenmeye değer. Bir akşamınızı şenlendirir diye düşünüyorum.
--spoiler--
akp lilerin birşey anlamadıkları için saçma diyerek bok atmaya çalıştıkları harika film. bu filme bok atanların bulut atlası ve hayat ağacı filmine de aynı şekilde bok atmaları ortalama zekalarını açık etmesi açısından manidardır.
uludağ sözlük yazarları tarafından itin götüne sokulan, güzel film.
filmi izlerken götünü kaşıman yerine az kafa yorsan, filmdeki ufak ayrıntıları ama anlamlı ayrıntıları bulacaksın. ama yook. bizim eleman doldurmuş kolasını, çekirdeğini falan almış, filmde amcık amcık şeyleri arıyor. sözde mantık hatalarını arıyor. buraya yazıp artı oy alacak ya... nah alırsın sevgili yazar. bu filmi bir buz dağı olarak düşün. sen elinle sikini kaşırken, götünü kaşırken, bu filmin aslında birçok şeyi anlattığını kaçır. sonra gel uludağ sözlük'e , yarak kürek içeriksiz bir entry gir, çaktırmadan spoiler ver, itin götüne sok ve insanların izlememesini sağla. niye? sen beğenmedin diye. tamam kardeşim sen git ben geliyorum.
madem bir sözlükte bulunuyoruz, içeriği kaliteli olan bir entry gir. girmeyeceksen de inci sözlük gibi vakit geçirebileceğin, noktalama işaretlerine dikkat etmeyeceğin, @2'nin anasına sövebileceğin bir sözlüğe git. yook ben gitmeyeceğim diyorsan, galatasaray ve fenerbahçe içeriği bulunduran, entry girmek için beyin gerektirmeyen başlıkları kullan. buraya gelip, filmi kötüleyip spoiler verip insanların huzurunu kaçırma.
hikâyesi, görseli sağlam olsa da -kabul edelim ki- ağır ilerleyen bir filmdir.
film içindeki mesajları ve sonundaki o acabasıyla iyi film olmuştur genel anlamda.
görsellik açısından mükemmel senaryo ve sürükleyicilik açısından da mükemmele yakın bir filmdir. filmde kaplanı gerçek sanmanız muhtemeldir. bilgisayardan yaptıkları hayvana müthiş oyunculuk yaptırmışlar. open water filminin öğüt verici hali gibidir. 3 boyutlu izlemek lazımmış kaçırmışız ona yanıyorum.
1998 yılında çekilmiş sinemanın mihenk taşı olan the big lebowski için 150 entry girilmişken bir yıl bile olmadan hakkında 180 entryi görmüş overrated film.
demek ki neymiş sözlük yazarları çocukmuş. şimdi dağılabilirsiniz.
küçük çocuklara anlatılan kaplancı masalından esinlenerek çekilmiş vasatın altında olan film. o ada olayı yok mu, orada zaten hassiktir lan dedirtmiştir.
müthiş görselliği olan film.
filmin başı ve yer yer sahneleri sıkıcıydı. ama kesinlikle efektleri ve müziği harika. ailesini kaybetmiş bi çocuğa mı üzüleyim, zebranın pervasızca sırtlan tarafından linç edilmesine mi tabii orangutan var bir de onu da öldürdü piiissss! ama hepsini birden kaplan götürdü mideye..*
filmin sonunda kaplanın arkasına bile bakmadan gitmesi vefasızlıktan olmadı. kaplan, çocuğun gülen halini hatırladı arkasına dönseydi, bitkin ve kötü vaziyetini görecekti, görmek istemedi.
filmi izledikten sonra kaplanlar günde bilmem kaç kilo et yer, o çocukla sandalda bilmem kaç gün boyunca nasıl hayatta kalacaklar ya, film saçma kaplanın çocuğu yemesi lazımdı diyenlerin gidip önce iq testi yaptırması ardındanda test sonuçlarını boynuna asıp kendini köprüden atması gereken filmdir. ayrıca merak ettim de nerenizle izliyorsunuz lan siz filmleri?
Ancak bugün izlemeye vakit bulabildiğim görseli muhteşem ötesi film.
--spoiler--
Aslında okyanusta, adadaki gölde görülen ışıkların, ışıklı balıkların tanrının daima yanında olduğu gibi yorumlansaydı daha güzel olur gibi geldi ama bana mı öyle geldi bilemedim. Kaplanın başını kucağına alıp okşamışken karaya ayak bastığında arkasına bakıp gitmemesi beni hayal kırıklığına uğrattı.
--spoiler--
izlemeye değer, güzel vakit geçirten hoş film fakat babanne ile izlemeyi iki kez düşünün film boyunca çocuk açlıktan öldü vah zavallı oğlum nidaları ile karşılaşma riskiniz var.
