doğru çok yanlıştır. ben sosyalist olmama rağmen liberalizme çok karşı biriyim. öyleki hiç mi düşünmüyor bu liberaller bu fakir halk ın devlet yardımı olmadan, veya bir hizmet olmadan yaşayamacağını. siz babadan zenginsiniz tabi yiyin küçük balıkları ezin. hiçmi düşünümyorsunuz ya aç olan insan napsın. adamın ailesi zengin değildi, bu yüzden devlette eğitimi parasız vermez okuyamaz. oda fakir kalır. ileride çocuğu olur bunları nasıl yetiştirir. hiç mi yüreyin sızlamayacak e liberal kardeş. geçen televizyonda gördüm 3-5 zengin liberal çocuğu çıkmış takisme devlet memuriyeti özelleştirsin kaldırsın, devlet fakir yardımlarını kessin filan. e adam zaten devlet fakirlere 200 milyon biel vermiyor. oda ancak 1 aylık ekmek parası. sen fakir fukaranın o hakkına göz dikerken hiç mi düşünmedin bu adam napacak diye. devlet okulları paralı yapsın, sağlık yardımlarını paralı yapsın ee o zaman siz zenginler tabi gül gibi yaşayın bencil cimriler. onlar napsın, kendi dünyalarında kölemi olsunlar bunu çokmu istiyorsunuz. şimdide islamcı liberaller çıkmış. e geriler az bir şey islam bilgiliniz olsa zaten islamiyet liberalliğe karşı. öyleki komuşunuz açken siz nasıl tok yatatrsınız lafı var. islama giren zenginler hep mallarını paylaştırmışlar. ortak bir hazine kurup fakir halkı doyurmuşlar. çok amerikaya özeniyorsunuz. amerika da milyonlarca evsiz var. ülkemizde amerika gibi neo liberal bir ülke olsa inanın bana 10 milyon evsiz olurdu. en azından şimdi evsizler yok. dilenciler var ama onlarda işte çoğu meslek olarak yapıoyr, zenginler yani. gerçek anlamda evsizler çok fazla değil.
devletin; "işveren" olamayacağını ve üretim araçları üzerinde egemen olmaması gerektiğini hâlâ idrak edememiş vatandaş söylemi. kardeşim liberalizm yanlış yoldur da doğru yol nedir?
bu tip eleştirilerin temelinde "liberalizm/kapitalizm" gibi mefhumların tam bilinmemesi yatar. sosyalist/komünist propaganda mevkutelerinden edindiği bilgilere göre kendini konumlandıran insan, gerçeği görmek istemeyen insandır. bu insan için kapitalizm "öcü"dür. tüm kötülüklerin anasıdır. "neden" diye sorsan kapitalizmin ne kadar "vahşi" olduğunu anlatacak ve işçi edebiyatı yapacaktır...
yapmayın etmeyin.
orta direk bir ailenin ferdi olarak söylüyorum toplumların refahı ancak doğru uygulanan liberalizmle gelir. holdingim yok, ticaretle de uğraşmıyorum ama bunu rahatça söylüyorum.
zira liberalizm hem ekonomik refahı hem de siyasal istikrarı sağlar. ama burada kritik nokta "doğru uygulama". maalesef "devletçi kapitalizm"in iflasını "liberalizmin iflası" olarak gösterenler var. oysa devletçi kapitalizm ile liberalizm arasında dağlar kadar fark vardır. devlet işin içine girdiği anda durum bozulur. oysa serbest piyasa ekonomisi tam anlamıyla uygulansa kaliteli bir demokrasi ve gelişmiş bir ekonomiye sahip olacağız. zenginler daha zengin olurken, fakirler de daha zengin olabilecek. böyle mutualist bir sisteme haksız eleştiriler yöneltmek nasıl bir körlüktür? peki liberal ekonomi ile demokrasinin ne alakası vardır? şöyle bir alakası var; liberalizm demek devletin egemenlik sahasının kısıtlanması demek, sosyalizm ise egemenliği tamamiyle devlete vermek demek. "üretim araçları yönetme" gibi devasa bir erki elinde bulunduran devlet, totoliter devlettir. üretim araçları üzerinde yetkisi olmayan, egemenliği kısıtlanmış devlet ise demokratik devlettir. liberalizmin getirdiği "özelleştirmeler" ile "otoriter devlet"in oluşması engellenmektedir. bir düşünün; neden balyoz darbe planı kapsamında devlet özel yerlere el koyuyor? neden ülkede serbest piyasa ekonomisi istemiyor? çünkü bunlar olursa darbe hükümetinin diktası kısıtlanacak.
devletin işi fabrika kurmak, fabrikadakine maaş vermek değildir. devletin işi bunları yapacak kişilere olanak ve kolaylık sağlamaktır. eğer devlet kendini normal bir şirket olarak addedip "şirketçilik" oynamaya kalkarsa, tekel hadisesi yaşanır. bir de bazı laflar dolaşıyor ortalıklarda neymiş "devlet her zaman kârı düşünmemeliymiş"... özellikle güneydoğu meselesinde ve tekel olayları gibi konularda bu tip laflar ortalıklarda uçuşuyor. diyelim ki tekel olayında devlet kârını düşünmedi ve o işçilere gerek olmadığı halde, işçilerin işlerine devam etmesini sağladı. bu olay zincirinin akabinde devlet kâr etmedi, zarar etti; peki devletin finansmanı kim? o devlet uzaylıların vergisiyle mi ayakta kalıyor? en önemli kaynaklarından biri vatandaşının vergisi olan "şirket" kalkıp da "amaan bir kere de zarar edeyim n'olcak" diyemez. zira devletin zararı demek, halkın zarara uğraması demektir. keza güneydoğu meselesi konuşulurken de "devlet oraya yatırım yapsın, zarar ederse de etsin" deniyor. neden bu kadar kolaycıyız? bu aktardığım lafı baykal bir grup toplantısında söylemişti. baykal açılıma destek verip terörün bitmesini ya da en azından aşağa çekilmesini sağlasa devletin zarar etmesine gerek kalmadan zaten özel şirketler oraya akacak. son dönemdeki açılım ve demokratikleşme çalışmaları sayesinde doğu'daki özel yatırım zaten arttı. terörün iyice aşağı çekilmesi halinde ortada hiçbir problem kalmayacak. ama bunu ihtimal dahiline dahi almayanlar "devlet fabrika açsın" diyor.
liberalizmin her ekonomik sistemde olduğu gibi bazı hataları da vardır.
ama artılarının eksilerinden fazla olduğu da bilinen bir gerçek.
ekonomik refah ve hd kalitede demokrasi.
bir de "kapitalist ahlakı" sağlarsanız, liberalizm tadından yenmez.
kapitalist ahlakı batı'da "protestanlar" sağlayabilir doğuda ise "müslümanlar".