--spoiler--
ne diyordum evet; bu gece bize ev sahipliği yapan saygıdeğer işadamımıza, kendisini tanımıyorum ama herhalde böyle çok parası olanlara saygıdeğer deniyor, değil mi?.. Öyle birşey diyorsunuz. Çok parası olunca saygıdeğer oluyor galiba, bu saygıdeğer iş adamımıza ben birşey söylemek istiyorum; hacı neyin peşindesin ya? Yani ne bu oryantalist tavır? Bu oryantalist kelimesini de bilmiyorum; şurada iki kişi konuşuyordu, ve hazır çıkmışken satayım dedim hani siz de yapıyorsunuz ya, bir şyerde birşey duyuyorsunuz hemen böyle yapıştırıyorsunuz. Ya valla burdan çok zavallı gözüküyorsunuz ha. Gerçekten, bütün o hırslarınız, ve çıkarınız için birbirinizin yüzüne yalandan gülmeleriniz, ve en yakınlarınızın arkasından bile iş çevirmeleriniz. Sanki böyle kafanıza taş takılcakmış gibi, gecenin en güzeli olmaya çalışmalarınız. Ve kuytularda köşelerde, çok bilmiş davranıp kız tavlamaya çalışmalarınız, gerçekten böyle davetlerde bulunan insanların egolarını böyle üstüste koysak, herhalde ay'a tırmanırız be... (ismail Abi: "Yürü be yavuz, helal olsun!..) Eyvallah ismail. Kusura bakmayın ben çıkıp konuşmak zorundayım çünkü ben düşüncelerimi başka türlü ifade edemiyorum. Yani mesela ben, onlara bir resme aktaramam ben. Aktarsam da dönüp bakmazsınız zaten. Çünkü sizin tek derdiniz, kendi çıkarlarınız... Ve kusura bakmayın; kibirinizde boğulacaksınız... Ama ben, biri için yaşıyorum. Ve Yüreğimden akan bu damla O'na gitsin..
--spoiler--
metin:Biliyor musunuz? Yaşlı bir tilki bana şöyle demişti; "insanlar ancak yüreğiyle bakarsa bir şeye iyi bakar, iyi görür, iyi anlar... Gözler bir şeyin özünü görmez. Senin gülünü önemli kılanda ona harcadığın zamandır..." Ama insanlar bu gerçeği unuttular. Sen unutmamamalısın.Gülüne sahip çıkmalısın. Ama ben bir türlü gülümü kollayamadım. Biliyor musunuz? Sizin dünyanızda ki insanlar bahçelerinde beş bin tane gül yetiştiriyorlar ama bir türlü aradıkları şeyi bulamıyorlar.
--spoiler-- erdal bakkal : yavizzz. gülten ablanla bir görüşte beni affetsin. yaviz : erdal abi. ölüyorum ben. erdal bakkal : tamam olum işte ölecek kişilerin son dedikleri yerine getirilir. yaviz : allah belanı vermesin abi . ben gidiyorum erdal bakkal : tamam işte giderayak hallet benim işide. yavizzz, yavizzzz
--spoiler--
"Herkesin kurduğu kimi küçük kimi büyük hayaller vardır. bu hayaller bazen gerçekleşir bazen gerçekleşmez. ama önünde sonunda insan mutlaka hayal kırıklığına uğrar. uğraması da gerekir çünkü bu onu hakikate bir adım daha yaklaştırır. insan olduğunun farkına varmasını sağlar ve yeni hayaller kurmayı öğrenir.işte sen de herkes gibi bütün hayallerinin gerçek olmasını istiyorsun. Ama bu mümkün değil evlat.
Hayallerinin gerçekleştikçe sen daha fazlasını isteyeceksin. Hep daha büyük hayaller kurmaya çalışacaksın. Hiçbir şey sana yetmemeye başlayacak. Hayallerin giderek büyüyecek büyüyecek ve günün birinde mutlaka hayal kırıklığına uğrayacaksın.
Unutma evlat, hayallerin ne kadar büyük olursa hayal kırıklığın da o kadar gürültülü olur.
ismail abi: o gemi mutlaka gelecek bir gün mecnuunn!
mecnun: nassııl!
ismail abi.: o gemi diyorum mecnun, mutlaka bir gün gelecek mecnuuun!
mecnun: ah be abi ne gemiymiş o! gemi de gemi de gemiyy de gemi! ne var ki o gemi de o kadar?
ismail abi: babam var mecnun babam! burdan gelip alacak beni
mecnun: senin baban...
ismail abi: nassııl?
mecnun: senin baban... senin baban o gemi de be ismail abi! ben biliyorum o gemide! o gemi kesin gelecek bir gün!
mecnun: en başından beri kocaman bir boşluğu içindeyim ben.didiniyorum çabalıyorum hiç bir şey olmuyor ne o boşluktan kurtulabiliyorum ne o boşluğu doldurabiliyorum.sürekli bi oyunlar bi oyunlar ben artık bu oyunu bozamam ki.
sedef: mecnun nereye?
mecnun: leylaya gidiyom ben.
sedef: leyla benim.
mecnun:değilsin.