"fakirler ne zaman başkaldırsa ya diğer dünya ayağı ile din adı altında susturursunuz"
vallahi ben öyle bir şey yapmam. ben daha çok sekülerleşmekten yanayım :D
diğer ideolojilerle de kimseyi susturmaya kalkmam. yine temelsiz söylemler. tuhaf tuhaf ithamlar :D ben birey olarak konuşurum. başkalarının ne düşündüğü, insanları nasıl gördüğü beni ilgilendirmez. ben, özgürlüğüme engel olmaması şartıyla düşünceleri dinler, anlamaya çalışırım. hepsi bu.
susma arkadaş. sana sus diyen yok :d istediğin kadar konuş.
emperyalizmin canı cehenneme yahu. kim savunuyor onu. neyse neyse öğrenirsiniz zamanla. emperyalizmin, kapitalizmin, vahşi kapitalizmin ayrı ayrı şeyler olduğunu öğrenirsiniz. bu duygusal patlamalar falan normal. okudukça gider o.
edit: dünyada bir tane kendi kendine yeten kapitalist ülke yokmuş. aa ciddi olamazsın :D yahu elbette olmaz. kapitalizmin böyle bir iddiası yok ki zaten. kendi kendine yetmeyi reddeder kapitalizm. ithalat,ihracat bu yüzden var :D
edit 2: hala patron sistemi diyor ya :D çarpıtmanın bu kadarı. bilgisizlik değil bu. işine gelmiyor. mantık hatasına düşmek işine geliyor.
arkadaş, dinin kapitalizmdeki kullanış yönü, miliyetçilik/yurtseverlik ayrımı ve kapitalistlerin milliyetçilik takıntısını incelersen çok iyi anlarsın neyi kastettiğimi.
ben patronlardan bahsediyorum sen üstüne alınma, sen sadece onların sistemini savunuyorsun sonuçta.
2) lenin'in emperyalizm: kapitalizmin en yüksek aşaması kitabındaki tezleri neden kapitalizm uluslararası boyutta emperyalizme dönüşmektedir açıklayıcı şekilde anlatır, üşeniyorum diyorsan yarın ben anlatırım bilgisayara geçip.
birincisi her liberal kapitalist olmak zorundadır, kapitalizm ulusal boyutta varolamayacağı için, uluslararası boyuta ulaşmak için emperyalizm aşamasına geçmek zorunda kalacaktır. bugün emperyalist saldırıların liberal boyutta (kapitalizmi görmezden gelerek) cevaplanması gerekirse karşılığı ne olur?
buradan çıkan sonuç her kapitalistin emperyalist olmak zorunda oluyor oluşudur. çünkü kapitalizm her zaman sınıf dışına çıkmayı ister, sınır içinde kalırsa gelir eşitsizliği artar ve ulusal boyutta isyanlara neden olur.
kapitalizmin bağımsız ülke yaratmayacağı konusuna da katılıyorum, bu da bir gerçekliktir.
liberalizmi sadece sermaye özgürlügünden ibaret sanip ,liberalizmde bireysel özgürlüklerin ve hukuk üstünlüğünün en az sermaye özgürlüğû kadar önemsendigini bilmeyenler var bir de.
siz analiz kasmayın sevgili arkadaşlar.sömürü kavraminin içini boşaltıp akliniza esene sömürü diyerek elestiri de yapmayın.
dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük krizi olan 1929 buhranına sebep olmuştur.
herkes her şeyi çok biliyor; ancak ekonomi, asla tekdüze veya tek teori ile yönetilebilecek bir şey değildir.
tüm tarih boyunca da böyle olmuştur zaten.
liberalizm doğru mudur? değildir. yanlış mıdır? o da değildir.
bulunduğun ortam ve koşullar neyi gerektiriyorsa onu uygularsın. hepsi bu.
o dönemki krize devlet müdahale edip "gerekirse halka çukur açtırır, sonra o çukuru kapattırırım. hepsine de bu boş iş için maaş öderim" demeseydi, dünya nüfusu açlıktan kırılacaktı.
