Yönetme vasfını içinde barındıran ama yönetici olarak adlandırılamayacak, birçok yönüyle örnek olan kişidir.
En büyük özelliği her şeyin vaktini beklemesi ve tam zamanında gerekeni layıkıyla yapmasıdır.
Mete Kağan, Kür Şad, Fatih, Mustafa Kemal Atatürk gibi kişilerin kazanmalarının en büyük sebeblerinden birisi budur. Diğeri ise vakit gelene kadar gerekli hazırlıkları tam anlamıyla yapmalarıdır.
günümüzde sınıf başkanlığı yapana kadar inmiştir. her "salatalığım var!" diyene lider demeye başlayan bir topluma sahibiz. kör ölünce lider gözlü oldu!
Ingiliz gazeteci, Sina Daği'nda karşılaştığı bir Bedevi'ye sorar:
"Sence lider kimdir?" Bedevi; "Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?" der. Gazeteci; "Elbette, anlat öykünü" diye yanıtlar. Bedevi anlatır;
"Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar,
bu kez toplu halde, karanlıın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır.
çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar. Devesini çökertir,
üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir:
"Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?" der.
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu
dileğini kabul eder ve "Peki, başını çadıra sokabilirsin" diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır. Durmak bir yana, fırtına giderek daha da şiddetlenir. Deve, sahibine
tekrar yalvarır; "Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. Izin
ver, boynumu da çadıra sokayım." Biraz tereddüt etse de bedevi, bu isteğe de "Peki" der. Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; "Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver..."
Bedevi bu son isteği de kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; "Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine caresine baksan." "Lider kimdir?" demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap
vereyim; Lider; devenin başını dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır." diye cevaplamış...
Erkek ismi olarak da kullanılırmış. ilk defa tanışırken adının başkaları tarafından Lider diye söylenmesinden dolayı çok değerli bir arkadaşımı izci başı falan sanmıştım ama o zamanlar küçükmüşüm. Güzel isimmiş.**