hakkında güzel bir kitap yazılmış olan, ve sırf kadın olduğu için vitrinde durmayan Kürt siyasetçi. Kendisinin bir dediği bir dediğini tutmaz, Ankara'da ayrı Van'da ayrı konuşur, tam seçim öncesi federasyon istiyoruz diyerek ülkedeki ortamı gerecek açıklamalar yapabilir. Bir de bu arlar kendisini hapse atma yönünde yeni çabalar var sanırım.
2010 da nevruz kutlamalarını sevgili 'apo' suyla birlikte diyarbakır meydanında kutlayacaklarını söyleyen, asla mecliste bunun gibilerinin bir partisinin bulunmasını aklımın almadığı, başlarım böyle çok partili sisteme dedirten insan olması muhtemel ama kesinlik teşkil etmeyen varlık.
özgürlüğü yalnızca kürtçe konuşalımda ülke yansın umurumuzda değil mantığıyla kavrayan , mitinglerde halay çekip şarkı söylemekten başka icraati olmayan kürt gençliğinin hayran olduğu , düşünmeyen düşünemeyen kürt insanının ağzını ayırıp ne büyük yaramız var diye iç geçirdiği ne kadın olabilmiş ne erkeğe dönüşebilmiş , üçüncü cinsiyete yakın, politik başarısı sadece kavgadan ibaret, medeniyet yüzü görmemiş ancak kapısından geçMiŞ , düşünme özgürlüğünü yanlış anlamış , kürtlüğünden başka hiçbirşeyi olmayan kadınımsıdır.
1991 yilinda, yemin etmek icin kursuye dogru giderken, kafasindaki yesil kirmizi sari renkli bant buyuk tepki gormustur, ayrica tam o esnada gazeticilerin birden kursu onunde istiflenmeleri ilginctir.
2 oda bir banyo stüdyo tipi hücresinde çilekeş yaşamış, kocası belediye başkanlığından avrupa sefahatlarına uzanan zulüm dolu yıllara direnmiştir. en büyük acıları oğlu ronay ve kızı ruken göğüslemiştir zira bayan miterrand'ın katkılarıyla fransa'da burs kisveli okkalı bir maaşla, özel öğretmenlerle (malum türkler onları çankaya lisesinde eğitimsiz bıraktığı için ek çalışmaya ihtiyaç duymuşlardır) ezilmiş ama pes etmemiştir. ronay, fransa'daki finallere ankara ve diyarbakır'da girmek zorunda kalmış, ama büyük bir azimle üst düzey bir ortalama yakalamıştır. annesine çektiği bellidir zira annesi de tek kelime türkçe bilmezken önce türkçeyi, sonra okuma yazmayı sonra bilimum dersleri bir anda çözüp kısa zamanda lise diploması almıştır. kızı ruken'in trajedisi çok daha korkunçtur. 14 yaşında, evet sadece 14 yaşında küçücük bir kızken milletvekili lojmanlarında kendi arabasıyla dolaşmasına izin vermeyen bir polisin acımasızlığından nasibini almıştır. neyse ki o saldırgan polis, zana'nın çocuklarına zulm eden emniyetçi olarak basına malzeme olmuş dersini almıştır. özgürlük düşmanlarına vurulmuş ağır bir darbe olarak bu zanaların binlerce politik zaferinden sadece birisidir.
not: ben de fempusay gibi bu giriyi beğenmeyen kişinin beğenmeme nedenini mesaj olarak bildirmesini rica ediyorum. zira o dönemin dep'lilerinin çocukları beni çok iyi tanımakta, hala görüşmekte ve bu yaşananlara eleştirilerimi çok iyi bilmektedirler.
"hiç olmadığımız kadar barışa yakınız" diyerek yurt dışındaki kürtleri ülkeye dönmeye çağıran politikacı.
Eski DEP milletvekili Leyla Zana, demokratikleşme sürecinde birlikte yaşama iradesinin ortaya çıktığını belirterek, "Hiç olmadığı kadar barışa yakınız. Bütün kesimler cesaret ve sağduyu ile hareket etmeli. Seçim ve oy kaygısıyla hareket edilmemeli. Biçime takılarak özü kaybetmeyelim." dedi.
Diyarbakır'da Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC)'nde basın toplantısı düzenleyen Zana, barış ve bir arada yaşama şansına katkı sunmanın vicdani bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Bütün kişi ve gruplara sağduyu çağrısı yapan Leyla Zana, herkesin birbirini anlayarak sabır ve sağduyu ile hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Zana, Mahmur kampı ve Kandil Dağı'ndan Türkiye'ye dönen PKK'lılar için düzenlenen karşılama törenlerine değinirken, sürecin iyi koordine edilmediğini vurguladı.
Her türlü hesaptan, kişisel ve grupsal kaygılardan sıyrılmak gerektiğini vurgulayan Zana, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her halkın kendisini ifade etme biçimi farklıdır. Biçime takılarak özü kaybetmeyelim. Hepimiz zor bir dönemden geçiyoruz. Böyle zamanlarda yaşanması muhtemel gerilimleri ancak birbirimizi anlayarak sabır ve sağduyuyu öne çıkararak aşabiliriz. Umutluyum; çünkü yaşanan onca acıya rağmen, bu coğrafyada yaşayan halklar birbirlerini düşman olarak görmediklerini ispatladılar. Endişeliyim; çünkü çekilen acılar hâlâ taze. Herkesin acısını paylaşıyorum. Tercihimizi yaşamak ve yaşatmaktan yana kullanmalıyız."
BÜTÜN KÜRTLER TÜRKiYE'YE DÖNMELi
Farklı kimlikleri koruyan bir anlayışın, ülkenin birlik ve bütünlüğünün garantisi olduğunu belirten Leyla Zana, yurtdışında yaşayan bütün Kürtlere 'vatanınıza geri dönün' çağrısı yaptı. Sadece 15-20 kişilik grupların değil, diasporadaki herkesin Türkiye'ye dönmesini isteyen Zana, "Arkadaşlar gelecekler. Başkasının vatanı bizim memleketimiz olamaz. Herkes dönerek özgür bir şekilde yaşamalı, sinerjisini duru bir zihinle burası için harcamalı." ifadesini kullandı.