hayvan gibi kapasitesi olan fabrikaların bir bok üretmediği,
üretmek için 2. dünya savaşının yarattığı koşulları beklediği rezil yıllara tamamen liberalizm sebep olmuştur.
bundan kısa süre sonra olan stagflasyon da, bu sefer devletin fazla müdahalesi nedeniyle gerçekleşmiştir. sonra da zaten insanlar anlamıştır ki; biz düzenli olarak devlet müdahalesini, duşun suyunu ayarlar gibi ayarlamalıyız. kışın sıcakta, yazın soğuğa yakın çalıştırmalıyız. böyle böyle deneme yanılma yapıla yapıla öğrenildi her şey.
keza 2008 krizinin de büyük patlamasının sebebi yine aynısıdır. devlet bankaların götünü kurtarmak için piyasaya müdahale etmese bugün hepiniz taş yiyordunuz.
diyeceğim o ki; ne çok savunun, ne çok yerin.
dünya tarihi dalgalanmalardan geçer ve bir önceki finansal sistemin biriktirdikleri problemleri, bir sonraki finansal sistem temizlemek için tahta geçer. ve doğrusu da budur.
1929 buhranına sebep olduğu konusu tartışmalıdır. evet tartışmalıdır.
krizin global ölçeğe yayılma sebebi olarak abd nin o dönem uyguladığı ek vergilerin olduğu görüşünü savunanlar da olmuştur. yani devlet müdahalesi sonucu olduğunu iddia edenler de vardır.
liberalizm, herkese zenginlik vaat eden ekonomik sistem olarak görülmemeli. birey özgürlüğünü temel alır. sadece ekonomik özgürlüğü değil. ekonomik özgürlük alt başlıklardan biridir.
edit: 2008 krizinin çıkış sebebi de tartışmalıdır. krizin sebepler arasında devletin düşük faiz politikası gütmesi sonucu da gösterilir. yani parasal genişleme. yani keynesçilik.
liberal ekonomi sayesinde dünyadaki yoksul sayısı son 100 yılda ciddi oranda azalmıştır. internet elinizin atında. linkle uğraştırmayın beni. yoksulluk oranlarını inceleyin.
abd den örnek veriliyor ancak bir hata yapılıyor. liberalizm devlet eliyle insanlara zorla saygı duyulmasını sağlayan bir ideoloji değildir. yani x bir kimsenin siyahiye, müslümana,yahudiye,hristiyana karşı yaptığı haksızlık, liberalizmi bağlamaz. bu haksızlık devlet eliyle yapılıyorsa yine liberalizm hatalı değildi. zaten liberalizm devletin birey üzerinde etkin olmaması savunuyor.
--zengin korunuyor, fakir hapse atılıyor--
liberalizm " zengini salın, fakir bireyleri asın" demiyor. bunu söylediğini iddia ediyorsanız örnekler vermelisiniz. bakın liberalizmin şu ilkesinde maddi açıdan güçsüz bireylerin ezilmesi meşrulatırılmıştır gibi bir ilkeyi örnek vermelisiniz. tarihte şu liberal siyasetçi fakirlerin hukuken daha alt sınıfta olduğunu savunmuştur gibi örnekler vermelisiniz.
liberalizm fırsat eşitliğini savunur. örnek vermek gerekirse, 1991 de üç bilgisayar mühendisi genç oturup casper firmasını kuruyor türkiyede. işte sana fırsat eşitliği. yine koton bir memur çift tarafından 1988 yılında kuruldu. şu an dev bir firma. bu örnekler çoğaltılabilir. fırsat eşiyliğini herkesin zengin olması olarak anlıyorsanız bu sizlerin sorunu.
liberalizmi lütfen sol.org türevi sitelerden öğrenmeyin. şu eleştiriye benzer maddelere cevap yazmak bile utançtır benim için ama yazma gereği buldum. daha uzun daha açıklayıcı örneklerle açıklanadabilir bu maddeler ama o kadar vaktim yok.
