Özgürlük ve insan hakları kisvesi altında, azınlığın çoğunluğa hükmetmesini sağlayan lobidir. Ayrıca bu lobinin bazı fonlar tarafından desteklendiği de malumdur. Son olarak saygı beklerken, saygısızlık yapan da kesimdir.
özellikle son 10 yılda queer ve woke kültür denilen sapkınlıkla özdeş hale gelmeye başladı ve bunun sonuçlarından biri olarak kadın düşmanlığı lgbt nezdinde normalleşmeye başladı. (Son dönemde özellikle abd ve avrupa’da pedofili ve türlü sapıklıklıklar da meşrulaşma eğiliminde)
Bir kere, her yıl 8 mart’ı sabote ettikleri yetmiyormuş gibi, yürüyüş alanında bu tür rezilliklere karşı çıkan (onların deyimiyle; terf) kadın tartaklamaya ve hatta tecavüz tehdidine kadar vardırdılar işi. Kadınların en büyük hatası lgbt bireyleri mağduriyetine eğilirken bu yeni (batı menşeili) akımın kadın haklarını zehirlediğini fark edememek oldu.
Son lansmanını paris olimpiyat oyunlarının açılışında izledik, daha fazlasını da göreceğiz, bunlar daha bir şey değil.
Ya bak açık konuşayım, kısa yoldan gidelim; sen herhangi bir şeyi soldan sağa, aşağıdan yukarı sayarak herhangi bir çıkarım yapabilecek kabiliyette değilsin. Kusura bakmazsan; bu konularda cahilsin. Muarızımı aşağılamayı severim ama böyle kısa yoldan söylüyorsam emin ol amacım bu değildir.
Bir kere bahsettiğim şeyle karşılık olarak söylediğin şeylerin en ufak ilgisi yok. Queer veya woke culture denilen ucubelikle feminizm arasındaki çelişkiye dair lehte/aleyhte söyleyebileceğin bir kelam var mı? Varsa buyur dinleyip öğreneyim.
Yoksa çıkıp buna mukabil kadın cinayeti yahut lgbt birey cinayetlerinden bahsetmek aptalca oluyor.
(Bilakis, o heterolardan biri olarak herhangi bir kadın ya da lgbt bireyin sırf cinsiyet veya cinsel yöneliminden dolayı herhangi bir gadre uğramasını zaten hakkaniyetsiz görüyorum. Ama hadi siktir edelim benim bakış açımı, ben herkesi obje olarak görüyorum, diyelim ve sen de sırf lgbt olduğun için “250 gr” söylemine rağmen, kimseleri obje olarak görmüyorsun, diyelim.)
Basit bir diyalogta argümantasyon akışını tespit etmekten acizsin, mahalle karısı ağzına geçince kelam ettim sanıyorsun, yorma haybeden kendini, diyesiyim.
Antik yunanda nüfus planlamasıdır.
Batı merkezli çağdaş pr çalışmalarının temelinde de bu var fakat farklı bir varyant olarak. Buradaki amaç avrupa uluslarının nüfusunu kırıp onların yerine 3. Dünya ülkelerinden nüfus aktarması yapmak. Ve böylelikle avrupa uluslarını dejenere etmek.
Avrupayı hedef alan her şey gibi (marksizm, göç vd) bir siyonist komplosudur.