ek olarak şunu söylemek istiyorum. abd örneğin emperyalist ilkelerle gidip bir ülkeyi işgal ediyorsa bu liberalizmin hatası değildir. abd devleti hukuksuzca bir kişiyi alıkoyuyorsa bu liberalizmin hatası değildir. mesela abd çin ile ticaret savaşına girdi. bu liberalizmin hatası değildir. neden ? çünkü liberalizm ( bahsettiğimiz klasik liberalizm) devletin ekonomide ve birey hayatı üzerindeki etkisinin en az olmasını savunuyor. bu demektir ki devletlerin baskıcı hataları, zorlamaları, hukuksuzlukları liberalizmin değil,devlet müdahalesini savunanların, devlet babacıların,refah devleti sevenlerinin muhatap olması gereken bir sorundur.
özü iktidarın herhangi bir biçimde yoğunlaşmasının bireysel özgürlükleri yokedeceği anlayışına dayanan ve egemen devlet ile egemen insanın nasıl bağdaştırılacağını çözümlemeye çalışan, bunların sonucu olarak da siyasi iktidarın ekonomik veya siyasal herhangi bir gücün elinde toplanmasının önüne geçecek formuller, yöntemler üretmeye elverişli bir kavram. (bkz: kuvvetler ayrılığı) (bkz: anayasal devlet)
Zayıfın, Kurda yem oldugu sistem vahsi kapitalizmdir.liberalizm hukuksuzlugu, guclunun zayifi ezdigi sistemi savunmuyor,duzeltelim o bilgiyi.
Liberalizm en basta "birey" diyor.bireyler ve sahip oldugu ozgurlukler hukukla sigortalanir. Bu bireysel haklarin icine ekonomik, sosyal, politik haklar girer.
Bu haklardan en onemlileri ifade hurriyeti,basın hürriyeti ve mulkiyet hakkıdır bana göre. Bu üç hakkin korundugu ülkeler gelismis ulkelerken, bu hakların ihlal edildigi ulkeler otoriter,baskici ülkeler olmustur. Liberalizm bu üç temel hakkı şiddetle savunur. Bunlar liberalizmin olmazsa olmazlari, kirmizi cizgisidir. Bu haklari korumanin yolunu da hukuk ustunlugunde görür.
Liberalizm öcü degildir.senin, benim,onun birey kalabilmemiz icin savunmamız gereken ideolojinin adıdır.
devletin bireylere karışmadığı, herkesin kafasına göre takıldığı, bireylerin hakkının yeri geldiğinde toplumdan üstün olduğu siyasal görüştür.
avutsralya, kanada, almanya, japonya gibi ülkelerde liberal partiler çok sayıda oy alır. bu ülkeleri genelde liberaller yönetir. türkiye'de ise bu oran %1 bile değildir.
vehmedilenin aksine politik olarak tarafsızlığa hizmet etmeyen siyasi düşünce sistemi. iddia edilen tarafsızlık, aslında yönetici egemen sınıfların hali hazırdaki kazanımlarını koruma amaçlı bir kamuflajdır.
Az daha “özgür”lüğü savunmalarına kanıp, ılık götlü liboş olacaktım. Ülkemizde serbest piyasayı savunuyorlarmış, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesinlermiş sanırım. Bunlar bana uymaz. Keşke sadece özgürlüğü savunsalardı.
Sadece daha fazla iktidarda kalmak için burjuvazinin proletaryaya sözde bir özgürlük verdiği direnişi zayiflattigi bir sistem. Kıymetinin amk. Sanki gerçekten tepki gösteriyormusuz gibi.
izin verdiği eleştiri kendisinin devamını sağlayan bir eleştiri türüdür.
sanılanın aksine politik olarak tarafsızlığa hizmet etmeyen bir siyasi düşünce. iddia edilen tarafsızlık, aslında yönetici egemen sınıfların hali hazırdaki kazanımlarını koruma amaçlı bir kamuflaja hizmet eder.